13

2.8K 537 57
                                    

Beş bin parçalık yapbozunun orta kısımlarından bir yere parçayı takıyorum.

"Babam çok sinirlendi." Benim küçük kız kardeşim, büyümüş de küçülmüş tabirinin vücut bulmuş hali oluşuna alışmış olduğum için sadece tebessüm ediyorum veya etmeye çalışıyorum.

"Biliyorum."

O köşelere gelmesi gereken parçaları seçip kenara ayırırken çıngırdayan bileziklerinin sesi hiç hoşuma gitmiyor ama bir şey demiyorum.

"Ona küstün mü?" diye soruyor hala daha yüzüme bakmaya çekinirken. O an saçlarını yanlış ördüğümü fark ediyorum. Pembe-beyaz ekose desenli tişörtünün ortasındaki sünger bob sırıtarak korkunç bir şekilde yüzüme bakıyor.

"Kime?"

"Chanyeol'a."

Babama küsüp küsmediğimi sorduğunu sanmıştım.

Yapboz parçası parmaklarımın arasından düşüyor. Sadece aklımı dağıtmaya ve farklı bir şeylere odaklanmaya çalışırken, yine yatağıma girip tüm günü orada geçirmek istediğimi fark ediyorum.

Haneul küçük ve sevimli parmaklarını hafifçe benim elimin üstüne koyuyor. Ona bakıyorum, gözlerini açıp kapıyor ve hiçbir şey demeden duruyor. Gözlerimin dolmaya başladığını işte o an fark edebiliyorum.

"Küsmedim."
Sesim sonlara doğru kayıyor ve derin olmayan bir gölde boğulmak üzereymişim gibi çıkıyor. Boynum kaşınıyor ve çenemin titreyişini kontrol altına almaya çalışırken dizlerimi kendime doğru çekiyorum.

Pembe duvara yaslanırken sadece daha rahat nefes alabilmeyi istiyorum.
Babamın hiçbir şey demesine gerek bırakmayan sinirli bakışlarını aklımdan silmeye çalışıyorum. Yaz tatiline çok çok az kala içimdeki siyahlığın git gide büyüyor olmasından nefret ediyorum. Daha dün gibi gelen zamanda elimi tutup, bana sevgiyi en güzel tonlarında hissettirebilen Chanyeol ile, babamın bir erkekten hoşlandığımı annemin kibar anlatışıyla öğrenip, bana kendimden iğrenmeme sebep veren o kötü bakışlarıyla karşılaştığımdan beri görüşmüyorum.

Sadece anneme söylediğim zaman onun narin ellerinin saçlarımda gezindiği gibi babamın da aynı şekilde bu olayı karşılayacağına dair en ufak olan umut kırıntımın sönüşünü izlemek kalbimi kırıyor.

Gözlerimi açtığımda hala daha orada durduğunu görüyorum.

"Küsmedin mi?" Şaşırıyor.
Haneul Chanyeol ile görüşmüyor olmamın sebebinin ona küstüğüm olduğunu sanıyor. Babamın bana sinirlenmesinin nedeninin Chanyeol'un kötü biri olmasına rağmen onunla arkadaş oluşum sanıyor. Günlerdir ağlayış sebebimin babam olduğunu sanıyor. Oysa hiçbiri öyle değil. Chanyeol ile görüşemem çünkü berbat bir haldeyim. Babam sanki artık beni sevmiyor gibi saçma bir hisse kapıldığımı sanıyorum veya kendimi kandırıyorum. Olacak her şeyi bilmeme rağmen sergilediğim rahat tavırlardan eser kalmaması içimi sızlatıyor. Dişlerim birbirine sürtüyor. İçim ürperiyor. Dilimi ısırıyorum.

Evden dışarı adım dahi atmak istemiyorum. Tüm günü evde, bir şeylerle oyalanmaya çalışarak geçiriyorum. Derslerden falan geri kaldığımı sanmıyorum çünkü adı üstünde yaz tatiline çok çok az kaldı.

Devamsızlığımın sebebine bir kılıf uydurup okulumun rehberlik öğretmeniyle telefonda konuşan annemin sesi Haneul'un odasına geliyor.

Yapboz parçalarını kenara çekip karşımda duran Haneul'u yanıma alıyorum.

"Hayır," diyorum. Kesinlikle hayır.

Kafamı sallıyorum.
Kafasını sallıyor.

"Ona küsmedim," diyorum tekrar.
Ama bu seferki küsmeyişim Chanyeol için değil. Babam için. Hala daha merhamet içinde gülümseyebiliyorum. Haneul kollarını bana sarıyor. Ağlamıyorum ama can çekişiyorum.

lonely fishWhere stories live. Discover now