Prolog

36.8K 1.1K 82
                                    

Merhaba arkadaşlar, sonunda ikinci hikayeye başlıyoruz. İlk 23 bölümü eski versiyonlarıyla seri bir şekilde yayınlayacağım, takipte kalın. Seviliyorsunuz.

Sorular için: ask.fm/skywalkerlover


Prolog

Kana bulanmış kaldırımlar ve karanlığın içinde yankılanan sonsuz sessizlik...

Bir kaza yerini gördüğünüzde anlardınız. Havanın taşıdığı yıkım kokusu ve ortamdaki ölümcül sessizlik ele verirdi her şeyi.

Kediler ağaçların ardına saklanırdı, uçabilmenin getirdiği özgürlükle kuşlar kanatlarını çırparak daha sıcak ve sevgi dolu bir yerlere ulaşabilme umuduyla uzaklaşırdı gökyüzünde. Enkaza saygı her bir köşesini kaplardı sokağın. Darmadağın insanlar bulunurdu etrafta. Cevapların hepsi de onlarda gizli olurdu. Eğer bilinçsiz bir şekilde gürültü yapıyorlarsa tutunacak bir umut var demekti.

Eğer susuyorlarsa...

Eğer kadınlar hıçkırıklarını bastırarak ağlıyorsa ve adamlar sadece onların elini tutmakla yetiniyorsa... Umut yoktu. Kaza geri dönülemez bir şekilde iz bırakacaktı o sokakta, insanlarda, dünyada.

Bir yıldız kayardı o zaman gökyüzünden, belirsizliğin karaltısıyla dolu bir yola adım atarak. O yıldıza ne olurdu pekala? Onun elinden tutacak biri yoksa eğer... Ne yapardı?

Senin umrunda olmazdı. Sen dershanene gidiyorsundur o yoldan geçerken, okuluna, anneni ziyarete, sevgiline, bir yere işte.

Kulağındaki tek şey dinlediğin müziğin tek düzelikten kurtulamayan melodisidir, belki düşük bir olasılıkla şarkı bitip diğeri başlamadan önce siren seslerini duyarsın.

Sadece, sirenin sağlık ekibine mi yoksa polislere mi ait olduğunu düşünmekle de yetinebilirsin. Eğer biraz daha duyarlıysan kulaklığını çekiştirip o ölüm sessizliğini işitmeye çalışırsın bir ihtimal.

Sesler gittikçe yaklaşırken insan canının faniliği gözyaşlarına dönüşür ve siren acı acı hıçkırmaya başlar.

Kazanın ardında kalan bir enkazdır. Bazen basit bir hatadır bu yıkıma sebep olan, inanamazsın. Haberlerde duyduğunda kaşlarını çatarak kanalı değiştirirsin ve hatta keyfini kaçırdığı için sinirlenirsin, yine de kendi sevdiğinin başına gelmedi diye şükredersin gizliden gizliye.

İşte bu kadar bencildir her insan. Birini kaybettiğinde bile, ona ne olacak demezsin.

'Sensiz ne yapacağım?'

'Beni nasıl bırakıp gidersin?'

'Sensiz nasıl yaşarım?'

Çoğu zaman söylediklerin bunlar olur.

Benim durumum içinse işler daha farklı, bir enkaz konuşamaz çünkü, temelleri zayıf olan kendisiyken bir başkasını suçlayamaz.

Güçlü insanların yapması gereken şey ayakta durmaya devam etmek, acı güçlendirir onları derler. Ama karanlığın içindeki sonsuz soru işaretinin yaptığı tek şey yıkılacak bir dayanağı kaldıysa eğer o enkazı parçalamaya devam etmek olur. Ucunda bilinmezlik varsa acının sonu olmuyor çünkü.

En kötüsü belirsizlik, o son kolonu kimse yıkamıyor ve sen yine de ayakta kalamıyorsun. Elinde bir sebep olmadan olayları şekillendirmek çok güç çünkü.

Onu anlamıyorum.

Sarılıp gitmenden korktum demişken her şey yolundaymış gibi yanımda durmasını bir mantık kılıfına sığdıramıyorum.

Kayıp Sayfalar | İz Serisi #2Where stories live. Discover now