15. Bölüm/ Sürpriz

9.3K 344 49
                                    


Barlas duyduklarının gerçekliğini idrak etmeye çalışırken Buğra çoktan doktorun yakasına yapışmıştı bile,
“ne demek doktor bebeği kaybettik” doktor yakasına yapışan kolların bileklerinden çekerek kendini kurtardı.
“bakın beyefendi ben sizi daha 5 saat önce uyardım ilk başta hasta geldiğinde zaten düşük tehlikesi atlattı. Çok fazla dikkat etmeniz gerektiğini söyledim ama siz 5 saat sonra tekrar buradasınız. Beni suçlayana kadar kendinizi suçlayın önce.”
Doktor iki genci süzüp onlara açıklama yaparken ikisi de ağzını açıp tek kelime bile edemedi. Kimin suçlu olduğunu ikisi de çok iyi biliyordu. Sessizlikleri ile boğuşurken ameliyathanenin kapısı açıldı ikisi de tüm dikkatlerini o yöne çevirirken bunu Azra’ya nasıl söyleyeceklerini düşünüyordular. Barlas hemen Azra’nın yanına gidip elini tutmak istedi ama Buğra onu bileğinden tutarak geri çekti.
“elini sürme.” Buğra dişlerini sıkarak konuşmuştu. Barlas ne olduğunu çok fazla merak etse de soracak kadar cesareti yoktu. Kendi yaptığı marifetleri dinlemeyi utanıyordu.
**
Azra gördüğü rüyanın etkisinden dolayı uykusundan ağlayarak uyandı. Henüz kimse ona bir şey söylememişti ama nedense rüyasında ki kız çocuğu onu bırakıp gidince o da bebeğini kaybettiğini anladı. Ağlayışı zamanla iç çekişe döndüğünde baştan beri uyanmamak için sımsıkı yumduğu gözlerini yavaşça açtı. Hastane odasında göz gezdirirken tam karşısında ki koltukta oturmuş kendine tüm dikkati ile bakan bal gözlere dikti bakışını. Hiç bir duyguyu barındırmayan o gözlerden bakışlarını çekti Barlas’ın kaşında ki yara bandına bakınca nedense içinden sadece ‘Allahından bul demek’ oldu. Barlas Azra’nın ona baktığı gözlerde birçok duygunun geçtiğini görüyordu en fazla da nefret vardı o gözlerde. Azra kaç kere dilinin uçuna gelip içinde ki bir umut ile bebeğini sormak istese de bir türlü o kelime çıkmıyordu ağzından. Odada ki ölüm sessizliğini çalan kapı böldü. Buğra odaya girdiğinde Azra’nın uyandığını gördü hemen yanına giderek ona sımsıkı sarıldı. Zaten Kendini zor tutan Azra Buğra’nın sarılmasıyla kendini bırakarak ağladı. Buğra bir taraftan saçlarını okşarken diğer taraftan teselli veriyordu.
“Şşş güzelim tamam geçecek bunlar da ben hep yanındayım”
“K-koruyamadım onu b-beni bırakıp gitti” Azra’nın ağlaması şiddetlenirken Barlas ilk kez kendini bu kadar çaresiz hissetti. Azra 1 gecedir hastane de yatıyordu. Barlas en son kendini toplayıp ne olduğunu sorduğunda Buğra ona her şeyi anlatmıştı tam yatışan sinirleri anlattıkça tekrar gün yüzüne çıkarken kendini tutamayıp Barlas’a yumruklarını geçirmişti. Hiç yumruğa karşılık vermezken hepsini sonuna kadar hak ettiğini biliyordu. Belki dile getirmiyordu ama Barlas’ın da içinden bir şeyler kopup gitmişti. Her ne kadar suçlu da olsa o da çocuğunu kaybetti hem de kendisi yüzünden.
Azra akan gözyaşlarını silerken odaya doktor girdi.
“geçmiş olsun Azra Hanım. Dün akşam buraya geldiğinden durumunuz ağırdı. Bebeğiniz için elimizden gelen her şeyi yaptık ama maalesef üzgünüm. Size birkaç ilaç yazdım bunları 2 hafta boyunca düzenli olarak kullanın.  Eğer şikâyetçi ya da sorumlu bulduğunuz birisi varsa hastane polislerine söyleyebilirsiniz.” doktor son cümleyi söylerken odada ki iki adama bakarak söylemişti. Ne diyebilirdi ki karşımda ki adam bana zorla sahip oldu. Sabah hastaneye geldiğimde hamile olduğumu öğrendim ama çocuğumu koruyamadım mı?
“H-hayır kimseden şikâyetçi değilim”
“peki siz bilirsiniz tekrar geçmiş olsun istediğiniz zaman çıkabilirsiniz” Azra başını sallayarak onayladı. Azra’yı hazırlamak için Odaya hemşire geldiğinde Buğra ve Barlas dışarı çıktı. İkisinin aklında da bundan sonra ne olacak? Çünkü Barlas biliyordu genç kızın hayatını mahvetti hiç tahmin edemediği acıları çektirdi ve kendisi de o ateşle kavruldu. Hemşire odadan çıkarken onlarda içeri girdi. Yatakta oturan Azra’nın hiç yürüyecek hali yoktu. Buğra yüzüne zorla tebessüm yerleştirerek,
“hazır mısın bakalım” Azra her ne kadar o cehenneme gitmek istemese de zorla gidecekti oraya. Buğra yatağa ilerleyip onu kucağına almak için eğilirken Barlas ondan önce davranıp Buğra’yı kenarı itti ve kızı kucağına aldı. Buğra yakın dostu da olsa kucağında ki kız ona aitti başka birinin dokunmasına bile tahammül edemiyordu. Zaten son olayları en son kendi duyduğu için sinirliydi.
Eve geldiklerinde yine Barlas Azra’yı kucağına alarak salonda ki koltuğa yatırdı. Hemen içeri geçip battaniye de alarak üstüne örttü. Barlas’ın bu halini izleyen Buğra yol boyunca sessiz kalıp dostunun ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu ama artık kendi bile zorlanıyordu. Salonda ki sessizlik çok şey ifade ediyordu aslında. Bazen duygularımızı, hislerimizi anlatmak için ağzımızdan kelimelerin dökülmesine gerek olmuyor gözlerde çoğu zaman içimizde ki duyguları gün yüzüne çıkarıyor oysaki. Buğra yavaşça oturduğu yerden kalkıp,
“ben yavaşça gitsem iyi olacak yoruldum biraz. Sabah erkenden buradayım” her ne kadar Buğra gitmek istemese de iki gencin baş başa kalması gerektiğini biliyordu. Son zamanlarda tanımakta zorlandığı arkadaşına pek fazla güvenmese de onun da gözlerinden en az Azra kadar üzgün olduğunu görebiliyordu.
“kapının yolunu biliyorsun?” Barlas’ın lafına sadece gülerek cevap verdi. Çünkü Azra’yı kendisinden kıskandığını biliyordu biraz daha sinir etmek için Azra’nın yanına giderek,
“merak etme küçük hanım her şey güzel olacak” diyerek alnından öpüp teselli verdi. Arkasından Barlas’ın homurtularını da duyuyordu.  Buğra gittikten sonra Barlas ayağı kalkıp televizyonun kumandasını Azra’nın yanına bırakarak,
“sen uslu uslu otur burada. Dünden beri bir şey yemedin bir mutfağa bakayım ben” genç kadın hiçbir tepki vermezken Barlas çoktan mutfağa gitmişti bile. Hatice sultana iki günlük izin vermişti genç adam onun için evde hazır yemek yoktu. İş başa düştü Barlas Bey diyerek kollarını sıvazladı. İlk önce su ısıtıcısına su koyup ısınmasını bekledi ardından buzdolabını açıp salata için gerekli malzemeler çıkardı. Yemek konusunda pek becerikli değildi kendisi arada yurt dışına iş toplantısı için gittiğinde kendi memleketinin yemeklerinin özlerdi ve internetten bakarak kendisi yapardı. Yurt dışı seyahatleri sıklıkla olunca kendisinin yemek konusunda baya yol kat etmesi de gecikmedi. Kaynayan suyun altını kapatıp tencereye dökerek ocağa koydu ilk önce tuzu döküp ardından makarnasını ilave etti. Sonra tezgâha dönüp yıkadığı malzemeleri doğrayıp salata yapma işlemini kışı sürede tamamladı. Ara sıra da ocakta ki makarnayı karıştırmayı unutmuyordu. Pişen makarna için çok sevdiği sosu da yapıp ocağın altını kapattı. Mutfakta bulduğu tepsiyi alarak iki tane tabağa makarnayı döküp ortasına da salatayı koydu çatal, kaşık da ilave ederek salona doğru yol aldı. Azra Barlas’ın bıraktığı gibi duruyordu koltukta boş gözlerle karşısında ki duvara bakıyordu. Barlas kendini azda olsa sakinleştirmişken yine sinirlenmeye başladı ama bu sefer kendine. Karşısında ki masum kadına hiç ama hiç hak etmediği acıları çektirmişti ve hepsi bir inat uğruna. Merak etme yeşil gözlüm sana kendimi affettireceğim. Söz veriyorum.
Barlas daha fazla kapı pervazında dikilmeyi bırakıp salona geldi. Elinde ki tepsiyi sehpaya bırakıp Azra’yı yattığı yerden dikleştirdi. Kendisine koltuğu diğer tarafına oturup sehpanın üzerinde ki tepsiyi ortalarına koydu.
“bak bakalım güzel yapmış mıyım?” Azra, Barlas’ın söylediklerine şaşırsa da belli etmedi. Bir karşısında ki adama birde önünde ki makarna tabağına baktı. Yavaşça tabağını ve çatalını alıp yemeye başladı. Ağzına attığında acı veya tuzlu bir tat beklerken tam aksine kıvamı yerinde bir tatla damağında yayıldı. Şaşırmıştı ama bunu ona belli etmesine gerek yoktu. Barlas Azra’dan bir tepki beklerken onun böyle tepkisiz olması kırmıştı onu. Sessizce yenilen yemekten sonra Barlas ortalığı toplayıp salona Azra’nın çaprazında ki koltuğa oturdu. Odada ki sessizliği Barlas’ın çalan telefonun sesi bozdu. Barlas homurdanarak telefonu açtı. Arayan Buğra’ydı,
“Abi magazin haberlerini aç çabuk” Barlas elinde ki kumanda ile kanalları gezerken bir kanalda takılı kaldı. Sunucu kadının anonsu kulaklarına yanında yetişti.
Şimdi size son dakika haberini aktarıyorum. Ünlü iş adamı Barlas Karahan hastane de genç bir kızla yakalandı. Yakışıklı iş adamının sevgilisi olduğu iddia edilirken genç adamın kızı kucaklayarak hastanenin arka kapısından çıkarması da kafaları karıştırdı. Yakışıklı iş adamı bu kez gönlünü kaptırdı mı, yoksa tek gecelik ilişki mi olduğu ise ayrı bir merak konusu. Gelişmelerle sizi haberdar edeceğiz. Sunucunun sunduğu haberle çılgına dönen Barlas hastane den ise fotoğraflar yayınlanınca daha fazla sinirlendi.
“Kahretsin!” Barlas’ın bağırması ile Azra daha fazla koltuğa sindi. Korkuyordu ve yine utanmıştı. Gözleri çoktan buğulanıp akmaya başlamıştı bile. Barlas her ne kadar sakin görünmeye çalışsa da içinden gerekli yerlere en derin saygılarını iletiyordu! En çok sinirlendiği şey ise sunucunun Azra’ya tek gecelik imasında bulunması. Barlas hemen elinde sıktığı telefonu alıp hemen Buğra’yı aradı.
“bana bak o gazeteciyi sabah mekânda istiyorum ona göre!” arkadaşını sıkıca tembihledikten sonra koltukta oturan genç kadına baktı. Azra’nın gözünden düşen bir damla yanağından süzülüp çenesine ulaşmıştı bir süre de orada takılı kaldıktan sonra elinin üstüne düştü. Barlas ise sadece izliyordu ve içinde ki fırtınalarla savaşıyordu. Yavaşça kıza yaklaşıp kucakladı ve kızın odasına götürdü yatağa bırakıp hemen giysi dolabına geçti. Pijamalarını alıp kızın yanına geçti onun solgun ve halsiz halini görünce iş başa düştü diyerek kızın üstünde ki tişörtü çıkarıp pijamasının üstünü giydirdi pantolonunu da çıkarıp alt tarafını giydirdi bunları yaparken hep Azra’nın gözüne bakarak yapmıştı. Azra ise sürekli direnmekten yorulduğu için Barlas’ın üstünü değiştirmesine müsaade etti. Barlas, Azra’nın üstünü değiştirip yatağına yatırdı kendisi de göleğini çıkarıp Azra’nın yanına geçti. Belinden tutarak kendine çekti ve kızın okyanus kokusunu midesine soludu. Azra’nın hiçbir eyleme cevap vermemesi de Barlas’ın dikkatini çekti artık her şeyi kabul etmiştir diyerek gözlerini kapattı. 
**
Üstünde ki ağırlıktan rahatsız olarak yavaş yavaş yeşil harelerini araladı genç kız. Bulunduğu yeri çözmeye çalışırken aklına dün yaşananlar geldi. Aynı gün içinde bebeğinin olduğunu öğrenmişti ve aynı gün için de onu kaybetmişti. Onun varlığını kabullenememişken birden kaybetmesi genç kadını oldukça sarsmıştı elbette.
“sessiz ol uyuyacağım” Azra aniden duyduğu sesle irkildi. Kaşlarını çatıp ne olduğunu anlamaya çalışırken Barlas’ın kendi yatağında olduğunu ve kendisini sımsıkı sardığını fark etti. Yanağında ki sıcaklık ile ağladığını anladı belki de sadece ağlamakla kalmayıp iç çekişlere döndüğü için adamı uyandırmıştı. Her ne kadar Barlas’ın kollarından çıkmaya çalışsa da adam bir türlü izin vermiyordu.
“bırak beni tuvalete gitmem lazım” her ne kadar bırakmak istemese de bırakmam zorunda kalmıştı. Azra ise adamın homurtularını duyunca keyiflenmişti. Azra banyo da rutin işlerini halledip odaya geçti Barlas’ı odada göremedi dolaba yönelip üzerine değiştirip salona indi. Azra salona inince yönünü mutfağa doğru çevirdi. Barlas tüm dikkatini toplamış önünde ki omleti yapıyordu. Azra içinden bir adam her zaman mı çatık kaşlı olur demeden de edemedi. Barlas omleti yaparken Azra’nın mutfağa girdiğini anladı ama hiç belli etmedi. Merakla ne yapacağını beklerken onun sessizce kendisini izlemesi dikkatinden kaçmadı. Barlas pişirdiği omleti masaya bırakıp ardından demlediği çayı bardaklara ilave etti.
“daha ne kadar keseceksin beni. Bittiyse gel de kahvaltı yapalım” Azra, Barlas’ın söyledikleriyle düşüncelerini bertaraf etti ve derin bir nefes alarak masada ki yerine oturdu. Barlas da tam masaya oturacakken çalan kapı ile oturma işlemini bırakıp kapıya bakmaya gitti. Buğra verdiği sözü tutup arkadaşının evine gelmişti. Karşısında Buğra’yı göre Barlas yine mi sen diyerek söylenmekten de geri kalmıyordu. Barlas’ın homurdanmasına iyice keyiflenen Buğra,
“Günaydın abi. Şahane kokular geliyor kurt gibi de acıkmıştım.” diyerek çoktan mutfağın yolunu tutmuştu bile. Azra masayı inceleyip içinden beğeni nidalarında bulunuyordu. Buğra’nın geldiğini fark edince dudaklarında misafir olan gülümsemeyi karşısında ki yakışıklı adama sundu.
“günaydın Azracım”
“günaydın” Buğra Azra’nın yanında ki sandalyeyi çekip oturdu. İçinden ya sabır çeken Barlas ise Azra’nın karşına oturmuştu. Sessiz sakin geçen kahvaltının sonuna doğru Barlas daha fazla dayanamayıp konuşmaya başladı,
“hazır mı adam Buğra”
“Hazır hazır mekânda seni bekliyor”
“tamam, iyi o zaman. Ha bu arada haftaya cumartesi nişan var gerekli herşeyi hazır et. 1 haftan var.
“tabi olur da kimin nişanı var.”
“Azra ile benim nişanım var”


Merhaba herkese😊 Biliyorum arayı çok açtım inanın ancak kendini toplayabildim. Bir türlü iyileşemedim. Araya da ramazan girince anca fırsatım oldu hepinizden özür dilerim ayrıca iyi dilekleriniz için de teşekkür ederim 😊 hepinize iyi okumalar 😊

Zat-ı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin