✾ 2. Bölüm ✾

921 67 18
                                    


(DÜZENLENDİ)

Yalnızlık... Bu kavram fazlasıyla geniş ve insan kapasitesine bağlıdır. Kimilerine göre tek kişi olmak yalnızlıkken kimilerine kalabalıklar yalnızlık verir. Ben mi? Ben Caroline Forbes, 60 yıl sonra ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordum. Bu kadar çaresiz ve yalnız.

Kol'un her dediğini yapmak zorunda olmak sinirlerimi bozuyordu. Bir vampir olarak insanları etki altına almak ve onlara istediğim her şeyi yaptırmak artık benim için  bu kadar sıradanlaşmışken bir başkasının bana bunları yaptırması gerçekten sinirlerimi bozuyordu.

Lucy, Hannah, Marie, Jack ve bir kaç kişi daha... Hepsinin kanlarını kurutmuştum. Dişlerimi damarlarına saplamış ve son damlalarına kadar içime çekmiştim o yaşam sıvısını. Hepsini öldürmüştüm.

İnsanlığımı kapattığım zaman bile kimseyi öldürmemiş birisi olarak, sırf Kol istedi diye bunu yapmak gerçekten ağır geliyordu.

"Bu daha ne kadar sürecek?" Ağlamaktan kısılan sesimle sorduğum soruya Kol Mikaelson gülerek cevap verdi.

"Tamam tatlım, sakin ol. Bitti artık. Şimdi senden son bir şey isteyeceğim. İnsanlığını kapatmanı, Kapat onu!" ağzından çıkan sözlerle kocaman açılmıştı gözlerim. Bunu yapmamı isteyemezdi benden. Sırf kaybettiğim insanlar için duygularıma tutunurken bunu yapamazdım!

" Lütfen, bak Kol ben sana hiçbir şey yapmadım. Ve... Biliyor musun, canın cehenneme! İstersen beni öldürebilirsin. Zaten her şeyimi kaybettim ve senin gibi kendini beğenmiş bir kökenden korkmuyorum. O yüzden durma, istediğini yaptır bana!" konuşmanın yönü tamamıyla kontrolüm dışına çıkmıştı.

" Ah Caroline, seni tatlı küçük kız... Ben senin 20 katın yaşındayım, düşmanlarım için en iyi intikam şekillerini öğrenecek çok fırsatım oldu. Ve sana küçük bir tavsiye, asla kendinden güçlü birine blöf yapma. Şimdi..." Kol'un cümlesi hiç beklemediğim bir şekilde kesilmişti. Bir anda içeriye mine gazı dolmaya başladı. Nefes alamıyorduk. Aslında ben alamıyordum, Kol bundan fazla etkilenmemişti. Gözlerim yaşlarla dolarken temiz hava için her şeyimi verebilirdim.

Bir anda birisi vampir hızını kullanarak etrafımızda koşmaya başladı. Dikkat dağıtmaya mı çalışıyordu yoksa dikkat çekmeye mi anlayamamıştım. Düşüncelerimden Kol'un sesiyle ayrıldım.

"Klaus! Bence bu saçma oyunu bırakıp karşıma çıkmalısın kardeşim!" gelen kişinin Klaus olduğunu sanmıyordum çünkü Klaus böyle saçma oyunlarla uğraşmaz, direkt Kol'a saldırırdı.

Bir anda kolun kalbine bir kazık saplanmasıyla tahmininde yanılmadığımı anladım. Klaus saçma bir kazık kullanmak yerine dişlerini kullanırdı, dişlerini kullanmayı çok sevdiğini herkes biliyordu. O an tanıdık bir ses duydum. Duymayı hiç beklemediğim bir ses.

"Yalnızca ilk harfi doğru bildin, Köken!" sesin sahibine çevirdim bakışlarımı. Koyu renk dalgalı saçlarıyla ve her zaman ki bakışlarıyla karşımda duruyordu. İsmi istemsizce dudaklarımdan bir fısıltı olarak dökülmüştü.

"Katherine..."

                                       ☆☆☆

"Senin ne işin var burada? Sen... Sen ölmüştün!" ağzımdan kaçan tepkiyle Katherine gözlerini devirdi.

"Rica ederim, hayatını kurtarmak hiç zor olmadı. Özellikle de karşımda iki katım yaşında bir vampir varken." dedi iğneleyici bir ses tonuyla. Katherine her zamanki Katherine'di işte.

"Ne! Sen nasıl hala yaşıyorsun ki?"  Onu umursamadım bile çünkü cevabını bilmek istediğim bir soru vardı.

"Şimdi Caroline, gitmemiz gerekiyor. Kol birazdan uyanır. Ne soracaksan arabada sorabilirsin." dedi Katherine net bir şekilde. Ardından beni beklemeden çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Hemen kokunu tutarak onu durdurdum.

"Ne? Hey Katherine, dur!" tuttuğum kolunu hızla elimden çekip bana döndü ve düz bir ifadeyle konuştu.

"Boynunu kırmak zorunda bırakma beni..." araya girmek için ağzımı açtığımda hızla elini kaldırarak konuşmaya devam etti, "Evet tekrar vampirim. Şimdi benimle gel!"

Elimi tutarak beni çekiştirmeye başladı. Ama Katherine nasıl yaşıyordu ki? Lütfen bu bir rüya olsun, hatta kabus. Bunların hepsi bir kabustan ibaret olsun. Yoksa Kol yüzünden gerçekten insanlar öldürmüş olacaktım ve her şeyden önemlisi Stefan boşu boşuna ölmüş olacaktı. Bunu istemiyordum. Onun boşu boşuna ölmüş olması ihtimali canımı yakıyordu.

Arabaya bindiğimizde arkamızdan gelen bir ses duydum. Bu sesin sadece bir kişiye ait olma ihtimali vardı. Hayır, Kol şuan da uyanmamalıydı. Eğer uyanırsa Katherine'i öldürmesi bir saniyesini bile almazdı.

"Kath..." ismini söyleyerek onu uyarmama engel oldu.

"Şşt..." elini dudaklarına götürmüş, susmam için bir işaret yapıyordu. "Şimdi arabaya binip gidiyorsun ve arkana bakmıyorsun. Ben seninle buluşacağım. Tabi hayatta kalırsam."

Bunlar Katherine'e çok yabancı sözlerdi. O herkesten önce kendini düşünen, hayatta kalmak için her şeyi yapan kişiydi. Şuan da ise beni kurtarmak için ölmeyi göze mi alıyordu? Ah, her ne kadar onu sevmesemde benim yüzümden ölmesine izin veremezdim.

" Hey, hayır! Her ne kadar seni sevmesemde..." içimden geçirdiklerimi ona söylememe konuşarak engel oldu.

"Sadece dediğimi ya..." Onun da cümlesine engel olan birisi vardı. Ve bu engel oluş benimkine engel olması kadar masum değildi.

Kol bir anda Katherine'nin boynunu, arkadan gelerek kırdı. Katherine onu görmediği için buna engel olamamıştı, gerçi görse de pek bir şey değişmezdi. İşte şimdi tam anlamıyla ölmüştüm.

                                        □□□

"Kol..." onunla konuşarak anlaşmaya çalışma çabamı, sözümü keserek yok etmişti.

"Biliyor musun, sürtük vampirle arkadaş olabileceğini tahmin etmezdim. Meşhur Katherine Pierce ile..." cümlesini bölen şey, benim araya girme çabamdı.

"O benim arkadaşım değil! Bak sadece..." sanki benim onun sözünü kesmeme sinirlenmiş gibi daha sert bir şekilde araya girdi.

"Umursamıyorum, Caroline. Sadece bana fazladan ceset çıktı."

Kol bir anda ne ara eline aldığını bilmediğim kazıkla Katherine'e doğru döndü. Katherine'i sevmiyordum ama hayatımı kurtarmıştı. Benim yüzümden ölmesini gerçekten iztemezdim. Ölmesini elbette isterdim ama ölmeyi göze alarak beni kurtarmaya gelmişken değil. Bir anda Kol'un önüne geçtim ve Kol'un Katherine'e saplamak için harekete geçirdiği kazık karnıma saplandı.

Ağzımdan kaçan çığlıkla Katherine bir anda ayağı kalktı ve Kol'un üzerine atladı. Niye beni kurtarıyordu bu kız? Belki de iyilik yapma günündedir.

Kol ve Katherine birbirlerine vuruyorlardı. Katherine öleceğini bildiği bir savaşa neden giriyordu ki? Ölmekten bu kadar korkan birisi ölüme bu kadar kolay kafa tutamazdı.

"Seni öldüreceğim küçük görsel ikiz!" dedi Kol, Katherine'i yere atarken. Katherine arkasında bir noktaya baktı ve gülerek konuştu.

"O zaman vampir olmam iyi bir şey!" Bu sözler son söyledikleri olmuştu.

Katherine, bir anda beni de tutarak vampir hızıyla arabaya bindi. Kol peşimizden gelmemişti. Nedeni ise belliydi...

Klaus.

Selam, nasılsınız? Bir günde 3 bölüm yayınladım. Yarın 4. bölüm gelir. Düşüncelerinizi yoruma bırakmayı unutmayın. Sizi seviyorum. ♡♡

Umutlar Başka Bahara ( Kalijah-Klaroline )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin