Farklı cezvelerde yaptığım kahveler ile sıra onunkine gelmişti . Kahve 'nin içerisine tuz , karabiber , pul biber gibi şeyler koymayı aklımdan geçirmedim . Sonuçta onu tanımıyordum . Tepkisi bilmediğim için aslında bana kızar diye korkuyordum .

Tepsiye yerleştirdiğim kahveleri de alarak misafir odasına doğru dikkatli adımlarla yürümeye başladım. Kapıdan içeriye doğru istikametimi çizmiştim . Önce babasına ,sonra annesine kahvelerini ikram ettim . Hemen çaprazda oturan yengem ve amcama da kahvelerini uzattıktan sonra tekli koltukta oturan Semih' e doğru ilerledim .

Dizlerimi kırarak elimdeki tepsiyi ona doğru uzattım. İnce uzun parmakları ile kahveyi alırken bende onu seyrediyordum . Onu izlediğimi fark etmiş olacak ki gözlerini bana döndü . Hemen toparlanarak tepsiyi kendime doğru çektim .

'' Afiyet olsun ''diyerek geri çekildim. Ve misafir odasının en aykırı olan tekli koltuğa oturdum . Gözlerim ona istemsiz olarak bakmayı sürdürüyordu . Kahvesinde bir yudum alarak boğazından akmasına izin verdi .

'' Rica etsem bana biraz tuz getirebilir misin ? ''bir anda ağzından çıkan kelimelere anlam verememiştim .

''Peki'' yüzünde gülümseme ile sorduğu soruya cevap vererek mutfağa doğru ilerledim .

Neden tuz isteme gereksimin de bulunmuştu ki ? Muhtemelen gerçekçi olmasına önem veriyordu . Elimdeki tuz ile tekrar odaya girdim . Ona doğru yöneldim . Elimdeki tuzu verirken parmak uçlarımız arasında oluşan elektrik ile içimi bir kelebek ordusu kaplamıştı .

'' Teşekkür ederim '' tuzu parmaklarımdan alarak kahvesine boşaltmaya başladı .

Odada ki tüm gözler onu şaşkınlıkla seyrediyordu . Kahveye tuzu bocalama işlemini bitirdikten sonra kahveyi dudaklarına götürerek içmeye başladı . Şaşkınlıkla ne yaptığını anlamaya çalışıyordum . Kahveyi dudaklarından çekerek bana doğru uzattı. Fincanı elinden alarak tepsiye koydum .

'' Ellerine sağlık . Çok güzel olmuş. '' diyerek sırıtmaya başladı . Acaba bir nevi sorunları mı vardı ?

Aradan kısa bir süre geçtikten sonra herkes kahvelerini bitirmişti . Sindiğim köşeden çıkarak tepsiye fincanları yerleştirmeye başladım. Elimdeki tepsiyle salonun çıkışına doğru ilerledim .

'' Bana lavaboyu gösterebilir misin ? ''arkadan duyduğum cümleyle yerimde duraksadım . Sesin kimden geldiğini kestirebiliyordum . Arkamı dönerek sorduğu soru üzerine tebessüm ile cevap verdim.

'' Tabi gösteririm. '' diyerek mutfağa doğru yürümeye başladım

Uzun koridorda yürür iken beni takip ettiğini hissediyordum . Ayak seslerimiz aramızda oluşan sessizliği bozuyordu. Mutfağa doğru girdiğimde tepsiyi masanın üzerine doğru bıraktım . Tepsiyi bırakmam ile birlikte arkadan belime sarılan eller ile irkildim. Ellerim ile belimi saran elleri çelimsiz bir şekilde ittirmeye çalıştım .

'' Şşşş ! Korkma . Ben buradayım . '' kulağıma çarpan nefesi daha fazla korkmama neden oldu .

'' Bırakır mısın ? '' güçlükle söylediğim cümle ile ellerini daha da sıkarak aramızdaki mesafe sıfıra indi . İlk defa birisine bu kadar yakın olmam beni hem korkutuyor hem de adlandıramadığım bir biçimde heyecanlanıyordu .

'' Bırakamam Meyra . Bırakırsam ışığım söner . Ben yalnız kalırım. ''dediği cümleye mantık veremiyordum .Ellerimle biraz daha ittirdiğimde burnunun boynumda hissetmiştim . Anlaşılan yaptığım baskı bir işi yaramıyordu .

''Lütfen . Bırak . Lütfen ''içine düştüğüm durumdan acilen kurtulmam gerekiyordu.

'' Portakalı fazla sevmem . Bundan sonra gül kokmaya ne dersin Işığım. ''dediği cümle ile kokumu daha da içine çekti. Gözlerimin yandığını hissediyordum . Kendimi bu kadar aciz hissetmemiştim . Bu kadar küçük düşürücü . Gözümden bir damla firar etmişti . Belimdeki ellerini gevşetmişti . Birden beni kendine doğru çevirdi. Baş parmağıyla gözyaşımı silmeye başladı . Ondan çok korkuyordum.

ESRAR- I AŞKWhere stories live. Discover now