10. Bölüm: Geçmişten gelen...

1.9K 94 10
                                    

*DÜZENLENDİ*

********

Bir şarkıda da diyor ya; 'Duvarlar ördüm, köprüler yıktım. Döndüm bir baktım, hiçbir şey unutmamışım...' Böyle olmaktan korkuyordum. 11 yıl boyunca her şeyi unutmuştum ve kendime kalın duvarlar örmüştüm. Duvarlarımdan biri bile yıkılsa geriye dönüp baktığımda aslında unutamadığımı görürsem... Bu... Doğru kelimeleri bile bulamıyordum ama hiçbir şeyi unutmamış aslında her şeyin hafızamın içinde bir yerlerde saklanıyorsa bu demek oluyor ki elimde sadece boşuna geçmiş 11 yıl var. 11 yıllık çabalarınızın bir anda yok olduğunu düşünsenize... Ve başardım derken aslında hiçbir şey başaramadığınızı...

Korkunç demi? Bence de öyle...

Kahvaltı hazırlarken kendimi çok yorgun hissediyordum. Sanki bütün gece maraton koşmuş gibi yorgun ve bitik bir haldeydim. Düşünmek değildi yorgunluğumun sebebi. Bütün gece düşünmemek için kendimle savaşmıştım ve bu düşünmekten çok daha yorucuydu. Yatağımda bir o tarafa bir bu tarafa dönüp dururken en fazla 2 saat uyumuştum sanırım.

Beni bu kadar düşünmeye iten kişi ise Alaz'dı. Kafam allak bullak olmuştu. Bildiğim ve yapmam gereken tek şey insanları kendimden uzak tutmaktı. Ama ne istediğimi bilmiyordum. Alaz da farklı bir şeyler vardı. Bunu hem öğrenmek istiyor hem de istemiyordum. Elimdeki bıçağı sinirle tezgaha bırakıp kulaklığımı boynuma indirdim ve arkamı dönmemle mutfağa yeni giriş yapan babamla karşılaştım. Kaşları havalanırken durdu. "Bir sorun mu var kızım?"

"Baba ben hata mı yapıyorum? Hata yapıyor olsam bunu hissederim demi? Yani doğru yapıyormuşum gibi hissetmem demi? Yoksa bunca yıl yanlış mı yaşadım ben? Şimdi ise bir yanım bir şey derken diğer yanım tam tersini söylüyor. Ne yapacağımı nereden bileceğim? Aslında kararım kesin. Ben bunları düşünmem ama-"

"Tamam tamam. Sakin ol." Diyerek aramızdaki mesafeyi kapatarak beni kollarının arasına aldı. Başımı babamın göğsüne yaslayarak derin bir nefes alıp verdim sakinleşebilmek için. Saçlarımı okşarken "Sakin ol kızım." Dedi yumuşak bir sesle.

Bir yerde patlayacağım belliydi zaten ve bu en doğru kişinin yanında olmuştu. Babam her zaman ne yapacağını bilirdi. Beni sakinleştirmeyi bilirdi.

Benden biraz ayrılıp omuzlarımdan tutarak yüzüme baktı. "Biraz konuşsak iyi olacağa benziyor. Değil mi Simal?"

Başımla onayladım. Akşam babamla konuşmayı seçseydim bu kadar dolu olmazdım sanırım. Ama ben dün akşam eve geldiğimde babama sadece ceza olayını anlatmıştım. Kızlar üstüme yürüyünce biraz hırpaladım demiştim. Yalan değildi. Doğruları anlatmıştım fakat ceza sonrasını anlatmamıştım. Yani eksik anlatmıştım.

Babam sandalyeyi çekip oturmamı işaret ederken o da yanındaki diğer sandalyeye oturdu. Derin bir nefes verip sandalyeye oturdum.

"Anlat hadi. Neler oluyor?" diye sordu sakinlikle. Anlatmak istiyordum ama Alaz'ı falan değil. "Kafanın içinde..." diye ekledi.

"Bilmiyorum. Karmakarışık her şey." Dedim çaresizlikle karışık yorgun bir şekilde.

"Nasıl bilmiyorsun? Bilmek istemiyor olabilir misin?"

"Annemden sonra kimseyi yanıma yaklaştırmadım. Senin dışında kimseyi... 11 yıl oldu baba. Hatta bir aydan bile daha kısa bir süre içinde 12 yıl olacak." Babama bakmazken gözlerimi karşımdaki sandalyeye sabitledim. "12 yıl... Olacak... Bu ne demek baba biliyor musun?" diyerek babama baktım.

"Evet... Hayatının yarısından fazlasını böyle geçirdin demek."

Başımı aşağı yukarı salladım. "Evet. Pişman değilim. Bunu ben seçtim ama korkuyorum..." Ellerimle yüzümü kapatarak derin bir nefes alıp verdim. Ellerimi yüzümden çekerek gözlerimi karşımda gezdirdim.

Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now