Pepper. Hayatına değer katan, yıllardır en çekilmez hallerinde bile yanında olan sevdiği kadın. Hem kendini hem şirketini sonsuz bir güvenle emanet ettiği kişi. Bir anda kısa süreli dalgınlığından Pepper'ın öpücüğü ile çıktı. "Ahh bayılıyorum bu kadına!" dedi içinden dudakları bir süreliğine meşgul olduğu için.

"Ben hemen sıvışırsın diye düşünüyordum ama bu sefer beni oldukça şaşırttın."

Anlamazmış gibi baktı Tony, hakikaten planladığı şey ortaya çıkınca.

"Sunumun sonuna kadar dinlemekle kalmamış, kokteyle katılmış, yetkililerle de sohbet etmişsin."

"Ne diyeyim... sunum oldukça... ufuk açıcıydı." Bir bilseydi ufkunun nerelere kadar açıldığını.

Pepper inanmaz bakışlarını Tony'nin üzerine dikerken, Tony elindeki topu sektirmeyi bırakmadan ekledi. "İstihbaratı Happy'den alıyorsan iyi yolda değilsin Pepper." diyerek inandırıcılığını arttırmayı umdu. Pepper Tony'nin dudaklarına tekrar kısa bir öpücük kondurduktan sonra, adamın arkasına geçip ufak hareketlerle omuzlarını okşamaya başladı.

"O seni çok iyi tanıyor Tony. Tek arkadaşın sayılır."

Kafasıyla Pepper'ı dinlermiş gibi yapıp topuyla oynamaya devam ediyordu. "Bir de Rhodey var". Pepper bozuntuya vermeden konuya yavaş yavaş giriş yapıyordu işte.

"Evet Rhodey de var ama bana bugün sunum sonrası alışılmadık bir sessizliğine büründüğünü söyleyen Happy idi."

"Aferin Happy" dedi içinden.

"Ayrıca Smithsonian'da onu postalayıp arabayla ortadan kaybolduğunu söyleyen de..."

"Dur tahmin edeyim Happy'di." Anlaşılan Happy kendisine yaptığı "İki memeli olan herkesi hatırlarsın sen Tony, sence de bu kadın İsviçre'deki ateşli hatuna benzemiyor mu?" yorumunu Pepperla paylaşmamayı uygun görmüştü.

"Arabayla dolaşmak ve ortadan kaybolmak. Haklısın hiç böyle şeyler yapmam, oldukça sıra dışı."

Pepper Tony'nin alışılagelmiş umursamaz tavırlarının bir kaçış olduğunu bilecek kadar iyi tanıyordu adamı. Belki kendisinden bile iyi tanıyordu onu. Gülümsemesini yememişti.

"Neler oluyor Tony, bana anlatmadığın ne var?" diye anlayışla yüzüne baktı.Omuzları ile uğraşmayı bırakıp onun gözlerinin içine bakabilmek için Tony'nin önüne geçti. Tony sabahtan beri adeta stres topu yaptığı yeşil topu umursamazca arkasına fırlattı. Bunu Pepper'dan gizleyemezdi. Kendi üslubuyla konuya giriş yapmaya karar verdi.

"Bugünkü projenin sorumlusuyla 17 yıl önce İsviçre'de yattığımı fark ettim."

Pepper "Yine mi" bakışıyla gözlerini devirdi. İlk defa karşılaşıyor değildi ya Tony'nin yattığı bir kadınla? Tamam, belki şu an ikisi ciddi bir ilişki içindeydi ama yıllarca yanında çalıştığı adamın eski yaşantısını da biliyordu. Mankenler, film yıldızları, kapak güzellerinden gazetecilere kadar oluşan çapkınlık dosyası halının altına süpürülemeyecek kadar kabarıktı. Yine de İsviçre lafını duyunca son seferi hatırlayıp ürpermeden edemedi. Belki de İsviçre'yi temelli olarak Tony'nin seyahat listesinden çıkarmalıydı.

"Bu da geçen ki botanikçi gibi manyak mı? Söylesene İsviçre'de keşiflerine ortak olmadığın bilim kadını kaldı mı acaba?"

"Kadın beni hatırlamadı." diye devam etti Tony, Pepper ın iğnelemesine karşılık vermeden.

Pepper "Aman Tanrım Tony Stark'ı nasıl unutabilir!"diye sahte bir şaşkınlık numarası yaptı. Demek mesele buydu. Pepper hala o yatağa kendisi, Tony ve egosu nasıl sığıyorlar çözememişti. Yine sıradan bir gün, bildiğimiz Tony diye ayağa kalktığında, Tony'nin hiç tavrını bozmadan söylediği son cümlesi ile olduğu yerde kalakaldı.

DREAMCATCHER II MARVEL [TONY STARK]Where stories live. Discover now