3. Bölüm Sen kimsin?

15K 393 5
                                    


       Hayat o kadar acımazsız ki,
       Bazen doğru olanı yapmak için,en çok                                                   İstedikleeimizden
       Vazgeçmemiz gerekir.
       Hayallerimizden bile.
Sağ elini sağ çenesine dayamış sol eli ise tekli koltuğun kolunda ritim yaparcasına vuruyordu. Yanı başında siyah takım elbise giyen badi gard gibi adamlar vardı. Genç kız tekli koltuğa yayılmış kendi deyimiyle hayvan gibi oturan adamı baştan aşağı süzdü. Üstünde ki takım elbise sanki ona özel yapılmış gibi tüm kaslarını da ben buradayım dercesine kendini belli ediyordu. Esmer tenine ayrı bir ahenk katsın diye  bal rengi gözleri keskin yüz hattı ve sert bakışları adeta kendine hayran bırakıyordu.
Karşısında ki adamı süzmeyi bırakıp kendini topladı ve
“ Siz kimsiniz ve evime nasıl girdiniz”
“Oo küçük hanım baya sertmiş tam istediğim gibi”
“Ne saçmalıyorsun sen be beyinsiz, evime nasıl girdin bilmiyorum ama şimdi girdiğin gibi çık dışarı”
Azra’nın sinirli oluşu her halinden belli oluyordu sanki gözlerinden ateş çıkacakmış gibi.
“Tabi küçük hanım hemen çıkıyoruz” diyerek arkasında ki adamlarına işaret verdi adamlar kıza yaklaşıp pamuğun üstüne döktükleri sıvıyla kızın ağzına bastırdılar. Her ne kadar direnmeye çalışsa da sonun da daha fazla dayanamayıp gözlerini kapattı. Barlas Karahan her dediğini yapardı ve şimdi de aynısını yapıyor düşmanının kızını kendi isteğiyle alıyordu evden çıkıyordu ama tek farkla Azra da kendisi ile geliyor. Evet akşam ki kumar da Ahmet Bey kızını para yerine Barlas Karahan’a satmıştı ve şimdi de kızı alıp gidiyordu. Yanında ki adamlar kıza yiyecekmiş gibi baktıkları için Barlas kızı kucaklayıp kendi arabasına attı. Adamları hemen başından def edip evinin yolunu tuttu. Arabadan inip kızı kucakladığı gibi alt katta ki boş odaya götürüp kapattı başına da en güvendiği adamı koydu. Barlas odasına geçip duşunu aldı eşofmanlarını giyip salona indi Hatice Sultan yine döktürmüştü. Masaya geçip Fatma boy gösterisi yapar gibi genç adamın servisini açtı. Barlas yemek yerden bi yandan aklına gelen şeyle gülümsedi. Hatice Sultan kaç yıllık bu evin aşçısı ama kızı Fatma daha 2 yıllık çalışmasına rağmen her seferin de Barlas’a olan hayran bakışları gözle görülmeyecek gibi değil. Tabi bunun diğer sebebi ise kızla bir kez birlikte olması.
Azra başında ki feci ağrıyla uyandı. Gözlerini zorlukla açarken nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bunları düşünürken aklına son yaşadıkları geldi. En son bal gözlü bir adam evindeydi. Düşüncelerinden sıyrılıp etrafı incelemeye başladı. Basık rutubet kokusu vardı üzerinde bulunduğu yatak tek kişilik ve oldukça rahatsızdı. Pencerenin kenarından sızan ışığa bakılırsa hava kararmak üzereydi. Daha fazla oyalanmadan hızlıca yataktan kalkıp odaya sızan ışıkla kapıya doğru koştu.
Kapıya hem vurup hem tekmeleyerek,
“İmdattt yardım edin İmdattt” ne kadar bağırsa da kimse onu duymuyordu. Aniden kapı hiddetle açıldı karşısında hiç tanımadığı adam elinde tepsi ile içeri girdi.
“Neredeyim ben siz kimsiniz, bırakın beni” diye adamın üstüne yürüdü adam kolundan tutup yere doğru sertçe savurdu.
“Uslu dur küçük hanım yoksa senin için hiç iyi olmaz”
Ne kadar zamandır o kapıyı tekmelemeye devam etti kendisi bile bilmiyordu. En sonunda yorgun düşünce kendini yatağa attı gözyaşlarını serbest bıraktı.
***


“uyan hadi sürtük seninle uğraşamam” Barlas kızın saçından tutup sertçe ayağı kaldırdı. Azra korkudan ve aniden oluşan şiddet yüzünden çığlık attı.
“Ne bağırıyorsun lan”
“Bana bak şerefsiz sen kimsin beni kaçırıyorsun benden ne istiyorsun bırak lan beni” Genç adam karşısında ki kızın bu deli cesaretine şaşırmadan edemdi. Normalde bir başka kız çoktan ağlayarak ayaklarına kapanmış olurdu. Daha fazla düşünmeden kızın kolundan kavrayıp sıktı öyle sıktı ki beş parmağının izi çıkacağı belli olmuştu.
“Bana bak sürtük benimle doğru konuş bu seni ilk ve son uyarışım burada emirleri ben veririm sende buna uyarsın. Eğer bir daha aynı hatayı yaparsan olacaklardan kork.” Barlas kıza iğrenerek bakıyordu. Azra’nın da sabrı taşmıştı artık.
“ Sen dur hayvan babam bir yokluğumu fark etsin beni bulup sana bunun cezasını çektirecek” Barlas odayı inleten bir kahkaha attı.
“Bak onu hiç sanmıyorum sürtükcüm zaten baban kendisi verdi seni bana” Azra kulaklarına inanamadı gerçekten bunu yapmış olabilir miydi Ahmet Bey. Kafasını sağa sola salladı inanmak istemedi. Barlas elini cebine atıp cüzdanından fotoğrafım çıkardı Azra’nın gözüne sokmak istercesine gösterdi.
“Bu fotoğrafı bana baban verdi. Geçen akşam kumarda kaybetti parası olmadığı için SENİ BANA SATTI.”
Doğru duymuştu dimi az önce babası kumarda kaybettiği için kızını bu adama satmıştı. Kendine tutunacak yer aradı duvara tutunup aşağı doğru kaydı dizlerini kendine çekip başını koydu. Yemin ettiği hayata ilk kez yenik düşerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bu kadar yapamazdı diye düşündü. Keşke dedi Azra keşke annem değil de ben ölseydim o gün. Barlas sadece izliyordu olanları daha fazla durmadan arkasını dönüp çıktı hemen şirketin yolunu tuttu.

Zat-ı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin