4. Bölüm 'Şifre!'

Start from the beginning
                                    

 

Plaja geldiğimizde bir tane bile boş şezlong bulamamıştık. Koca plajda hiç boş şezlong yoktu. Denizde en az benim kadar şikayetçiydi. Homurdandı.

 

"Yaaav arkadaş goca plajda bi tane bile mi boş şezlong olmaz ya? Gitsinler kendi memleketlerinde denize girsinler, tamam gızları güzel biliyorum ama, yeter yani"

 

Ayağını sürte sürte yürümeye başladı. Plajdaki bütün kumu üstüme attırdı.

 

"Ya insan gibi yürü Deniz her yerim kum oldu"

 

Cevap bile vermedi. devam etti hatta daha da fazla yapmaya başladı. Sinirle ona doğru döndüm.

"Artık kes şu-"

 

Bunu dememle plajdaki bütün kumun ağzıma girmesi bir oldu. Gözümün içine bile girmişti .HAYVAN! Ben sinir krizi geçirirken o ise plajda Saba Tümer gibi kahkahalar atıyordu.

 

"HAHAHAHAHAH Irmak Sandman gibi olduun, tipe baaaak HAHAHAHAHAHA "

 

Dilimdeki kumları elimle  temizlemem rağmen yinede bir kaçını yutmuştum. Denizi orda bırakarak yürümeye devam ettim. Ben şezlong ararken tanımadığım iki kız bana el sallayıp yanlarındaki şezlongu işaret ettiler. Yanlarına doğru yürümeye başladım. İlk konuşan mavi gözlü kumral kızdı.

 

"Hi my name is Sarah, you can sit here"

 

Eliyle yandaki şezlongda bulunan havlu ve güneş gözlüğünü aldı. sırıtarak yerime oturdum ki birden her şey karardı.

 

Gerizekalının teki eliyle ki -bu gerizekalının kim olduğunu tahmin etmişssindir- gözlerimi eliyle kapattı.

 

"Bil bağallııım ben kimiiiim"

 

Elini gözlerimden çekmeye çalışıyordum.

 

"Of deniz sensin biliyorum, çek şu elini"

Sonunda ellerini çekti ve şezlongumun ucuna oturdu.

 

"Yandaki yavrular kim tanıyon mu gız?"

 

ay görüyor musun gelir gelmez başladı yine, kuduruk şey.

 

"Hııı tanıyorum Deniz, hatta dediler ki seni  bir abin varmış hafif mal ama yakışıklı çocuk bizi tanıştırsana dediler"

 

deniz nasıl heyecanlandı anlatamam. gözbebekleri irileşti.

 

"Mal demeleri biraz ayıp olmuş ama gız gızdır. harbi mii diyon şimdii"

 

Bu çocuk cidden gerizekalıydı hatta süper gerizekalıydı. hiç bozmadan devam ettim anlatmaya.

 

"Hıı hıııı denizle tanışmadan şurdan şuraya gitmeyiz dediler hatta"

Deniz sevinçle yerinden sıçradı.

 

"Oleeey beee biliyordum!! Türk erkeklerini özelliklede maçoları sevdiklerini biliyordum!! işte bu bee!"

cebinde telefonunu çıkarıp ön kamerasını açtı. saçlarını düzeltip ikide shoplu fotoğraf çekip kızların yanına gitti. En son onlara baktığımda kahkahalar atıyorlardı. Yaklaşık bir yarım saat sonra Deniz geldi.

 

"Sarah ve Erica ile oteldeki hamama gidiyoz. iki keseleyim şu gızlarıda temiz temiz dönsünler memleketlerine bi daha nerde bulacaklar? az kültürümüzü tanısınlar canıımm"

 

neş gözlüklerimi çıkartıp sırıtarak ona baktım.

 

"Yaa tabii zaten senin gibi keseciyi de hiçbir yerde bulamazlar"

 

 

pişmiş kelle gibi sırıttı. cebinde telefonunu çıkartıp bana verdi.

 

"Sen bunu al, şimdi hamamda yıkanırken ıslanır bozulur falan babam beni mahveder"

 

Jack Daniels kap taktığı telefonunu aldım. bu çocuk böyle kapları nerden buluyordu anlamıyorum . Telefonu tam plaj çantasına atıcakken mesaj geldi ve telefon titredi. Mesaj Ege'dendi. Ekranda mesajın bir kısmını görmem bile sinirlenmeme yetmişti.

 

"Yaa bilmiyorum ben ırmak bizimle gelme-"

 

Mesajı açmak için ekranı kaydırdım. ama mesaj yerine şifre kısmı açıldı. düşün ırmak düşün... deniz malının şifresi ne olabilirdi. okul numarası? YOK. tuttuğu takımın kuruluş tarihi YOK. Hayır yani kardeşimide tanıyorum öyle çok zor bir şifrede koyamaz çünkü kendisinin unutma ihtimali çok. yüksek. Birden aklıma Dünyanın en kolay ve en saçma şifresi aklıma geldi. 1,2,3,4 . yok canım bu da değildir derken birden şifreyi girdim ve mesaj bölümü açıldı. Ve bir milyonuncu kez daha denize neden gerizekalı dediğimi hatırlamış oldum.

B.A.LWhere stories live. Discover now