BÖLÜM 16

13.9K 536 7
                                    


Telefonun ekranına boş boş bakmaya devam ederken Duygu'nun telefonu elimden çekmesiyle kalkıp mutfağa gittim iki bardak bir tabak alıp geri döndüm.

-"Ne yapmayı düşünüyorsun?"

-"İki c bir ç. " Dedim ve Duygu anlamadığını belirten bakışlarıyla bakmaya devam ederken getirdiği poşetlerden cipsi bulup tabağa koydum colalarıda koyup çikolatasını uzattım. Hala saf saf baktığını fark edince;

-"Cola, cips, çikolata." Diye açıklamada bulundum. Gözlerini devirdi ardından,

-"Bunuda anlamamıştım ama ben bunu sormuyorum."

-"Neyi soruyorsun o halde?"

-"Melih'in mesajına ne cevap vereceğini soruyorum."

-"Cevap falan vermeyeceğim. Çünkü gitmeyeceğim."

-"Tehdidiyle neyi kast etmiş olabilir ki?"

-"Cidden, umrumda değil. Hadi şu dünya güzellerini mideye indirelim artık!" Diye sitem ettim cümlemin sonlarına doğru.

Film izleyerek bütün hazırladıklarımı mideye indirdikten sonra saat epey geç olmuştu. Ağzımı yırtmaya çalışıcasına esnerken gözlerimi açık tutup filmi izlemeye çalışıyordum ama kapanmak için direten gözlerim izin vermiyordu. Biraz dinlendireyim en iyisi gözlerimi diyerek kısa süreliğine gözlerimi kapattım.

DUYGU'DAN

Filme öyle dalmıştım ki tıklatılan kapının sesiyle bile irkildim. Elis'e baktığımda kuzumun uzandığı yerde uyuyakalmış olduğunu gördüm. Oturduğum yerden kalkıp kapıya yaklaştım.

-"Kim o?"

-"Aç!" Ses tanıdıktı ama çıkartamadım.

-"Kim olduğunu söylemezsen kapıyı açmam."

-"Savaş." Ne? Ne işi var bunun burada?

-"Aç lan artık kapıyı!" Ömer miydi o?

-"Sizin ne işiniz var burada? Hemen gidin yoksa polisi ararım!"

-"Sende biliyorsun ki polis falan bizi durduramaz Duygu aç artık kapıyı birşey yapmayacağız. Ama biraz daha diretirsen hiç iyi şeyler olmayacak!"

Ömer'in söylediklerini tarttıktan sonra ne yazık ki doğru söylediğini fark ettim ve kapıyı açtım. Savaş hayvanı kapıyı hızla ittirince popomun üzerine düşmüştüm.

-"Derdin ne senin?" Diye kısık ve acı dolu sesimle konuştum.

-"Elis nerede?"

-"Uyuyor, sessiz ol biraz!" Diyerek düştüğüm yerden konuştum.

-"İyi o zaman sen söyle o piçin buralarda dolanıyor olma sebebi ne?"

-"Hangi piç?"

-"Kaç tane var ulan?" Diye bağırdığında Elis garip homurtular çıkartarak yerinde kıpırdanıp bize kıçını döndü ve o sırada üzerindeki atleti sıyrılıp belinin bir kısmını açıkta bıraktı. Savaş'a baktığımda gözlerinin Elis'in üzerinde dolaştığını fark etmem uzun sürmemişti. Ömer'se bana açıklamada bulundu.

-"Şu sürekli yanınızda dolanan piç!"

-"O şey... O bizim patron."

-"Ne patronu ulan? Sürekli yanınızda." Diyen Savaş'a 'sen hayırdır?' bakışlarımı göndererek konuştum,

-"Aynı zamanda arkadaşımız. Sorun nedir?"

-"Sokarım arkadaşınıza! Uzak durun!" Diyen Ömer'e 'asıl sen hayırdır?' bakışı atarak;

KOVALAMACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin