[I]

265 38 15
                                    

Nergis hanımı ardımızda bırakalı, mezarlıktan çocuklarla geleli bir hafta geçti. Bir hafta içerisinde yetimhanede oldukça değişme oldu. Cihan yetimhaneye, Cılız için dayanır oldu. Cılız ise konuştuğu için birçok muameleye maruz kaldı. Bazıları konuştuğu için oldukça şaşırdı, hatta şaşkınlıktan anlık dilleri tutulur oldu. Adının Erva olduğunu öğrendiklerinden beridir, başka isimde takmaz oldular. Bazı zamanlar Erva'ya kötü şeyler söyleyip, kavga çıkarmaya çalışanlar oldu. Hepsinin sonu müdirenin odasında, birbirlerinden özür dileyerek bitti. Sonunda hep Cihan onları döver oldu ama söz dinlememezlik etmeyip, özür diledi yine.

Şimdi ise sakindi buralar. Her zamanki gibi  aynı davranış içerisindeydiler. Ben ise yine birkaç belge ile uğraşır halde idim. Arada çocukların hepsine bakar, oynar ve geri yerime gelirdim.

Son belgeleri de hallettikten sonra çalan telefona dönüyorum. Kendi telefonum yerine, odamdaki telefonum çalıyordu. Beyaz telefonu alarak kulaklarıma götürüyorum, müdirenin "Gül," sesi kulaklarıma doluyor. Muhtemelen bir eyler oluyordu ve beni yanına çağıracaktı ya da fazla önemli bir şey olmadığı için burada söyleyecekti.

"Buyurun müdire hanım?"  dedikten sonra konuşmasını bekliyordum. Birkaç saniye sonra istediğim cevap gelmişti. "Gül, odama biraz gelebilir misin? Seninle bir konu hakkında görüşmem gerekiyor," dediğinde konunun ciddiyetini kavrayarak doğruldum. "Tamam efendim, geliyorum şimdi."  Telefonu kapatarak odadan çıkıyorum ve koridorun sonundaki, siyah kapılı odaya ilerliyordum. Odasına geldiğim vakit, derin bir nefes alıyorum ve kapıyı tıklattıktan sonra içeri giriyorum.

Umarım bir çocuk daha mahvolmuş olmazdı, umarım...

"Gelebilir miyim?" diyerek kapıdan kafamı uzattım. Siyah okuma gözlüklerini çıkartarak, baktı bana. "Evet Gül, bende seni bekliyordum." Kapıyı arkamdan kapatıp koltuklardan birine oturuyorum.

"Beni neden çağırdınız? Bir çocuk daha mı geliyor yoksa?" diyerek endişeli bakıyorum. Çocuklarla bir derdim yok aslında, sadece buraya gelen çocuklar iyi bir durumda gelmiyordu. Gözlerini dikerek baktı bana. "Öyle bir şey değil, çocuklar için güzel bir şey." Güzel bir şey ise, bunu duymanı hemen istiyordum. Onlar için güzel şeyler olması oldukça mutluluk vericiydi.

"Nedir o?" diyerek heyecanımı dizginlemeye çalışıyordum ama birazdan söyleyeceklerini merak ediyordum.

"Bugün bir şirket ile görüşme yaptım. Daha doğrusu kendileri bizzat geldi buraya, yani sahibi. Yetimhaneye bağış yapmak istediler," Bu oldukça güzel bir şeydi. 

Dudaklarımı birbirine bastırıp, konuştum. "E, siz ne dediniz?" Muhtemelen kabul etmesi lazımdı. Gözlüklerini masaya bırakıp, biraz daha bana yaklaştı. "Onlara bağışı farklı şekilde yapmalarını söyledim," kaşlarımı kaldırdım. "Nasıl yani?"

"Çocuklar bu sene hiç iyi bir etkinlik yapmadı. Bu senenin zorluğunu biliyorsundur..." oldukça zorlu geçmişti, yetimhanedeki eksikleri yeni yeni kapatmıştık. "Onlara bize para vermeleri yerine, çocuklar için lunaparka gitmeyi teklif ettim. Para bağışlayacaklarına bir gün içerisindeki lunapark sevinçlerini yaşamalarını istedim. Hem daha yeni gelen ve hiç gitmemiş olanlarda var. Eğlenmekte onların hakkı, biliyorsun."

Buna oldukça sevinmiştim. Böyle bir düzenleme hepsi için çok iyi olabilirdi. Uzun zamandır hiçbirine öyle bir şey yapılmıyordu. Uzun zamandır yüklü bir miktarda bağış ilk ke oluyordu. Bu hepsi için iyi olacaktı. Yaralı ruhları iyileşir miydi bilemem ama az da olsa eğlenebileceklerdi orada, gülebileceklerdi.

"Ne zaman peki bu etkinlik?" 

"Yarın. Yarın buraya erken gelmen gerekiyor. Onlara bu öneriyi sunduktan sonra daha cömert davrandılar zaten. Adam büyük torunları ile gelmeyi düşünüyormuş buraya. Çok güzel değil mi?"  Bir kaç kez başımı salladım. "Evet, oldukça güzel. Çok çok güzel..." gözlerim parıldıyordu ve mutluluktan ne diyeceğimi bilemiyordum. Bir gün de olsa onlarda güzel geçirecekti, dolu dolu. Ama ters giden bir şey vardı. Bir lise grubuna yarın için gün verilmişti ama lunapark varsa onlara ne olacaktı.

"Peki, şu gelecek olan lise grubuna ne oldu?" Onlar uzun zamandır ziyaret istiyordu.

"Onların gününü haftaya aldık. Zaten bu dönemlerde sınavları varmış, o yüzden o grup seve seve kabul etti." Bu işte de sorun olmadığına göre, günümü sevinçle geçirebilirdim. "Tamam o zaman, gereken şeyleri ayarlayıp bildiririm size. Bunu çok iyi düşünmüşsünüz, onlar adına teşekkür ederim. Müdirenin bu davranışını çok ince bulmuştum ama bağış sahibini daha da naif buluyordum.

"Yarın bağış sahibine teşekkür ederiz, şimdi işimize dönelim. Yarın uzun bir gün olacak."  Diyerek buradan çıkmam gerektiğini ifade etti bana. Uzun zamandır burada çalışıyordu. Burayı ayakta tutmaya çalışanlardandı. Buradaki tüm çocukların gelişini bilirdi o. Ben sadece bir senedir burada çalışıyorum. Ama yine de şefkatli biriydi o, usanmayan biriydi. Ve onun sayesinde yarın güzel bir etkinlik olacaktı.

O çocukların eğlenceli bir zamanını görmek, hayattaki en güzel şey olacaktı bana.

Onlara uzun uzun bakıp, aklıma poterelerdeymiş gibi kazıyacaktım.

>< >< ><

Bu bölüm kısa ve sıkıcı oldu ama diğer bölüm uzun olacağı için burada tutmak istedim. Yarın güzel bir lunapark bölümü yazacağım o güzel çocuklara. Yaralı ruhlarına ilaç olmaz ama, gülüşlerini ortaya çıkaracak bir bölüm yazmaya çalışacağım.

İyi akşamlar dilerim, kendinize dikkat edin ^^

ÇocukOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz