*

"Bundan sonra gece yatmadan önce dolapta bulunan sütü dışarı çıkarmanı istiyorum. " Uluç sabah beni erkenden uyandırıp kahvaltı hazırlatmıştı ve şimdide karşımda oturup benimle doğrudan konuşuyordu. Ben gece yaşanan olayı hatırlamak istemesemde Uluç bir şekilde hatırlatmıştı.

Sütün dışarda bozulacak olmasının farkında olup olmadığını anlamaya çalıştım ama her zaman olduğu gibi pek başarılı olamamıştım.

"Süt dışarda bozulur. Biliyorsun değil mi ?" Uluç omuz silkti.

"Akşam odaya girmeden önce sütü dışarı çıkar." Ona az önceki söylediğim şeyi tekrarlamak istedim ama hemen sonra bundan vazgeçtim. Kendi bilirdi.
Ben mutfaktan dışarı çıkacakken Uluç yeniden konuştu.

"Seninle konuşmak istiyorum. Buraya gel. " Önce konuşmak kelimesinin anlamını daha sonra Uluç'un bunu hangi anlamda kullanmış olabileceğini kafamda tarttım. Sonuçta her kelime Uluç'un ağzından çıkmadan önce yeni bir anlam almış oluyordu. Yönümü tekrar ondan tarafa çevirdiğimde eline aldığı çayı ile gözleri hafif kısık bir şekilde bana bakıyordu. Öylece durmaya devam ettim.

"Bugün okula gideceksin." Kelimeler önce kulağıma tutundu. Sonra her harf alfabedeki yerlerini alarak sıraya girdi ve ağır ağır zihin odacıklarıma doldu. Zaman üzerine örtüldü ve Uluç soğuk bir kış rüzgarı gibi üzerime doğru yeniden konuştu.

"Yalnızca notlarını alıp geri döneceksin. O sarışın arkadaşın ve kendini bir halt sanan esmer çocuğa görünmeyeceksin. Bilmiyorum söylememe gerek var mı ama eğer onlardan biri ile olup arkamdan iş çevirirsen..." Mırıltı eşliğinde sustu ve bir süre yalnızca gözlerime baktı. Sonunda aklına gelen fikir kafasına yatmış olacak ki devam etti.

"O çok sevdiğin sarışını boş bir odada çırılçıplak tepesinde altı erkek ile birlikte bulursun. Esmer için bir şey bulamadım ama olurda bunu yaparsan sanırım ona yapacağım şeyi birlikte düşüneceğiz. " Melisa'nın o halde olabileceği ihtimali midemden başlayıp gözlerime doğru alevlenirken yapmak istediğim tek şey, Uluç'un boğazına ekmek bıçağını dayamaktı. Eğer ufacık bile olsa böyle bir ihtimal olsaydı içimde ilk canına kıydığım kişi, şu anda, burada, karşımda oturan Uluç olurdu.

"Peki ya diğerlerinden biri ile konuşursam. Demek istediğim notu bir insandan isteyeceğim ya,  onun akıbeti için soruyorum yüce Uluç. " Uluç önce gözlerime daha sonra dudaklarıma  baktı.

"Yeniden söyle. " Kaşlarım ister istemez çatıldı.

"Neyi ?" Uluç ayağa kalkıp tam önümde durdu. Gözlerim boy farkından dolayı doğrudan çenesine bakıyordu.

"Bana yeniden hitap et. "Gözlerim az ötede bulunan dudakları yüzünden tedirgin olarak kıpırdadı. Uluç'a buradan öyle hitap etmek istemiyordum. Bu kadar yakın olmak zorunda değildi. Ben orada öylece durmaya devam ederken Uluç'ta pek farklı bir şey yapmıyordu.

"Söyle." Dedi yeniden. Dudaklarımı aralayıp ona istediğini vermek istedim ama tam o sırada araladığım dudaklarımın arasından içeriye doğru alışık olmadığım bir his doldu. İçime dolan bu his önce kalbime gidip orada delice, korkarak atan kalbimi durdurdu. Kalbimin durması üzerine beynim bedenimin üzerinde tam bağımsızlık ilan etti ve dudaklarım yeni hissin egemenliği ile dile geldi.

"Hayır. " Uluç önce derince bir nefes aldı. Bu hareketi göğsünün bana doğru kalkıp inmesine sebep oldu. Sonra dudakları benimle aynı hizaya gelirken, soğuk nefesini yüzüme doğru üfleyerek konuştu.

"Vazgeçtim. Gitmiyorsun." O an hiçbir şey hissetmedim. Ne bir öfke, ne de ona benzer bir duygu. Tek düşündüğüm şey bu adamın elinden bir an önce kurtulmaktı.

Bunun üzerine aklıma ilk kaçma girişimimde başarısız olmama sebep olan kadının söyledikleri geldi. Ne söylemişti ? En fazla bir ay bir bakıcı aynı sahibinde kalabilir. Bunun üzerine keyifle sırıttım. Bir ay okula gitmesem sorun olmazdı çünkü devamsızlık hakkımı nerdeyse hiç kullanmamıştım ve yakın bir zamanda vizem yoktu. Uluç yüzümdeki aptal sırıtmaya anlam vermezken ona doğru konuştum.

"Canın ne istiyorsa onu yap." Bir süre yalnızca bekledi. Ama sonra bugünün kendi günü olmadığına karar vermiş olsa gerek sessizce, bana çarpmamaya özen göstererek mutfaktan çıktı. Bense büyük bir keyifle onun sandalyesine oturarak hazırladığım kahvaltının keyfini çıkardım. Çünkü henüz hiçbir şeyin farkında değildim.

Bu bölümü neden bu kadar erken paylaştım diye sorarsanız bu bir okuyucumun sabırsızlığını dile getirmesiyle oldu. Bende dedim ki kırmayayım ve saat tam 00.00 da yeni bölüm atayım ama daha erken paylaşıyorum görüldüğü üzere.

Bunun dışında bir kaç soru bırakayım. Soruları cevaplamanız benim için gerçekten önemli.

Sizce Anka çok mu uysal ? Siz olsanız ne yapardınız ?

Sizce Uluç ne derece kötü ?

Zihninizde Anka ve Uluç için belirlediğiniz bir model var mı ?

Bunun dışında sizce bir facebook grubu açalım mı ? Yoksa biraz daha bekleyelim mi ?

Ve Jokerli soru asdfg. Duydum ki wattpadde okuyucuya isim verme varmış. Ne dersiniz size bir isim verelim mi ? Bu ismin ne olmasını istersiniz ?

SAHİPSİZDonde viven las historias. Descúbrelo ahora