Çok korktum...

479 39 34
                                    


Hayat bizi türlü sınavlara maruz bırakır, kimi yoksullukla kimi zenginlikle kimi hastalıkla kimi sağlıkla kimi ayrılıkla yani hayat boyunca sınava tabi tutuluruz. Şahin sınavını geçebilecek mi? Yoksa inadı yüzünden sevdiği insanı kayıp edecek mi? Sanırım Şahinin öfke ve korkuyla arabasını son hız kullanması her şeyi açıklıyordu. Geç kabullendiği duygularına öfkeliydi, sevdiği kızı koruyamadığına öfkeliydi, onu kaçıranlara öfkeliydi, gözlerindeki o korkutucu öfkeyi gören bir daha asla bu gözlere bakamazdı. Korkusu da bir o kadar büyüktü kalbini ilk kez heyecanla dolduran insani kaybetme korkusu, Şahin Bulut daha önce hiç bu kadar korkmamıştı hiç bu kadar endişelenmemişti bir kız için. Peki kurtarabilecek mi yetişebilecek mi sevdiğine? Ayağını gazdan çekmeyen Şahin bütün korku ve endişelerine rağmen inancını kaybetmiyor kendi kendini teselli ediyordu.



 Şahin: dayan Aslım dayan seni onların elinde bırakmayacam yeter ki dayan be güzelim. Söz her şey daha farklı olacak artık, artık herkes benim asıl gücümü görecek. Yeter ki dayan Aslım, duygularımı geç anladım ama seni erken kaybetmiycem!



Şahin büyük bir öfkeyle arabasını Burhanın evine sürerken, Aslı gözlerini karanlık bir odada yavaş yavaş açar ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kendine gelince olanları hatırladı, başta içini korku kapladı sonra korkuya dahi tek kırıntı bile kalmadı, Şahin ne yapar ne eder kurtarır beni dedi kendi kendine gerçi Aslı kendini kurtarabilecek bir potansiyele sahip biri. Etrafı incelemeye çalıştı ama karanlıkta pek bir şeyi göremedi,  sandalyeye elleri arkadan kelepçelenmiş bir şekilde oturuyordu ayaklarını da iple sandalyeye bağladılar. Boşa çaba olduğunu bilse de yinede kelepçeyi zorlamaya başladı acıyı umursamadan kurtulmaya çalışıyordu bir anda o karanlık odanın kapısı açıldı, içeri iki ayı gibi adam girdi açılan kapıdan gelen ışık Aslının gözlerine çarptığı için gözlerini kısarak gelenleri görmeye çalışıyordu. O iki  ayının arkasından 40-45 yaş arası gayet iyi görünmesine rağmen baston kullanan beyaz takımla biri girdi tam Aslının karşısında durdu.



Aslı: ne bakıyorsun be? Kimsiniz siz?

Aleksandır: sakin olun hanim efendi size böyle sinirli olmak yakişmiyor 

Aslı: sanada bizim anlı şanlı Türkçe'miz yakışmıyor aksağın mide bulandırıyor onu ne yapacağız 

Aleksandır: siz Türkler çoook agresifsiniz 

Aslı: siz Ruslarda çooook yavşaksınız 

Aleksandır:   Rus olduğumi nerden anladiniz küçük hanim

Aslı:  dedim ya aksağın mide bulandırıyor diye küçük beyin 

Aleksandır: cesaretinize hayran kaldim hanim efendi, kendimi tanitayim. Ben Aleksandır sizi bir süre evimde misafir edicim

Aslı: yanlışın var asıl misafir olan sensin benim Vatanımda Türkün yurdunda misafirsin ama uzun sürmez merak etme hadsiz misafire haddini bildirmesini iyi biliriz !

Aleksandır: görücez hanim efendi.



Aslının böyle dikleşmesi Aleksandırı oldukça sinirlendirdi, öfkeyle odayı terk etti tabi iki ayısı da onun peşinden çıktılar ve Aslı yine o karanlıkta tek başına kaldı. Aleksandır kendi odasına girdi masasına geçip tam önündeki dosyayı alıyordu ki telefonun çalmaya başladı sinirle telefonu açtı



Aleksandır: ne var

Burhan: hayırdır ne bu sinir

Aleksandır: ne istiyorsun Burhan

Gizli YaşamWhere stories live. Discover now