Spor salonu karmaydı ve kızların büyük çoğunluğu taehyung' a bakıp duruyordu. Adımımızı attığımızdan beri bu böyleydi.

'' Anlayamadım? '' diye sorduğunda sinir kat sayım daha üst seviyelere yükselmişti.

'' İki adım ötendeki kız, sana bakıp duruyor. ''

Söylediğim şeyi daha sonra idrak ettiğinde kafasını çevirip kimin baktığına göz attı. '' Sana kim dönüp bakmanı söyledi? ''

'' Sence de fazla abartmıyor musun? '' diye sorduğunda artık ortamda daha fazla durmamam gerektiğini düşünerek yürüyüş bandını durdurdum ve boynuma attığım havluyla yüzümdeki terleri silerek yerimden kıpırdandım.

Arkamı dönüp soyunma odasına doğru ilerlediğimde karşımda duran aynadan taehyung' un da bandı durdurduğunu ve arkamdan bana doğru geldiğini fark etmiştim.

Yüzündeki terler, boynuna attığı havluyla onları yavaşça silişi veya terleri yüzünden yüzüne hafiften yapışan saçlarıyla dikkatimi dağıtmayı fazlasıyla başarmıştı. Gözlerimi zor da olsa onun üzerinden çektim ve tekrar dikkatimi önüme vermeye çalıştım.

Soyunma odasına girdiğimde kısa bir süre sonra ardımdan taehyung da girmişti. Arkamı dönüp aniden ona bakma gereği hissettim.

'' Ne yapıyorsun? Burası kızlar soyunma odası, çık çabuk. ''

Beni dinlemeden soyunma odasının kapısını kilitledi ve tekrar yanıma doğru gelip sırtımı duvara yaslamamı sağladı.

'' Ne bu saçma sapan tripler? ''

'' Trip atmıyorum. '' diye konuştuğumda beni umursamadan tekrar cümlesine devam etti.

'' Bana değil, bana bakan kıza sinirlenmen gerekiyor. ''

'' İkinize de sinirlendim ve bunun tanımının kıskançlık olduğunu bilmen gerek, değil mi? ''

Daha fazla konuşmadan dudaklarını dudaklarıma değil de boynuma yaklaştırdığında, vermek istediği mesajı fazlasıyla almıştım. Boynumda sıcak bir temas hissetmemle gözlerimin kapanması bir olmuştu.

'' Yapma. '' diye fısıldadım.

'' Neden? '' diye derin bir nefesle sorduktan sonra tekrar boynuma öpücük kondurmaya başlamıştı. '' İstemiyor musun? ''

'' Hayır, onu demek istemedim. '' derken nefes almaya çalışıyordum fakat başarısız olduğum fazlasıyla ortadaydı.

'' O zaman, beni engellemeye çalışma. '' diye konuştuktan sonra boynumu öpmeye devam etti.

'' Burası yeri değil. Ayrıca birileri gelebilir ve kendimi diken üzerindeymiş gibi hissediyorum. '' Dememle beraber yavaşça boynumdan uzaklaştı, ardından gözlerini gözlerime dikti.

'' O halde, devamını sonra getireceğimi bilmen gerek. ''

Hafifçe kızaran yüzümü gizlemek istercesine kafamı çevirsem de o bunu anlamış, ardından kıs kıs gülmeye başlamıştı. '' Utanınca ne kadar da tatlı oluyormuşsun. ''

Onu dinlemeden ellerimi göğsünün üzerine yerleştirdim ve onu çıkışa doğru itmeye başladım.

'' Çık, üzerimi değiştireceğim. ''

'' Benim yanımdayken değiştiremiyor musun? '' diye sorduğunda ters ters ona bakmaya başladım.

'' Şaka yapıyor olmalısın, değil mi? Çık çabuk. ''

Daha fazla üstelemeden ondan uzaklaştım ve soyunma odasındaki duş kabinlerinden birine girdim, ardından duş almaya başlamıştım. Normalde duşta fazla kalan bir yapım olmasına rağmen bu defa beş dakika kalmış, aceleyle dışarıya çıkmıştım.

Keşke çıkmasaydım.

Taehyung hala yerini koruyordu ve duvara yasladığı vücudu gözüme çarpmıştı. Gözleri gözlerime baktığında ben bu ortamdan nasıl çıkacağımı düşünmeye başlamıştım.

Neden her yerim titriyor gibi hissediyordum?

'' Neden hala buradasın? '' diye sormayı başarmıştım fakat titreyen sesim bana hiç yardımcı olmuyordu.

Bana cevap vermeyip, sessizliği tercih ettiğinde sorumu tekrarlama gereği hissettim.

'' Neden buradasın, Taehyung? Üstelik.. '' derken gözlerini gözlerime kilitledi.

'' Üstelik? '' diye fısıldadığında içimin titrediğini itiraf etmem gerekirdi.

'' Üstelik daha kıyafetlerimi bile giymedim. Çık çabuk. '' Ben çıkması için uyarı verirken o tam tersini yaparak yerinde doğruldu, ardından üzerime doğru yürümeye başladı.

'' Nerede olduğumuzu unutma, Taehyung. Ben artık eve gitmek istiyorum. ''

İçimdeki heyecan tavan yaparken adımlarımı geri geri atmaya başlamış, bir yandan da üzerime geçirdiğim havluyu ellerimle sıkı sıkı tutuyordum. Sonunda sırtım duvara yaslandı, taehyung da tam önümde durmuştu.

'' Neden heyecanlandın? '' diye fısıltıyla sorduğunda ağzımdan çıkan kesik nefesler bana hiç iyi gelmiyordu.

'' Ne saçmalıyorsun? '' diye sorduğumda, daha fazla üstelemeden kafasını boynuma gömdü, ardından dudaklarını boynuma bastırdı.

'' Ne yapacağımı düşünüyorsun ki? ''

'' Çık, Taehyung. Biri gelecek. '' diye fısıldadığımda '' kapıyı kilitlediğim gerçeğini unuttun mu? '' diye konuştuktan sonra boynumu öpmeye devam etti.

'' Bunun yeri değil. Lütfen, daha fazla zorlamadan çık. '' diye kesik nefeslerimle ona seslenmeme rağmen, o hareketlerini kesmiyordu.

Verdiği mesajın ne anlama geldiğini anlamamak mümkün değildi. Dudaklarını boynumda gezdirirken ben üzerimdeki havluyu sıkı sıkı tutuyordum. Boynumdan yavaşça ayrıldığında gözlerini gözlerime dikti.

'' Choon-Hee. '' diye fısıldadı, ve o an kalbimin atma hızı ikiye katlanmış gibiydi. '' Ne istediğimi biliyor musun? ''

Cevap verememiştim çünkü dudaklarım konuşmama izin vermeyerek birbirine kilitlenmişti. Eli tehlikeli olan bölgeye, yani havlumu tuttuğum elime ulaştığında, gözlerimi yumdum.

'' Taehyung. '' diye seslendim, ama neden seslendiğimi bile bilmiyordum. Sesim titriyordu.

Havluyu sıktığım elimi tutarak gevşettiği, ardından üzerimde duran havlunun da yeri boylamasına sebep olduğunda tahammül sınırlarımın zorlandığını biliyordum.

Engel olacak gücüm kalmamıştı.

Engel olacak gücüm kalmamıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
treasure | taehyungWhere stories live. Discover now