4# Runaway and Get Caught

4.4K 381 351
                                    

Luke Hemmings'ten kaçıyordum. Hem de büyük bir hassasiyetle. Teneffüslerde, tuvalete gidene kadar yüzümü kitaplarla kapatıyor, tuvalete girdiğimde de teneffüs bitene kadar dışarı çıkmıyordum. Aslında kaçmam gereksiz olabilirdi. Luke sarhoş olduğu için düne dair hiçbir şeyi hatırlamıyor olabilirdi çünkü. Ama hatırlıyor da olabilirdi. Bu olasılığı gözden çıkaramazdım. Bakire olmama vereceği tepki beni korkutuyordu. Ben de tepkisinden olabildiğince kaçınmaya çalışıyordum. Şimdiye kadar okuldaki üç derse Luke ile hiç karşılaşmadan girmeyi başarmıştım. Geriye kalan vakitte de aynı performansı göstermeye çok kararlıydım.

Teneffüsün başladığını belirten zil çaldığında derin bir nefes aldım. Bu benim için hızlı ol ve kaç ziliydi. Çabucak çantamı omzuma taktım ve kitaplarımı göğsüme bastırıp ayaklandım. Hızlı adımlarla tuvalete doğru ilerlerken yüzümü kitaplarla kapatmayı da ihmal etmedim. Tuvalete az bir mesafe kalmıştı. Tam o sırada birinin bana seslendiğini duydum. Dönüp arkama baktım. Baktığım an da pişman oldum. Bana seslenen Luke'tu ve peşimden geliyordu. Hemen önüme döndüm. Adımlarımı daha da hızlandırıp tuvalete o beni yakalamadan varmayı hedefliyordum. Tabii onun uzun bacaklarıyla attığı bir adımın benim tek adımıma eşdeğer olduğuna emindim.

Ben tuvalete doğru son sürat yürümeye devam ederken bana seslendiğini duyabiliyordum. Hiçbirine tepki vermiyordum. Çok az kalmıştı. Kızlar tuvaletine girdiğim an ondan kurtulacaktım. Fakat işler düşündüğüm gibi gerçekleşmedi. Tuvalete birkaç adım kalmışken önüm Luke Hemmings tarafından kesildi. Ben de kendimi frenlemeyi başaramadım ve ona tosladım. Kesinlikle korkunç bir andı.

"Rue?" dedi. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Kendimi ondan uzaklaştırıp yüzüne baktım. "Rue mu? Hangi Rue? Ben olan Rue mu?"

Yüzünü buruşturdu. "Benimle dalga mı geçiyorsun?"

"Hayır. Sadece başka bir Rue'ya sesleniyorsundur diye düşünmüştüm."

"Sana sesleniyordum. Ama sen dönüp baktıktan sonra kaçmayı tercih ettin."

"Yok yok, bence sen kesin başka bir Rue'ya sesleniyordun. O yüzden ben gideyim." Yanından sıvışmaya çalıştım fakat beni omuzlarımdan yakalayıp buna engel oldu.

"Seslendiğim ve konuşmak istediğim tek Rue sensin, Rue."

Anlaşılan kaçış yoktu. Ben de kaderime razı olmayı en mantıklı seçenek olarak görüp kaçma çabama bir son vermeye karar verdim.

"Dün," diye başladı konuşmaya. "Yolda bana eşlik edip bana mukayyet olduğun için sana teşekkür etmek istedim."

Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Demek hatırlıyordu. "İnsanlar için sadece Rue Kazan, gerçekte de bir süper-kahraman olduğum için yapıyorum böyle şeyler işte. Teşekküre gerek yok, görevimiz."

Yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. "Cidden çok sevimlisin."

Gözlerimi büyüttüm. "Ha?"

Konuyu değiştirdi. "Süper-kahramanlar kimseye süper-kahraman olduğunu söylemez sanıyordum?"

"Kötü adamların beni tehdit edebileceği bir May halam veya bir Mary Jane'im olmadığından dolayı sanırım kimliğimi açığa çıkarmamam için de hiçbir sebep yok, sevgili Luke."

Kollarını göğsünde birleştirdi. "Sen cidden garip bir kızsın."

"Yo. Her kız gibiyim işte." Derin bir nefes aldım. "Şimdi izin verirsen, işemeye gideceğim."

"Tabii." Kıkırdadı. "Okul çıkışı İngilizce sınıfında görüşürüz, Rue."

Arkasını döndü ve bana bir şey söyleme fırsatı vermeden koridordan dönüp kayboldu. Ofladım. Ona bugün ders vermek istemiyordum. Mümkünse ona bir daha hiç ders vermek istemiyordum. Tamam, bir şey söylememesine bakılırsa ona bakire olduğumu söylediğimi hatırlamıyordu. Ama yine de onunla görüşmek istemiyordum. Beni strese sokuyordu.

Don't blink you might miss // hemmingsWhere stories live. Discover now