-19- Derin'in Sürprizi

10.4K 1.1K 223
                                    




Çanakkale'ye vardığımızda deniz kenarında olan oteli bulmamız çok zor olmadı. Küçük ama temiz ve hoş bir yerdi. Derin, Filiz ve benim için iki yataklı bir oda tutmuş, kendisi ayrı bir odayı tercih etmişti.

''İkiniz birlikte daha iyi hissedersiniz diye düşündüm.'' Dediğinde Filiz de ben de teşekkür ettik nezaketi için. Nihayetinde bizi buraya getiren ve masraflarımızı karşılamayı üstlenen kişi Derin'di, elbette Filiz'le aynı odada kalmak daha iyi olurdu. Vakit öğleden sonraydı, öğlen bir yelerde durup yemek yemiştik, o yüzden Derin, acıkana dek Çanakkale'de dolaşmayı önerince hemen kabul ettik. Valizlerimizi odamıza bırakıp, kendimize biraz çeki düzen verdikten sonra lobide buluşup çıkacaktık gezintiye. Hava gayet güzel olduğu için rahat mevsimlik bir şeyler yeterli olacaktı. Birer de ince hırka alıp indik lobiye. Derin bizden önce inmişti, telefonda konuşuyordu ama bizi görünce kapatıp gülümsedi.

''Hazır mıyız hanımlar?''

''Evet.'' Dedik bir ağızdan keyifle.

''Bugün merkezi gezelim biraz. Yarın şehitlik ve Truva antik kentine gideriz, uygun mu?'' Birbirimize baktık ve ben,

''Rehber sensin, sana uyarız.'' Dedim.

''O halde ilk durak Aynalı Çarşı.''

Arabayı park edecek uygun bir yer bulup dolaşmaya başladık. Aynalı Çarşı çok güzeldi. Çanakkale'ye has birkaç parça anı eşyası aldık. Biraz acıkır gibi olunca yöresel yemekler yapan küçük bir lokanta bulduk ve karnımızı doyurduk. Ardından sokaklarda rastgele dolaştık biraz. Derin bize çocukluk anılarını anlatıyor, annesinden ve babasından bahsediyordu. Bir iki kez müsaade isteyip telefonla konuşmak için uzaklaştığında biz de Filiz'le fırsattan istifade çektiğimiz fotoğraflardan seçtiklerimizi Instagram, WhatsApp ve bir iki uygulamaya daha yükledik. Aslında ikimizin de amacı aynı sayılırdı. Ben Koray'a, o Orkun'a misilleme yapıyorduk. Mutlu pozlar, pozitif mesajlar ve bol bol Çanakkale temalı fotoğrafla süsledik sosyal medya hesaplarımızı. Şimdi pusuya yatıp durumlara kimler bakacak diye bekleyecektik. Eh o sırada da gezip tozmaya devam edecektik tabii. Sonuçta yeni mutlu pozlara ihtiyacımız vardı. Yaşasın kötülük, diye bağırasım gelmiş olması normal mi?

Derin akşama doğru bizi dedesinin evine götürdü. Daha doğrusu dedesi ve ninesi vefat ettiği için evde artık kimse oturmuyordu ama Derin anahtarları yanında getirmişti. Küçük bahçe içindeki eski evi görünce kalbim yavaşladı sanki. Bakımsız bahçesine rağmen çok kendine has bir havası vardı. İki katlıydı ve oymalı ahşap korkulukları olan bir balkonu vardı üst katta.

''Burası çok güzel!''

''Değil mi? Ne zaman gelsem anılarım tazelenir.''

''Çok şanslıymışsın. Güzel bir çocukluk geçirmişsin.'' Derin bir şeyi kokluyor gibi gözlerini kapayıp birkaç saniye kaldı öylece.

''Evet öyleydim.'' Dedi sonra gülümseyip.

Biraz bahçesinde gezindik evin. Meyve ağaçları, yabani otlar ve açmaya başlamış çiçekler vardı.

''Hadi evi de görelim.'' Derin bize evi de gezdirdi. Yıpranmış olmasına rağmen çok iyi hissettirmişti evde gezinmek.

''Duvarlar konuşsa neler anlatır kim bilir? Ne hikayeler saklıdır bu odalarda?''

İçeride sohbet ederek biraz daha oyalandık. Artık akşam iyice çökmek üzereydi.

''Otele dönelim mi şekerler? Biraz soluklanıp, üstümüzü değiştirip bir eğlence mekanına gidelim.''

GERÇEK MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin