Bölüm 23: Yeni Ev,

En başından başla
                                    

"Gerçekten dilsiz kalmak istiyorsan o dudaklarını yeniden arala. Bunu tercih etmesemde seve seve yapabileceğimden şüphen olmasın. "

Huysuz bir şekilde merdivenleri tırmanmaya başladığımızda Uluç acele ettiği için iki kez tökezledim. Uluç her tökezlememde homurdandı ama ben ona ölümcül bakışlar atarken sessiz kalmayı tercih etti. Onun yüzünden tökezliyordum ve o bana homurdanıyordu!

Bu beni daha da çok gererken ve Uluç beni ittirmekte ısrar ederken yeniden tökezledim. Ellerim merdivene dayalı bir şekilde Uluç'un önünde yere oturuvermiştim ve  bu sefer gerçekten Uluç'un suçuydu. Beni sürekli ileri doğru itmesi yüzünden düşmüştüm ve bunu o da biliyordu. Önüme dökülen saçları hışımla geri ittim ve işaret parmağımı ona doğru savurdum. Ağzımı bana ne yapacağını umursamadan açtım ama Uluç daha ben dudaklarımı aralar aralamaz elini dudaklarımın üzerine kapattı. Burnu neredeyse burnuma değecekti. O kadar yakınlaşmıştı.

"Tama, bu sefer suç bende ama dilin konusunda hâlâ aynı fikirdeyim. "Dudaklarımı elinin altından kurtarmak için kafamı salladım.

Konuşamadığım için elimle ileriye doğru onun geçmesi için işaret ettim. Uluç gülmemeye çalışarak yola devam ettiğinde bende onu arkadan izledim. Sonunda bir kapının önünde durduğumuzda Uluç bana son bir kez dönüp işaret parmağını dudaklarının üzerine dayadı. Göz devirmemek için zor duruyordum. Sonunda dönüp kapıyı çaldığında elini omzuma atıp hiç beklemediği bir anda beni yakınına çekti. Boyum uzun olduğundan kafam çenesinin hemen yanındaydı ve Uluç'un kokusunu çok rahat alabiliyordum.

Kapı iri cüsseli ve yüzü oldukça korkutucu bir adam tarafından açıldığında onu birden görmenin şoku beni bir adım gerilemeye itti ama Uluç bunu başından hissedip beni kendine daha çok bastırarak tepkisiz kalmamı sağladı. Bunun için ona minnettar olmak ve beni buraya, bu işlere sokanın o olduğunu bilmek ve buna bağlı olarak ona minnettar olmamak arasında gidip geldim.

Yaşadığım düşünce ve duygu karmaşası içinde cebelleşmeye devam ederken Uluç o adamın yanından geçerek bizi içeriye sokmuştu.

Yoğun bir sigara dumanı yüzümüze vurduğunda yeni bir kapının eşiğinden girdik ve gördüğüm manzara üzerine ağzım açık kaldı. Spot lambaların binbir çeşidi ile döşenmiş bu oda kumar masaları ile doluydu. Her masa, başında bulunan onlarca kişiyle büyük bir heyecanla oyun oynuyordu ve müzik bazıları için müzik olmaktan çıkmıştı. Birbirinden ayrılamayan çifti gördüğümde kafamı onlardan hemen çevirdim. Uluç ise onlara hiç bakmamıştı bile. Uluç beni omzunun altından çıkardığında hiç beklemediğim bir anda elini avcumun içine kaydırdı. Ne çaldığını bilmiyordum ama yer titriyordu ve Uluç'un elimin içine kayan eli o titreşimli ritim gibi hissetmemi sağlıyordu. Heyecanlandığı zaman elleri titreyenlerden değildim ama Uluç'un soğuk elinin içindeki elim alev almıştı ve terlemişti.

Uluç bir masaya doğru elindeki elimle ilerlemeye başladı. Bu sırada avuç içime bir şey dolduğunda bakışlarımı elime indirdim. Avuç içime bir şey koyuyurdu. Bana dönüp doğrudan gözlerimin içine baktı. Avuç içime koyduğu şeyi tam seçememiştim ama sonunda elini çektiğinde ve ben çaktırmamaya çalışarak elime baktığımda bunun arabanın anahtarı olduğunu gördüm. İçime dolan huzursuzluk dakikalar öncesindeki düşüncelerimi şimdi destekliyordu. O araba bize lazımdı. Anahtarı çaktırmadan belime sıkıştırdım. Zaten kimsenin bize baktığı yoktu.

Sonunda Uluç bir masaya oturduğunda karşısında bulunan üç adam ve üç kızla tek tek göz göze geldim.

Uluç hiç konuşmadan oyunu açtığında ve beni yanına çektiğinde enginde duran tabureye ne olduğumu anlamadan oturdum.

SAHİPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin