13. Bölüm/ Öfke

8.4K 324 18
                                    

Azra’nın ortalıkta olmadığını öğrenen Barlas çılgına döndü. Hemen Kemal’in yakalarına yapıştı.
“ne demek Azra yok Kemal.”
“Barlas Bey bugün hiç derse girmemiş. Kamera kayıtlarına baktık sadece otoparka doğru ilerlemiş çıkış falan yok. İyice aradık ama maalesef” Barlas sıkmaktan beyazlaşan elini kaldırıp Kemal’e yumruk attı. Bunu niye yaptı bilmiyordu ama içinde ki öfkesi dur durak bilmiyor gibiydi.
“kaybol Kemal gözüm görmesin seni kaybol. Ha giderken de bilgisayar departmanından Mustafa’yı çağır.” Kemal kafasını sallayarak odadan çıktı.
Boynunda ki kravatı çıkarıp odanın bir köşesine savurdu. Gömleğinin de üstten 3 düğmesini açtı kendini koltuğa bıraktığı an kapı çaldı.
“Gel”
“beni çağırmışsınız Barlas Bey”
“Mustafa sana bir telefon numarası vereceğim hemen sinyalini tespit et”
Barlas koltuktan kalkıp masaya doğru ilerledi ezbere bildiği Azra’nın numarasını yazdı. Mustafa’nın eline verdi saate bakıp.
“tam 10 dakikan var Mustafa ne bir eksik ne bir fazla” Mustafa Bey hemen kâğıdı alıp odasına doğru yol aldı bilgisayar konularından ondan daha iyisinin tanımıyordu Barlas.
Azra’nın kaçtığını mı yoksa kaçırıldığını mı? Hiçbir şey bilmiyordu iki durum bile Barlas’ı sinir ediyordu. Gitse nereye giderdi kime giderdi. Kaçacak kadar deli olduğunu düşünmüyordu onu bu konu da oldukça sert bir şekilde uyarmıştı. Hiçbir ihtimale inanmak istemeyen Barlas iyice köşeye sıkışmıştı. Ya kaçmışsa Azra’nın deli cesaretli olduğunu biliyordu bunu o ilk günlerde anlamıştı zaten ya da Batu denen o şerefsizle kaçmış olma ihtimali hayır hayır bu ihtimal genç adamı fazlasıyla çıldırtıyordu. Savaştığı düşünlerden kapının sesiyle ayrıldı.
“ 11 dakika oldu Mustafa 1 dakika geç kaldın” dakik adamdı Barlas.
“affedersiniz Barlas Bey”
“inşallah Mustafa inşallah.”
“Barlas Bey sinyal şile tarafından şehire uzak bir yerden geldi. Buyurun bu da detayları.” Mustafa’nın uzattığı kâğıdı alan Barlas adrese iyice baktı.
“iyi de burası zaten benim ev” Barlas hemen telefonuna sarıldı Hatice sultanı aradı. Azra’nın eve gelip gelmediğini sordu aldığı yanıt ise hoşuna gitmeyen cinstendi. bu kadarı da tesadüf olamazdı dimi?. Azra zeki kızdı giderken telefonunu yanında götürecek değildi.
“Kemallll !!”  tüm katı inleterek bağırmıştı.
“buyurun efendim”
“tüm otobüs, uçak ne varsa hepsini bak sor Azra adına kesilen bilet var mı? Üniversitenin otoparkın, çevre yolların nerde kamera varsa hepsinin kayıtlarını masamda istiyorum.” Kemal kafasını sallayarak odadan çıktı işi zordu Allah yardımcısı olsun. Barlas Mustafa’ya dönerek,
“sana verdiğim numaranın mesaj, konuşma, sosyal medya tüm dokümanlarını istiyorum telefonun kendisi lazımsa güvenliğe söyle getirsinler. En kısa sürede hallet Mustafa beklemeyi sevmem.” Mustafa’nın sessizce odayı terk etmesinden sonra Barlas çalışma masasına doğru ilerledi. Masanın üstündekilerinin tek seferde odanın ortasına doğru savurdu. Gittikçe artan öfkesi onu daha da tanınmaz hale getiriyordu. Biraz rahatlamak için içki dolabına doğru yürüdü her zaman içtiği Balvenie ”Single barrel” etiketli içkiyi bardağına döküp kendini koltuğa bıraktı.
**
Kaç dakika, kaç saat geçti bilmiyordu Barlas. Hava kararmıştı. İçki şişesinin dibi çoktan görünmüştü. Ne düşünüyordu, ne hissediyordu kendisi de bilmiyordu bazen öfke bazen de tedirginlik. Neyin tedirginliği, telaşı sarmıştı içini onu bir türlü kestiremiyordu.
“Barlas Bey”
“habersizde mi gelmeye başladın”
“hayır, efendim kapınızı çaldım ama ses yoktu bende seslendim fakat duymadınız galiba”
Barlas başını hiç çevirmeden arkasında ki adamla konuşmaya devam etti.
“dediklerimi getirdin mi”?
“evet, efendim getirdim ben izledim defalarca aksi şekilde hiç bir şey yok o saatlerde sadece 4 5 tane araba çıkıyor. Hiç birinde Azra Hamım yok. Tüm uçak, otobüs biletlerine baktım oradan da bir şey çıkmadı. Fakültenin hatta diğer fakültelerin kamera kayıtlarını da aldık orda da bir şey çıkmadı.”
“çevre yolların kayıtları? ”
“efendim onlar mobese kayıtları olduğu için biraz sıkıntı çıktı ama yarın hallediceğim masanızda görürsünüz”
Barlas sağ elinin işaret ve orta parmağını birleştirip iki kere sallayarak adamın çıkmasını işaret etti. Kemal odadan çıksa da dışarda boş olan eşi Melek Hanımın masasına oturup beklemeye başladı.
Kemal çıkarken otoparkın kamera kayıtlarını odaya bıraktı. Barlas hemen kalkıp yerle bir olan masaya baktı odanın kenarında duran bilgisayarını eline alıp açma düğmesine bastı fakat ekran kırılmıştı hiç bir şey görünmüyordu. Sol kolunda tuttuğu bilgisayarı karşısında ki duvara fırlatıp daha fazla kırılmasını izledi. Hemen telefonunu da alıp hışımla odasından dışarı çıktı. Dışarda Kemal’i gören Barlas onu iyice süzdü yumruk attığı sol elmacık kemiği büyük ihtimal yarın moraracaktı.
“odayı toplattır sonra kaybol. Mobese kayıtlarını da almadan karşıma çıkma.” Kemal kafasını aşağı yukarı sallayarak Barlas ile beraber şirketten çıktı. Arabasını son sürat eve süren Barlas hemen çalışma odasına çıktı. Laptopunu açıp son anda yanına aldığı CD’leri taktı. Otoparkın içinde kamera yoktu. Sabah saatleri olduğu için 5 tane araba çıkış yapmıştı plakaları ve ön koltukta oturan kişiler belli oluyordu ama hiç birinde Azra yoktu. Kaç kere aynı görüntüleri izlediğini bile bilmiyordu genç adam. En ilk otoparktan çıkan arabada şoför koltuğunda oturan kişinin nedense bir yerden tanıdık geldiğini düşündü. Hatırlamak için kendini çok zorladı ama bir türlü çıkaramadı. Kendine bu kadar çok içtiği için birkaç küfür saydırdı. Odasına geçip üstünde ki kıyafetleri çıkardı hemen banyoya geçip ılık bir duş aldı. Banyodan çıkıp giysi odasına geçti siyah eşofman altı aldı üzerine de beyaz tişört geçirip alt kata indi. Mutfakta kendisine sade kahve yapıp çalışma odasına çıktı. Videoda ki aynı sahneleri defalarca izledi. Kahvesinden son yudumu alıp elinde ki kupayı karşıda ki duvara fırlattı.
“Allah kahretsin. Neredesin Azra nerde hangi deliğe girdiysen seni bulucam. Yemin olsun sana hiç yaşatmadığım açıları yaşatıcam” sinirden gözü dönen Barlas kendinin koltuğa bıraktı.
**
Boynunda ki keskin ağrı ile gözlerini açtı. Akşam ki gibi koltukta buldu kendini. Düştüğü bu hallere lanetler ederek yavaşça doğruldu uzandığı yerden. Odasına geçip ılık bir duş aldı. Odasına geldiğinde siyah takım elbisesini giydi. Tekrar çalışma odasına geçip bilgisayarını açtı. Şirkette ki bilgisayarı kırıldığı için buradan maillerine baktı. Yanlışlıkla akşam ki video tekrar ekrana gelmişti tam kapatacakken dünden beri çıkaramadığı kişinin aslında çok yakından tanıdığını hatta nefret ettiğini hatırladı.
“ben bu şerefsizi nasıl hatırlamam. Allah kahretsin beni. Lan pezevenk inşallah bu işin altından sen çıkmazsın yoksa ölümlerden ölüm beğen” kendi kendine söylenen Barlas hemen eline telefonu alıp Kemal’i aradı gerekli her şeyi söyleyip evden çıkarak şirkete gitti.
15. katta inen Barlas sekreteri Melek hanıma bakıp,
“Mustafa Beyi hemen odama çağır” diyerek odaya girdi. Kemal akşam Barlas çıktıktan sonra odasını toplattırmıştı. Şimdi her şey yerli yerindeydi. Barlas odaya girdiğinde ceketini çıkarıp koltuğa savurdu. Çalan kapıya dönüp,
“gel” Mustafa Bey biraz çekinerek içeri girdi. Elinde ki dokümanları masaya bıraktı.
“efendim telefon görüşmesini CD’ye aksattım sizin dinlemeniz daha uygun olur. Sosyal medya da hiçbir güncelleme yok. Mesaj olarak Batu ve Nehir isimli kişiyle mesajlaşmış onda da okula neden gelmedin, yarın geliyor musun tarzı şeylerdi. Bu iki kişinin yerlerini de tespit ettik ikisi de aynı yerde üniversite de.” Barlas önünde ki dosyayı açıp içinde Mustafa beyin bahsettiği CD’yı taktı. İlk önce Nehir ile konuşmasını dinledi Mustafa Beyin mesajlarda bahsettiği şeylerdi. Hemen sonra Batu ile yaptığı konuşmayı dinledi. Ona projesi konusunda yardım etmesi gerektiğini ve okula gideceği zaman ve tarihi söylemişti. Hiç birini kafasına takmayan Barlas genç kızın Batu’ya can canım diye hitap etmesine sinir olmuştu oysa nerden bilebilirdi ki o iki kelimenin aralarında şifre olduğunu.
Barlas içinde filizlenen öfkesini dindirmeye çalışırken odanın kapısı çalmıştı.
“mobese kayıtlarını getirdim Barlas Bey” elinde ki son umuda baktı. Bu kayıtlar son şansıydı. Kemal Bey hemen masaya ilerleyip kayıtları bilgisayara bağladı. Barlas aradığı arabayı bulmak isterken Kemal Bey ise tüm arabaları kontrol ediyordu. Ekrana Batu’nun arabası girmişti. Okuldan çıkarken boş olan koltuk şimdi doluydu hız ve saati hesaplayınca başka bir yere uğraması imkânsızdı yol üstünde de işe yara hiçbir yer yoktu.
“yavaşlat Kemal. Şu siyah arabayı yaklaştır.” Barlas’ın dediklerini yapıp kendisi de baktı arabaya. Batu net bir şekilde belli oluyordu fakat yanında ki kişi değil.
“Başka bir açıdan yok mu Kemal sağ tarafta oturanı görmem lazım” Kemal bey hemen aynı arabanın az ileri ki mevki de sağ tarafta ki açıdan olan kaydı aştı. Barlas görüş alanına giren arabayı iyice yaklaştırdı. Nedense bu manzaraya inanmak istemiyordu ama maalesef Azra Batu ile kaçmıştı.
“sana yemin olsun Azra. Bunları fitil fitil getireceğim burnundan gitiricem hiç yaşamadığın acıları yaşatıcam sana!” nerden bilebilirdi ki Barlas Azra’ya yaşatacağı acıda kendisi de kavrulacaktı.

Beklemenize dayanamadım hemen yazdım bölümü ufacıkta tüyo verdim size devamı gelecek bölümlerde. Yorum ve votelerinizi unutmayın 😊

Zat-ı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin