3D-15

8.3K 555 39
                                    

HADİ VALLA YORUM YAPIN BOL BOL!

MEDYA: MİRAY

3 DELİ AİLESİNİ ÇOOOOK SEVİYORUM.

Düzenlendi✔

"Doğum günün kutlu olsun oğlum." demişti o adam. Ve biz maymun görmüş yılan misali bir boraya birde o adama bakakaldık. O anda yağız gelmişti. Birde o eksikti zaten amına koyim. Geldi ve o adama bakakaldı.
Sadece ağzından tek bir cümle çıkmıştı. Tabi adamın arkasında olduğu için o adamda görmemişti.
"Amca burda ne arıyorsun?" demişti ve bizim yılan maymundan sonra koala görmüşcesine ikinci bir şoku yaşadı.

"Amca mı?" dedim yağıza şaşkınlıkla bakarak.
Yagızda normal bir şeymiş gibi cevap verdi.
"Evet amcam." demişti. Şu anda size iki teori sunmak istiyorum.

1-) Bora bunu biliyordu ve bize belkide söylemek istemiyordu yağızın kuzeni olduğunu.

2-)Bora babasını ne biliyor ne de onun akrabalarını tanıyordu.

Bence böyle bir durum diye düşündüm.
Bora hiçbir şey söylemiyordu.

"Git buradan!" diye bağırdı bora bir anda. Hepimiz bir irkildik ki anlatamam size. Anlatırım ama işte biraccık zor.

"Oğlum dinle beni bak yanlış yapıyorsun seni ço-......" demesine kalmadan bora hem bir yandan bağırdı ve bir yandan masayı yere devirdi.

"Sana git buradan dedim!!!!." dedi.
Ardından sinir krizi geçirir gibi masaları dağıtmaya başlamıştı.
Sanki hiç olay yokmuş gibi boraya atarlanmaya başladı.
"Amcama bağıramazsın ulan piç." diyerekten üstüne yürümeye başladı.

Amk bide sen eksiktin...

Demişti muhittin. Sonuna kadar haklısın kanki! Bide bunun şeysini çekcez.

Bizimkilere baktığımda girayın kolu ecrinin omzundaydı ve diğer eliyle gözünü kapatıyordu. Ecrin zaten korkuyordu. Yagmura baktığımda efeyle beraber izliyorlardı. Bende dana gibi bakıyordum zaten.
"Senin o amcan varya.." dedi bora ve yağıza bakmaya başladı. Gözleri sanki kan kırmızıydı. Ardından konuşmasına devam etti.

"Kızının cenazesine gelemeyecek kadar adi bir piç." demişti öfkeyle soluyarak.
Yağız heralde küfrüne karşılık boraya sertinden bir yumruk geçirdi. Bora durur mu sizce? Hayır dediğinizi duyar gibiyim.
Kolunu tuttu ve iki defa yumruk attı. Ardından yağız yere düşer gibi oldu ama dik durmaya çalıştı. Bora bunu avantaj bilerekten yine bir yumruk attı ve yere serdi. Ardından bir iki üç bilmem kaç defa yumruk attı. Bende artık dayanamadım. Bok yoluna gidiyordu bu iş...

Hemen aralarına girip ayırmaya çalıştım ama boranın öyle bir gözü dönmüştüki hiç bir şey görmüyordu. Bende boranın yattığı yere doğru eğilip boranın gözlerine bakmaya başladım. Ve son atacağı yumruğu tuttum.

"Lütfen.. Yapma." demiştim sessizce ve yalvarırcasına.

Ardından bir süre bana baktı oda ve o ateş gözleri sanki eski gözlerine dönmüştü. Bende bunu fırsat bilerek ayağa kalktım ve iki kolumla karnını tutarak yağızın üstünden kaldırdım yavaşca. Boynuna o kadar yakındım ki kokusunu hissedebiliyordum.
Lonet olsun! Sonra düşünürdüm. Şu anda konumuz  bu değildi.
Kızlara kaş göz yaparak adamı ve yağızı göndermesini istedim. Borayı bir sandalyeye oturttuktan sonra yağızı kaldırdım hemen. Yüzü gözü kan içindeydi. Bunla da sonra ilgilenmeliydim. Yağmura baktığımda o adamla konuşuyordu. Allahtan adam anlayışlı çıktıda gitmeye karar verdi.
Yağızada yazıkdı aslında. Olayı belkide bilmiyordu ve amcasına kötü davranıldığını düşündüğü için boranın üstüne gitti. Neyse ya ben onla ayrıntılı konuşurum.

Adamı ikna ettiğimiz halde daha yağızın kolundan tutarak giderken döndü ve yine boraya baktı.
"Yine gelicem oğlum. Merak etme sen." demişti ve borada oturduğu sandalyenin düşen masasına öylece bakıp derin bir iç çekmişti. Ardından yağız ve o adam gitmişti.
Bizde derin bir nefes almıştık sonunda ve sonunda.

"Kanka ben baya bi korktum." dedi ecrin kulağıma fısıldayarak.
Girayda omuzlarını yükselterek birden ecrini daha da sarsarak koluna biraz daha aldı ve kendinden emin bir şekilde konuştu.
"Ben varım ecrinim. Sen merak etme." demişti. Ecrinde bir anda çirkefleşerek

"Aman be! Sen mi beni koruyacaksın." demişti. Tabi giray ilk biraz korksada sonradan alıştı. Daha doğrusu alışmak zorundaydı yani.
Bende efeyle yağmurun yanına gittim ve efenin kulağına gizlice eğilip sessizce boraya bakarak şöyle dedim.
"Kanki napalım şimdi." demiştim. Yağmurda benim dediğimi duymuştu heralde beni başıyla onaylayarak efenin ne diyeceğini bekliyordu.

"Kanki bende bilmiyorum be. Şimdi eğlendirsek eğlenmez. E böylede durmaz ki bu. Sizin de fikirlerinizi alıyım." dedi bize bakarak. Bende kafasına bir tane şaplak attım.
"Salak sence sana soruyosak bi fikrimiz var mıdır?" dedim sessizce bağırarak.
Efe eliyle başını tuttu ve konuşmaya başladı.
"Tamam olmaz da yani karizmamı bozuyorsun cidden." dedi yağmura bakarak. Ben başka bir şey düşünüyordum ve anında bir ampul parladı kafamda. Kimse görmesin diye söndürdüm de hemen güzel fikrimi efeye ve yağmura söyleyecektim ki yağmur sanki benim fikrimi anlamış gibiydi. Birbirimize imalı bakışlar atarak gülümsüyorduk.

Efede mal gibi bize bakıyordu.
"Siz niye birbirinize bakıyorsunuz öyle? Bir şey buldunuz lan." dedi sonuna doğru ciddileşerek.

"Aynen öyle." demiştik yağmurla aynı anda. Ardından ben fikrimi efeye anlattım. O da güzel olduğunu söyledi ve bizden bağımsız olan Ecrin ve girayada planı anlattık. Onlar daha bi mutlu olmuşlardı.
Borayı mutlu etme planları  vol 72965196296 başlasın!

...










"İyiki gelmişiz buraya be! Dedi ecrin derin bir nefes alarak. İzmirin en ferahlatıcı yerine gelmiştik bana göre. Çeşme 8 kilometreye uzak olan Tanay ormanına gelmiştik. Ormanın kokusunu derin derin içimize çekiyorduk.
Gülümsemese bile en azından nefes alabilecekti.

"Güzel bir yermiş." dedi giray.

"Biz her zaman ailerle tatile giderken buraya da uğrarız." dedi ecrin giraya bakarak.
Efe ise çantasından bir kitap çıkarmış yağmura gösteriyordu. Akıllıca! Kitaptan giderek yolunu buluyordu. Bu çocuk tam bir şam şeytanı!
"Biz ormanı geziyoruz." dedi efe bize göz kırparak.

"Yağmur dikkat kendine!" diye bağırmayı da unutmadım.

"Şey bizde yağmurgille gidelim." dedi ecrin. Bunun amacı neydi?

"Niyeki?" dedim ağzından laf almaya çalışarak.

"Yav şey işte ıı şey Hah!" deyince birden hepimiz irkildik birazcık-hayvan gibi-.
Sonra sözlerine devam etti;
"Biz efenin elindeki kitabı yorumluyacaz girayla. Niye diye sorarsan.....
Sanane!! Hadi bay bay." diyip girayı da çekiştirerek yağmurgilin peşlerine takılmışlardı. Bakın ben fenalıklar kraliçesi olaraktan hiç bir bok anlamadım yeminle.
Boraya baktığımda uzun ve gür bir ağacın dibine oturmuş yere bakıyordu.

Muhittin sence ne yapmalıyım?

Kanka şu anda tam zamanı! Git hediyeni ver bence! Daha ne zaman yalnız kalacaksın hem?!

Demişti muhittin. Ya haklıydı bir yöne ama nebiliyim..

Muhittin ya kızarsa?

'Kızmaz lan deme bence amk! Hadi siktir git yanına'

Sus lan iç ses kaşarı seni! Diyip susturdum ve geri ağacın dibinde oturan boraya yöneldim. Yavaş yavaş yanına gidip elbisemi çekiştirerek yanına oturdum.
"Ne diyeceğini bilmiyorsun demi?" demişti bora hala yere bakarak.
Kafamla onaylamıştım.
Gözlerini sabitlediği yerden kaldırdı ve birden bana sarıldı. Şu anki duyguyu size ifade edemem.

'Sus keyfini çıkar' demişti muhittin. Umursamadım ve tekrar kendi halime odaklandım. Ellerim boşta kalmıştı çünkü halen ona sarılmamıştım. Sarılamamıştım...
Sadece tek bir cümle söyledi ve söylerken nefesi omzuma değiyordu.

"Bir şey söylemene gerek yok. Sadece sana ihtiyacım var..."

3 DELİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin