Bölüm 14. Aşeka

Start from the beginning
                                    

"Biliyor musun Defne, çok sert bir adam, konuşması, hareketleri, tavrı...Ama bugün oğluna öyle güzel gülüyordu ki...İyi bir baba yani."

"Şu meşhur Yiğit Arslan'dan bahsediyoruz sanırım."

Neden bilmiyordu ama Defne, arkadaşının bahsettiği bu adamın Elif'i etkilediğini görebiliyordu.

"Meşhur filan değil kızım! Sadece aklıma geldi."

"Sadece oğluna mı gülüyordu, ortak!"

İkisi de yaşananları en ince ayrıntısına kadar anlattıkları için, mevzuyu bilen Defne şaka yollu arkadaşına takılıyordu. Sinirlenince alt dudağını dişleyen arkadaşı, yine taramalı tüfek gibi konuşmaya başlamıştı.

"Bana neden gülsün kızım ya! Sinirlendirme beni. Oğluyla iyi anlaşınca o da ondan güldü işte. Bana davranışlarını anlattım sana, ne çabuk unuttun. Beni ilgilendirmiyor zaten. Ben işimi yaparım gerisi beni ilgilendirmez."

"Tamam tamam bir şey demedim. Ama anlattığın kadar da sert bir adam değil demek ki. Bir oğlu var ve onunla arası iyi diyorsun."

"Evet, ama o kadar."

"Peki, çocuğun annesine ne olmuş? Ayşegül sana bahsetti mi hiç."

"Hayır. Sormadım tabi ki. Banane. Ne olmuş olabilir ki. Aldatmıştır karısını ayrılmışlardır!"

"Allah aşkına Elif az önce adama iyi bir baba diyordun, şimdi yerin dibine gömdün.

"Çiçekleri sevmezmiş! Bir de saçlarıma laf ediyor. Sen kendine bak be adam!"

Defne arkadaşına gülerek bakarken, sessiz kalmıştı. Elif bazen kendi kendine konuşur ve Defne onu izlerken gülmekten kendini alıkoyamazdı.

Ne olursa olsun herkese karşı birbirlerini savunacaklarını biliyordu. Onların arasında ki bağ kıskanılacak derece de güçlüydü. Defne'nin sessizce gülüşünü fark eden Elif;

"Ya ne gülüyorsun! Haksız mıyım ben? Olanı konuşuyorum. Ayrıca benimle dalga geçme. Sen kendine bak küçük hanım. İlk görüşte aşk tezinin örneği olarak, gözlerinden kalpler fışkırarak bakıyorsun bana."

Aklına gelen adamla, gerçekten gözlerinin içinden kalpler çıkarcasına gülen kadın konuşmuştu.

"Elif hala inanamıyorum. O gece, karda dışarı çıkmasaydım, onu tanıyamayacaktım. Ve gerçek olamayacak kadar farklı bir şey var aramızda. Bir haftadır tanıdığım adamla birlikte uyudum. Belki kızıyorsun bana, ama onun yanında bana hiçbir şey olmazmış gibi hissediyorum."

Elleri ile yüzünü kapatan kadın o anları tekrar düşünüp heyecanlanıyordu. Aşk için seneler gerekmiyordu. Saniyeler içinde bütün benliğinizi ele geçirebiliyordu.

Birini gördüğünüzde, artık hayatınızda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağın hissettiğiniz o duyguydu aşk... Küçük ama etkili.

Sahi aşk üzerine yazılan sayısız kitap, anlatılan sayısız efsane, çekilen sayısız film ve çevreniz de gördüğünüz sayısız örneklere bakınca herkes gibi sizlerde birer cümle kurarsınız. Ama o kıvılcım yüreğinize düştüğünde kelimeler yetersiz kalır. Anlatmaya çalışırsınız. Kelebekler uçuyor derseniz. Belki uyuyamaz, zayıflar, çevreye gülücükler saçarsınız.

Belki de imkânsızdır. Acı çekersiniz. Ama öyle böyle değil. Yüreğinizi yerinden sökerler. Yutkunamazsınız. Yaşam fonksiyonunuz onun nefeslerine bağlanmıştır bir kere. Bir bakışı ile aldığınız ilaç sizi bir gün daha yaşatır. Ama bir uzak tavrı sizi komaya bile sokabilir.

SÖZ mü? SÖZ.(tamamlandı)Where stories live. Discover now