₪42₪Ayrılık

1.6K 84 31
                                    

Merhaba! İlk önce hepinizin 19 Mayıs Gençlik Spor Bayramınız kutlu olsun.

Multimedia bulunmaktadır. Müzikte var. Müzik ile birlikte okuyabilirsiniz.

Bölümü aramıza yeni katılan SmeyyeBudak 'a ithaf ediyorum.  Tekrardan aramıza hoşgeldin canım.

Lafı fazla uzatmayacağım gelecek bölümde görüşürüz, kendinize dikkat edin. Sizi seviyorum...

Ayaklarımı kendime çekerek koltuğun ucuna koyduğum da kollarımı etrafından dolayarak çenemi dizlerime yasladım ve karşımda ki camdan dışarıya baktım. Gökyüzü yavaş yavaş perdelerini çekerek bizi karanlığa bırakırken ağırlaşan göz kapaklarımı açık tutmaya çalıştım. 

Araba yollarda normal hız sınırlarında ilerlerken Zivon elini saçıma koyarak bir tutamı parmaklarının arasına aldı ve "Melek?" dedi. Başımı yavaşça ona çevirdiğimde tekrar dizlerime yasladım ve gözlerine öyle baktım. 

"İyi misin?" dedi bir yola birde bana bakarken. 

"Evet," dedim sadece. Devamını getiremedim ve göz kapaklarım beni dinlemeyerek koca bir ağırlıkla kapanırken geri açmakta zorlanıyordum. Zivon arabayı durduğunda açıkta ki yanağıma değen eliyle gülümsedim. 

"Melina?" Sesi endişeli çıkıyorken; "Hı?" dedim yavaş bir şekilde. 

"Aç gözlerini." Küçücük aralanan göz kapaklarımın arasından onu bulanık bir şekilde görüyordum. 

"Çok uykum var." 

"Uyuyamazsın, Melina," dediğinde göz kapaklarımın arasından tamamen bana döndüğünü seçebildim. Başımı dizlerimin üzerinden kaldırırken kollarımda dizlerimin etrafından çözüldü ve yere düştü. Göz kapaklarımı daha fazla açık tutamazken kapattım. Kendimi uykunun en güzel, en tatlı olduğu zamanda hissediyordum. Kulaklarımda ki uğultuların arasında silah sesini duydum. Sıkılan kurşunlarla çıkan sesleri uğultuların arasında duyabilmiştim. 

"Melina aç gözlerini!" dedi Zivon. 

"Melina aç gözlerini!" dedi annem. Rahatça açılan gözlerimle ağaçların arasından yavaş yavaş kararmak üzere olan gökyüzüne baktım. Yattığım yerde doğrulduğumda mavi gözlerim hızla etrafta gezindi. Ormanın ortasında yerde oturuyordum. Çıplak ayaklarım çamur olmuştu. Üzerimde siyah pantalonunum ve ince siyah atletim varken kollarım ve kıyafetlerimde çamurdu. Görünen saç uçlarımda aynı durumdayken yerden kalktım ve bir tur etrafımda dönerken kenarda bir ağacın arkasında annemi gördüm. Elinde bir silah tutmuş tetikte bekliyordu. Yanımda ki ağaca sıkılan kurşunla bende bir tane ağacın arkasına saklandım. Neler olduğunu anlamaya çalışırken annem bana döndü. 

"Eve koş!" diye tüm gücü ile bağırdığında etrafa baktım. Ağaçların arasından uzaktaki evimi görebilmiştim. Yağmur sonrası yerdeki çamurlara çıplak ayaklarımla daha çok basarken evime koştum. Annemi neden orada tek başına bıraktığımı bile bilmezken koştum. Yüzüme çarpacak olan kuru dalların altından eğilerek geçerken evimin sınırları içerisine girince durdum. Zivon'un aracı ve Marko'nun aracı kapanın önünde duruyordu. Onlardan yardım isteyebileceğimi düşünerek bir kez daha koştum ve eve girdim. Koridordan sola dönerek merdivenleri inmemle durmam bir oldu. Gözlerim korku ile aralanırken etrafta hareketsiz yatan bedenlere baktım. Zivon, Marko, Adamo, Theo, Alecra, Esta ve Asya. Hepsinin göğsünde birer kurşun sıkılmış ve oldukları yere yıkılmışlardı. Göğsüm sıkışarak nefesimi keserken ellerimde hissettiğim sıcaklıkla gözlerim göğüs hizasına kaldırdığım ellerime kaydı. Kırmızı sıvının ellerime bulaştığı ve havaya kaldırmamla bileklerime akan sıvıya baktım. Mavi gözlerim gördüğü şeye inanamazken beynim 'Kanlı eller,' diye haykırıyordu. Bi' yerde yatan cansız bedenlere baktım bir de ellerime. Bu onların kanıydı. 

₪Ölümün Elçisi₪(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin