-14- Mazideki Fotoğraflar Ne Saklar

10.9K 1.2K 164
                                    



Sabah Koray beni okula bıraktı. Orkun da bizden az önce arabasını park etmiş, ilerliyordu okula doğru. Şeytan koş şunun kafasına arkadan bir şaplak geçir belki beyni yerine oturur, dedi ama kendimi frenledim. Bazen şeytanla iç kankamı karıştırdığım zamanlar olmuyor değil hani, sakata gelmeyelim belki beyni yerine oturmak yerine burnundan falan akar şaplağın etkisiyle al başına belayı. Kullanamadığı ya da yanlış kullandığı beyni zarar gördü diye suçlu ben olurum sonra. Ayy, gerginim ve saçmalıyorum sanırım.

Uyandığımdan beri normal davranmaya çalışıyorum Koray bir şeyi fark etmesin diye. Gece zaten bütün whatsApp mesajlarını da sildim tek tek adam görmeden. İnşallah o süprüntü gün içinde başka bir şey yazıp foyamı ortaya çıkarmaz. Korktuğumdan değil, sonuçta korkması gereken kişi ben değilim de hani sürprizim bozulmasın maksat. Ah ah bir akşam olsun bakalım bu iş nereye varacak göreceğiz. Ucu bana da batabilirdi tabii, canı en çok yanan ben de olabilirdim fakat yalanlarla yaşamaktan iyidir bu. Henüz Koray'ı dinlemediğim için ortada neler döndüğünü kesin kes bilmiyorum ama bu gece Koray'ın bana güzel bir açıklama yapması gerekecek zaten. Onu terk bile edecek olsam önce gerekirse gırtlağına yapışıp her şeyi öğrenip öyle terk edeceğim. Ay yine neler diyorum?

'Hemen terk etmek falan deme, önce bir bu çiyanların oyununu ortaya çıkar. Koray onun peşinde değil, o Koray'ın peşinde unuttun mu? Hatta o değil onlar!' İç kankam da şeytanı kıskanıp geldi işte. Ama bu ara gerçekten çok mantıklı analizler yapıyor kendisini tebrik etmeliyim. Olgunlaşıyor mu ne bu iç sesim benim?

'Keşke sen de benim kadar hızlı olgunlaşsan, hıh!' Bak bak trip de atıyor. Sen kimin sayesinde olgunlaşıyorsun acaba? Seni kim besliyor içinde? Tabii ki ben! Otur kalk da bana duacı ol.

'Hıh!'

''Orkun'la muhatap olma Lal, ona kızgınsın biliyorum ama belki de görmezden gelip onu yok sayman daha iyi olabilir.'' Koray da, Orkun'a attığım ölümcül bakışları fark etmişti sanırım. Buna söz verebilir miydim bilmiyordum.

''Ama ya damarıma basarsa? Beni kışkırtırsa?'' dedim açık kapı ararcasına. Koray kısa bir an baktı yüzüme. O mavişlerini severim senin, n'olur akşam aramızı açacak bir şey olmasın. Yani n'olur o kadınları sevindirecek bir şey yapmış olmayasın.

''Niye damarına bassın ki durduk yere. Belki uzak bile duracaktır başının etini yeme diye. Bence akışına bırak, eşeklik etti ve bunun sorumluluğunu kendisi almalı, kendisi fark etmeli insanları hiç yere üzdüğünü.''

''Onda o zeka var mı sence? Ya da o kalp?'' dedim yan yan bakıp.

''Aptal olmadığı kesin de zekasını ne için kullandığı tartışılır.'' Tamam bu cevap çok mantıklı, kabul etmek zorundayım.

''Tamam ondan uzak duracağım ve orada yokmuş gibi davranacağım. O kaşınırsa da eczaneye gidip uyuz ilacı almasını tavsiye edip, uyuz vakasında ne yapılırsa onu yapıp yine uzak duracağım. Bu kolay olmayacak ama başarabilirim.''

Koray uzanıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Ona gülümsedim ve birbirimize iyi dileklerde bulunduktan sonra indim arabadan. Hal ve hareketlerinde hiçbir değişiklik veya şüphe uyandıracak bir şey yoktu. Bildiğim Koray gibiydi işte. Ama ben yine de akşamı iple çekecektim. Bu oyunu oynadığıma ya ben pişman olacaktım ya da o iki kadrolu çiyan. Dualarım tabii ki pişman olan tarafın onlar olması yönündeydi.

Sınıfa girince karar verdiğim gibi umursamaz bir tavır takındım. Yerime geçtim ve Orkun yokmuş gibi davrandım. O kesin yakasına yapışmamı ve bir güzel paylamamı bekliyordu onu ama yapmadım, yapmayacaktım da. Ona azarlamak için bile ilgi göstermeye gerek yoktu gerçekten de. Hak etmiyordu ne benim ne de Filiz'in ilgisini. Şımarık züppe! Her şeyi elde edene kadar peşinde koşup, elde edince hevesi kaçan şımarık bir züppe hem de!

GERÇEK MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin