[U]

611 70 38
                                    

"Saçlarını tarama mı ister misin?" 

Bu cümleden sonra kaçar gider diye düşünüyordum. Ya da umursamaz bakışların atarak kafasını masaya gömer diye hayal ediyordum, lakin öyle olmadı. Saçlarını uzun uzun karıştırdı ilk. Tereddütle birkaç kez baktı bana. Ona dokunmalarını sevmediğini biliyordum. Ama aylardır peşinde dönüp dolaşan bana izin vereceğini tahmin edemiyordum. Bir çocuğun güvenini kazanmak benim için en mutlu andı sanki. Bulutların arasında uçuyor gibiydim, bir çocuksu heyecan duygusu gibi. Bu... Bu inanılmazdı benim için. O küçük çocuğun bunu kabul etmesi benim için öyle sevindiriciydi ki; gözlerim dolmuştu diyebilirim. Gözlerimin dolduğuna dahi şaşkındım. Duygusal biri değildim ama bu çocuk yanında garip oluyordu insan. Bu çocuklar arasında duygusuzluğu unutmak geliyordu içinizden.

"Sadece saçlarını tarayacağım, merak etme olur mu? Sana zarar vermeyeceğim."  Ona sürekli aynı sözleri sarf ediyor, korkmamasını veyahut endişelenmemesini istiyordum. İnsanlardan ürktüğünü biliyordum. Onlara güvenemediğini, severse gideceklerini düşünmesini... Bu duygular ve düşünceler, buradaki çoğu çocukta vardı. 

Odasına ilerlerken takip ettim onu. Merdivenlerden çıkarken minik ayaklarını takip ediyordum. Saçlarına bakıyor, Onların birazdan dağınık olmayacağını düşünüyordum. Kendinden emin ürüyen bu çocuğun nasıl bu kadar dik olmaya çalıştığını düşünüyordum. 

Odasına geldikten sonra yatağına oturdu. Benimle göz teması kurmak istemiyor çekiniyor gibiydi. Çekinmesine şaşırmıyordum. Her zamanki duygularıydı bu. Sadece fazla belli etmezdi normalde. Son günlerde fazla açılıyordu bana. Bunu benim için sorun değildi. Nede olsa açılmasını istiyordum onun. 

Odada kimseyi yoktu, o ve benden başka. Diğerleri muhtemelen oynamaya çıkmıştı. Bu saatlerde odada pek çocuk bulunmazdı da. "Tarağın nerede olduğunu biliyor musun?" Cevap vereceğini, konuşacağını bir iki saniye düşündüm. 

"Şurada."

"Çekmece de."

"Masanın üstünde," diyeceğini. Ama bu düşüncelerin birkaç saniye içinde boynuna ip bağlayıp intihar etmişlerdi bile. Yine bir anka gibi küllerinden doğacaktı düşüncelerim. Ne olursa olsun, ne durumda olursam olayım vazgeçmeyecektim Cılız'dan. İlk adını, sonra da yaşadıklarını yavaş yavaş, usul usul öğrenecektim. Katiyen üstüne gidip üzmeyecektim onu. O üzülmeye layık değildi buradaki çocuklar gibi. 

Gözleriyle  yatağının kenarını işaret etti. O konuşmamakta kararlıydı, bende onu konuşturmaya karşı karalıydım. "Demek yatağının üzerinde," dedim ona gülümseyerek.  "Onu alıp, saçlarını usulca tarayayım." Tarağı yatağından alarak, yatağının kenarına oturdum. Gergindi, nefesini tutuyor gibiydi. "Rahatla minik, " dedim güven verircesine. Daha minikti. Altı yaşında olması onu güçlü biri yapmıyordu.  Yatağın ilerisine doğru kıvranarak ucuna kadar gitti. pembe örtüsü biraz dağılsa da umursamadı bunu. Gözleri dağıldığını fark etmişti oysa.

 "Derin bir nefes ver, sadece taşlarını tarıyorum."

Ama onun için sadece bir saç tarama değildi bu. 

Nefesini  verdikten sonra ellerine dikti gözlerini. Tam kestiremiyordum ifadesini. Artık saçlarını taramam gerekiyordu. İlk saçlarını dokunmakta tereddüte düştüm. Kırılır mı yüreği, bilmiyordum. Ama sonra vazgeçtim bundan. Eninde sonunda birinin taraması gerekecekti saçlarını. Bunu benim yapmam daha iyi olurdu. Derin bir nefes alıp verdim. Ellerim saçlarına dokunduğu anda, birkaç saniye durdum. Saçları ne yumuşak ne sertti. Ama yıprandığı oldukça belli oluyordu. Saçları yüzünden canını acıtmamak için dikkatle taramaya başladım saçlarını. Saçları kolaylıkla taranıyordu. Sanırım, normalde düz saçlı olmalıydı yoksa taramam epey uzun sürecekti. Saçlarını tarağı her dokundurduğumda ellerini sıkıp ,gözlerini yumuyordu. Nedenini bilmiyordum ama saçlarını okşamakta tereddütdeydim bu tepkisi yüzünden. Kaçıp gidebilirdi. Biliyorum, giderdi hemen. 

Saçlarını tararken söylenmeden edemiyordum ona. "Saçlarını mahvolmuş hep. Ama şanslıyız ki, saçlarının normal hali düz olduğu için kolaylıkla taradım saçlarını." Saçlarını taramayı bitirdikten sonra gözlerini kapatmaması için örmeye başladım. Hep yüzüne gelirdi saçları, kimse onun yüzünü net göremezdi. Görseler istemezdi. Onların yüzlerini görmemeyi tercih eden oydu.

"Evet... Saçların bitti!" Heyecan ile kalkıp önünde eğildim onun. Yüz hatları daha belli oluyordu şimdi. Sevimliydi, oldukça... "Suskun fazla sevimli, ha?"  Bakışlarını aşka yöne çevirdi. Karşısında ayna vardı şuan. Aynaya boş boş bakıyordu. Kim bilir kafasında ne sahneler dönüyordu. Hayatındaki hangi filmin, hangi sahnesindeydi? Bakışları yansımada beliren saçlarına kaydı. Elleri istemsizce saçlarındaydı. Gaip bulmuştu sanırım. İlk kez bu yetimhanede örülüydü saçlarını. Kimseye örmelerine izin vermemişti. Gözleri saçlarından sonra tekrar aynaya gitti. Ayağa kalktı bu kez. Vereceği tepkiyi dikkatle izliyor, meraklanıyordum. Aynaya yaklaşırken ellerini pantolonuna siliyordu. Etek giymeyi sevmiyordu. Kimse de giydirmek için uğraşmıyordu.  Adımları yavaştı bu kez. Yutkunduğunu boğazından anlıyordum. Böyle davranmasının nedeninin anlamıyordum ama iyi şeylerin olacağını zannetmiyorum. Titrek elleriyle boydan aynanın karşısında durdu. Elleri aynaya gitti, usulca baktı kendine. Doluydu sanki. Birazdan patlayacak gibiydi. Biraz daha buruk bakıyordu bu kez. Bir an... Bir an pişman oldum bundan. Onu üzmeye hakkım yoktu benim. 

"Küçük..." onun yanına gidemeden yere çökmüştü. Yine dizlerini kendine çekmişti. Yine aynı şeyi yapıyordu. Yine içine gömüyordu kendini. Kelimeleri mezarlıkta iken, kendini görünmez odasına hapsediyordu. Bu kez seste geliyordu ondan. Konuşmuyordu. Veya bir harfte olsa mezarlıktan çıkarmamıştı ama yine de ses geliyordu ondan. Ama hiç duymak istemediğim bir sesti bu. 

Ağlama sesiydi. 


***

Öncelikle tekrar güzel yorumlarınız için teşekkür ederim. Biraz hikayeden bahsetmek istiyorum. ölümleri hep kısa tutuyorum. Hepte belli bir yere kadar böyle olacak. Belki küçük çocuk kendine gelirse uzun uzadıya bir bölüm yazabilirim. Ama kısa kısa,çocuğu iyileştirmeye çalışan bu kadından duymanızı istiyorum bi çocuğun acısını. Zaten belli bir yerden sonra bir iki bölümde olsa uzun olacak. Sonuçta biri acı çektiyse, bunun bir nedeni ve  yaşanmışlığı olmalı değil mi? Im, fazla devrik cümle kuran biriyim. Belkide düzensiz karakterim devrik cümlelerle sağladığı uyumdandır, bilmiyorum. Eğer çok rahatsız ediyorsa, bildirin lütfen. Umarım beğenmişsinizdir. Şimdi görenler için iyi geceler ve iyi günler; sabah görecekler için ise ayrıca iyi günler dilerim. 

ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin