[1]

25.8K 1.4K 644
                                    


''Sana bir şey söylemiştim. Hatırlıyor musun, Jimin-ah?''

Kalbimin duracağını düşünüyordum. Ama parmak uçları yüzüme değdiğinde hala yaşadığımı anladım.

''B-Bana bir çok şey söylediniz, Bay Min.''

Hafifçe gülümsedi.

''Benimle oynamak mı istiyorsun, ufaklık?''

Ufaklık mı?

Başka zaman olsa bu söylediğine kızabilirdim ama bunca aradan sonra en son dün görüşmüşüz gibi davranması beni rahatlatmıştı.

''Eh, bilmem. Sizce istiyor muyum, Bay Min?''

Yaklaşıp burnunu burnuma sürttüğünde gıdıklanmıştım.

''Jimin-ah!''

''Jimin-ah mı?'' dedi Yoongi tek kaşını kaldırarak.

Dışarıdan gelen Iseul'ün sesiyle onu geriye ittirdim.

Hatırladığım kadarıyla Iseul'le araları iyi denecek derecedeydi. Ve Yoongi şu an hiç de öyleymiş gibi bakmıyordu bana.

''Benden başkasının sana öyle seslenmesini istemiyorum.''

Kıskanç Yoongi'yi seviyordum.

''Nasıl isterseniz, Bay Min. Şimdi izin verirseniz-''

''Vermezsem?''

''Yoongi-''

''Pekala, git bakalım.''

Sesindeki ima hoşuma gitmemişti. Ama dört sene sonra tekrar karşı karşıya gelmiştik -tabi bu tamamen benim aptallığım ve Yoongi'nin söz dinleyen biri(!) olmasından kaynaklanıyordu- ve Iseul bu anı bozmuştu.

Yoongi'nin huysuzluğunu görmezden gelerek dışarı çıktım.

''Jimin-ah! Bir saattir seni arıyorum. Neredeydin!''

''Benimleydi.''

Arkadan gelen Yoongi'yi görünce Iseul'ün yüz ifadesi ister istemez yumuşamıştı.

''Ah, Bay Min. Sizi burada görmek-''

''Her neyse. İzin verirsen-''

''Jimin'le konuşmam gereken-''

''Bir daha konuşmamı bölersen senin için iyi olmaz.''

Iseul teslim olmuş gibi ellerini havaya kaldırdı.

''Sadece Jimin'i merak etmiştim.''

İki küçük çocuğun arasında kalmış gibiydim. Kahkahamı tutmak için alt dudağımı dişlemek zorunda kalmıştım.

''Gördüğün gibi...''

Yaklaşıp elini belime dolayarak beni kendine çekti.

''Emin ellerde.''

Yoongi'nin bu hareketiyle Iseul'ün gözleri kocaman açılmıştı.

Eğer Yoongi burada olmadaydı ufak bir çığlık atacağından emindim. Kaç yaşında olursa olsun Iseul, Iseul'dü.

''P-Pekala, b-ben şey edeyim.''

''Şey et.''

Iseul hızlıca koridordaki odalardan birine girdiğinde Yoongi'nin mırıltısını duydum.

''Bir şey mi dediniz, Bay Min?''

Beni daha da kendine yakınlaştırıp dudaklarını boynuma değdirdi.

''Buraya gelirken fazla endişeliydim. Dört yıl geçti. Koskoca dört yıl. Beni unutma ihtimalin, başka birini sev-''

''Yoongi!''

Ani tepkimle şaşırmıştı.

Elini belimden çektikten sonra iki eliyle yüzümü avuçları içine aldı.

''Sadece, seni özledim Jimin-ah.''

























İlk bölüm olduğu için fazla heyecanlıyım, Clan'ın devamı olmasına rağmen. Üç dört kere yazıp sildim ve bu çıktı ortaya. Fazla kısa bir bölüm olduğunun farkındayım. Bunu giriş bölümü olarak düşünün lütfen.

Clan'daki tutarsız ilişkiler yüzünden hikayeyi pek sevmiyordum ama konu bakımından çok hoşuma gidiyordu. Tekrar devam ettiğim için mutluyum.
Umarım siz de severek okursunuz.

Leader - YoonminWhere stories live. Discover now