Kartal'ın Doğuşu -Özel Bölüm-

Start from the beginning
                                    

Mürekkep kokulu parmak uçları.

Her biri kirpiklerinden sallanan, düşüncesiz bir geçmiş.

O, acının gerçek yüzü.

Yıldırım mavisinde biriken bir dünya.

Cihan'ı çevreleyen bir Derya.

Kelimeleri kovalayan cümleler,

Cümleleri kışkırtan bir sevda.

O, acının gerçek yüzü.

Meleklerin ateşten kanatları...

Gözlerindeki cehennemin dumanı,

Parmaklarındaki cennetin huzuru.

İblislerin düşünceleri,

Masumluğun temiz kalbi.

Yıldırım mavisi gözün sahibine sarkıyor hepsi.

O, acının gerçek yüzü.

"Sen öyle birisin ki Kartal, gözlerinde cehennemin alevleri, parmak uçlarında cennetin serin suları akıyor. Sen öyle birisin ki, kanatların yaşam, gölgen ölümün kendisi. Ruhun arafın esintisi."

Kartal kaldırıyor başını gökyüzüne, ait olduğunu düşündüğü yere, özgürlüğünü kaybettiği sonsuzluğa. Bir göçmen kuşlar geçse önünde, onların kanatlarındaki tüylere esen rüzgarın şiddetini kıskanacak derecede yanıyordu göğüs kafesi, bedeni soğuktan titremesine rağmen.

Adımlarını soğuk kar birikintilerinin arasında, sert ve taşlı yolların üzerinde atarken çıplak ayağına batan kırıntıları umursamıyordu. Geleceğini kanatan geçmişini umursamıyordu o anda, oysa yarın çaresizlik ile kavruluyordu.

Adımları onu karlardan yoksul, kurumuş bir uçuruma çıkarttığında adımlarını durdurdu. Sanki hiç kar yağmamış gibi kuruydu topraklar.

Uçurumun köşesinde, uzun, siyah saçlı bir kız vardı. Esmer teni, giydiği kırmızı elbisenin yanında çıplak duran kolundan belli oluyordu. Yüzünü göremiyordu, gerekte yoktu. İsminin üzerini kazımaya çalıştığı her saniye tırnaklarını kırdığı bu Kartal, bu kızın yüzünü silmeye hiç uğraşma gereği dahi duymamıştı. İşte bu yüzden, artık hafızasında bulanık bir camın arkasında duruyordu kızın kimliği.

Yaklaştı kıza doğru. Adımlarının bir depremin habercisi olduğundan bir haber, rüzgarın dengesini savurmaya çalışmasını umursamadan ilerliyordu.

Kız, birkaç metre önünde, sanki boynuna bir katilin silahından çıkma kurşunlar dizilmiş ve bunun ağırlığı ile uçurumdan asılacak gibiydi. Bu düşünce adamı irktiğinde yumruklarını sıktı.

Kız kafasını çevirip omzunun üstünden bakacakken siyah saçlarına bir rüzgar esti ve kızın tek bir gözü gözükürken o anda buzlu bir duvar girdi aralarına ve her şey, silik geçmiş kadar kara bir siluetin içinde gömülü kaldı.

--

"Hayır, baştan al. Yine olmadı."

Lise yıllarının sonunda olan çocuk sinirle kemanı omzundan çekti ve kaşlarını çatarak karşındaki kadına baktı. Düz, siyah ve kısa, kalem bir etek giyinen kadının üzerindeki gömleğin birkaç düğmesi açıktı ve siyah, dalgalı saçları omuzlarına dökülüyordu. Kare, siyah gözlüklerin arkasında gözleri oldukça keskindi ve disiplinin harflerini sıraya koyan bir kuralcılığı vardı.

NEFHA -Düzenlemede-Where stories live. Discover now