7# Real Like Dream

3K 295 156
                                    

Beni sarmalayan uykunun üstümden yavaşça çekildiğini hissettim. Algılarım tamamen açıldığında ise gözlerimi açtım ve Luke'un gözlerinin içine bakarak aklıma gelen ilk şeyi söyledim: "Ne?"

Ellerini saçlarının arasına soktu ve bir süre hiçbir şey söylemedi. Bu süre içinde bunun bir rüya olup olmadığına emin olmak için kendimi çimdikledim. Sonuç: Rüya görmüyordum.

Benim rüya ve gerçek çatılmasıyla geçirdiğim dakikaların ardından, "beni duydun," dedi. "Birinden hoşlanıyorum ve bana yardım edebilecek tek kişi sensin."

Kaşlarımı çattım. İşler gittikçe tuhaflaşıyordu. Luke Hemmings birinden hoşlanıyordu, bunu bana söylüyordu ve bunların hepsi yeterince büyük bir şey değilmiş gibi bir de ona yardım edebilecek tek kişi olduğumu iddia ediyordu. Gözlerimi kıstım. "Rüya görmüyorum, değil mi?"

Luke güldü. "Bildiğim kadarıyla hayır, görmüyorsun."

Yattığım koltukta doğruldum ve oturur pozisyona geçtim. İçimden bir sürü şey söylemek geçiyordu. Bulunduğum durumla dalga geçmek ve kahkahalar patlatmak istiyordum. Ama nedense ifadesizce Luke'a bakmayı sürdürdüm. Neden bu şekilde tepki gösteriyordum, hiç bilmiyordum.

"Bir şey söylemeyecek misin?" dedi Luke. Endişeli görünüyordu. "Her zaman yaptığın gibi komik bir şeyler demek yok mu?"

"Ah, şey..." Bakışlarımı masanın üstündeki peçeteye indirdim. "Sanırım burnum akıyor."

Ben masanın üzerindeki peçeteye uzanırken benden önce davranıp peçeteyi aldı ve bana verdi. Peçeteyi elinden alıp burnumu sildikten sonra teşekkür ettim. Ardından aramızda korkunç bir sessizlik oluştu. Bu durumdan, aklımı kurcalayan soruyu sormamla sıyrıldık. "Rüya görmediğime emin miyiz?"

"Rue, rüya görmüyorsun." Beni dikkatle inceledi. "İyi misin? Garip davranıyorsun."

"Sanırım şok geçiriyorum. Daha önce hiçbir arkadaşım bana birinden hoşlandığını söylememişti de." Gözümün önüne izlediğim filmlerdeki yakın arkadaşlar ve onların aşk hayatları hakkında yaptıkları konuşmalar geldi. Ve sonra içinde bulunduğum dinginliğin sebebini anladım. Hep başıma gelmesini istediğim bir olayı yaşıyordum, bu yüzden başıma gelmesinin bana verdiği mutluluk, bana bunu yaşatan kişinin beklediğim gibi biri olmaması nedeniyle yaşadığım şok ile çarpışmış ve nötrlenmişti. Yine de içimde çok güzel bir his vardı. "Vay canına! Demek böyle hissettiriyormuş."

Gülmeye başladı. "Ne nasıl hissettiriyormuş?"

"Bir arkadaşının sana hoşlandığı kişiden bahsetmesi..." Sanki sihirli bir sözcük telaffuz ediyormuşum gibi, "güvenilir," dedim. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim.

"Gerçekten ilk kez mi biri sana böyle bir şey söylüyor?" Doğal olarak şaşırmıştı. Kafamı salladım. "Evet, ilk defa."

"Bunun sebebini anlamakta güçlük çekiyorum."

Gülümsedim. Sanırım biraz acılı bir gülümsemeydi. "Arkadaşlar konusunda şansım hiç yaver gitmemiştir."

Aramızda kısa bir bakışma geçtikten sonra konuyu değiştirmeye karar verdim. "Evet, artık kimden hoşlandığını anlatacak mısın?"

"Ah, evet." Yüz ifadesinden bu konuyu fazlasıyla ciddiye aldığı belli oluyordu. "Aslında seninle sinemaya gittiğimiz gün, beni seni evine bırakmaktan alıkoyan sebep oydu."

O gün, Pam ile karşılaştıktan sonra beni bıraktığı aklıma geldi ve şimdiye kadar hissettiğim bütün güzel şeyler yerini endişeye bıraktı. Pam korkunç bir seçenekti! Hoşlandığı kişi o olmamalıydı!

Don't blink you might miss // hemmingsWhere stories live. Discover now