BÖLÜM 20

13.7K 514 11
                                    


"Ege?" Şaşkın bakışlarımı sürdürürken Ege bana doğru gelmeye başlamıştı. Ege kolumu kavradığında şaşkınlığımı bir nebzede olsa üzerimden atıp oturduğum yerden kalktım.
Diğer kolumunda kavranmasıyla kalktığım sandalyeye hızla geri oturdum.

"Çek lan ellerini karımın üzerinden! Memur Bey sizde artık şu lanet olası nikahı kıyın!"

"Yenge hadi şuna bi hayır de gözünü seveyim beni uğraştırma."

"Hadi Elis evet de de bitsin şu iş yoksa neler olacağını biliyorsun!" Melih konuşurken kolumdan örselemeye başlamıştı. Ama ben hiçbir şey yapmadan olanları izliyordum. İki el ateş sesi kulaklarımı sağır edercesine yankılandığında herkes bağırarak kaçışmaya başladı. Ege kolumdan tutarak beni bi yere doğru çekiştirmeye başlamıştı arkama baktığımda Melih'in gözleri etrafı tarıyordu beni bulduğunda irkildim ve adımlarımı dahada hızlandırdım.

"Nere gittiğini zannediyorsun?" Melihin bizi durdurmasıyla yüzüne yumruğu yemesi bir oldu.

Yumruğu atan kişi yüzünü bize döndüğünde panik dalgası içimi sarsmaya başlamıştı bile.

"Savaş?"

"Sonunda kuzen!"

"Elisi arabaya götür hemen!" Ege beni Savaş'ın ne zaman oraya geldiğini fark etmediğim arabasına doğru sürüklerken arkadan seslerini duyuyordum.

"Sen benim olana nasıl tenezzül edersin ulan?" Savaş'ın gürlemesiyle olduğum yerde durup arkama döndüm ve onları izlemeye başladım.

"Yenge gitmemiz lazım."

"Ege bi dakika!"

"Ne senini lan? Kuzenine bu kadar nasıl sahipleniyorsun sen?" Melih'in verdiği cevapla Savaş'ın gözleri hızla beni buldu.

"Siz hala burada mısınız?" Tekrar gürlemesiyle Ege beni yeniden sürüklemeye başladı. Artık sesleri duyamıyordum. Arabaya bindiğimizde Ege yanıma oturmuştu bizden başkada kimse yoktu. Arkamızdaki araba sürüsü dışında tabii. Bi dakika ya! Benim bu arabada ne işim var? Tamam beni kurtarmış olabilirler ama Savaş belanın ta kendisi bir beladan diğerine geçmek..

"Çok saçma!"

"Ney saçma?" Dışımdan mı söylemiştim ben onu...

"Gidiyorum ben!" Diyerek kapıyı açtığımda Ege açtığım kapıyı kapatıp beni geri çekti.

"Bırak lan kolumu gidicem!"

"Yenge bi dur gözünü seveyim!"

"Ege bırakır mısın? Gitmek istiyorum!"

"Ona Savaş gelince karar versen?"

"Bana ne lan bırak gidicem!" Kolumu kurtarıp tekrar kapıyı açtığımda Ege bu sefer belimden tutup kendine çekti hızla çekmesiyle bacağına çıkıp kafamıda Ege'den taraftaki kapının camına çarptım. Aralık kalan kapının tamamen açılmasıyla Savaş eğilip bize baktı ardından sinirle beni çekip ön koltuğa oturttu. Bunu bu kadar kolay nasıl yapıyordu anlamıyorum cidden. Sanki pamuktan yapılmış bi bebekmişim gibi... Ben bunları düşünürken araba hareket etmeye başlamıştı. Aferin bana!

"Durdur arabayı!"

"Sebep?" Ahh! Bu adam beni mi sınıyordu?

"Motordan ses geliyoda bi bakayım ben anlarım."

"Benimle düzgün konuş karşında kim olduğunu unutma!" Şakaklarında belirmeye başlayan damarı sinirlendiğinin işaretiydi sessizliğime dönüp yolu seyretmeye başladım. Çok geçmedende gözlerim kapanmaya başladı, direnmeyip kendimi uykumun huzurlu kollarına bıraktım.

KOVALAMACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin