1.1

48.1K 1.1K 514
                                    

Heyyyo, İlk kitabımdan 'Merhabalar!' diyorum.

Arkadaşlar ilk bölümlerde acayip acemice yazmışım. Biraz sabredin. Birkaç bölümden sonra kendimi düzeltmeye başladım.

Sizleri sevireem....

Ezgi Durmaz - Barbara Palvin
Sıla Güngör - Lorena Rae
Mayıs Ekşi - Scarlett Leithold
Nisan Ekşi - Hanna Edwinson

- Düzenlendi -

Kahverengi tavana baktım uzunca bir süre, düşünmeye çalıştım. Belki düşünmemeye ancak o kadar doluydu ki beynim hareketlerimden bir haberdi.

"Ezgi hadi be kızım! Gel buraya. Ne var anlamadım ki o odada. Ezgi ben kime sesleniyorum! Bak getirtme beni oraya!" diye böğüren Mayıs ile yüzümü buruşturdum. Tabi beni kendi odamda biliyordu.

"Tamam geldim geldim. Hayvan gibi bağırmana gerek yoktu Mayıs!" diye ben de bağırdım. Ayağa kalkıp kapıya ilerledim yavaşça.

"Çok konuşuyorsun Ezgi! Hadi bak Nisan ve Sıla aradı bizi bekliyorlarmış sahilde."

"Tamam Mayıs. Bekle geliyorum. "

kapıyı kilitledim. Odama geçip anahtarı da küçük kasama koyup aşağıya indim.

Salonda kimsenin olmadığını fark etmemle mutfağa yöneldim. Mutfak girişinde durarak duvara yaslandım ve hayretle, ağzına iki poğaça sığdırabilmiş kardeşimi başka bir türdenmiş gibi incelemeye başladım.

Kim bilir, belki de öyleydi.

"Yavaş be Anıl. Kaçmıyor poğaçalar merak etme. Hem sen o koca poğaçaları nasıl tıktın ağzına?"

"Ha ha ha çok komiksin ab-"

"Öyleyimdir. " diyerek saçımı savurdum egoist yönümü bir adım öne alarak.

Anıl beni takmayaraktan acıklı bir sesle konuşmasına devam etti. "Her neyse. Birincisi sanane nasıl tıktığımdan. İkincisi evet kaçıyor, çünkü senin arkadaşın olacak Mayıs hanımefendi neredeyse bütün poğaçaları midesiyle buluşturdu." dedi sonunda dudağını sarkıtmayı ihmal etmeyerek.

Aslında Anıl, Mayısı severdi. Yani bizim dördümüzün içinde benden sonra - ya da benden önce de olabilir- en çok onu severdi. Çünkü ikisi de benzer kişiliklere sahip insandılar. İkisi de deli, dolu. İkisi de yemeği seven. İkiside mal...

"Mayıs demişken o nerede?" diye sordum etrafa bakarak. Anıl pişmiş kelle gibi sırıttı.

"Şu senin yakışıklı kardeşin, Mayıs olacak o kişiyi elinde terlik ile kovaladı." dedi gururlanması gereken bir şey yapmış gibi gururlanırken. Anlamazca gözlerimi belerttim, Anıl'a sinirli sinirli bakmaya başladım.

"Nerede şu an da Mayıs? N'aptın kıza Anıl? "

"Lan bir bağırma. Of sağır oldum galiba. Dışarıda Mayıs hanım."

"Off Anıl bir po-"

"Of değil Sürmeneeee. Zaaaaa! " diyip kapıdan koşarak çıktı. Bir süre ne yapacağımı bilemez hâlde, benden bir yaş küçük ancak beyin yaşı daha rakamlarda olan Anıl'ın arkasından bakakaldım.

Kendimi, Anıl'ın zor bir dönemden geçtiğine inandırmaya çalıştım. Biraz geçmişti ki kapının sertçe çalınmasıyla artık harekete geçmem gerektiğini fark ettim.

Atkımı ve montumu giyip hazır olduğuma kanât getirerek sokak kapısını açtım ve bir adet soğuktan donmaya yüz tutmuş, ısınmak adına yerinde zıplayan bir Mayıs buldum.

ERKEK LİSESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin