Bölüm 25

653 24 5
                                    

"Allah'ım, ulu Allah'ım! Ey, beni ve şu kadını yaratan, şu çölü uçsuz bucaksız kılan, yüce Ahaggar Dağları'nı burada yükselten, ey cansızlara can veren Rabbim! Ey, kupkuru topraktan insanı yaratan Rabbim! Ey, yarattığı her şeyin, benim ve şu kadının sahibi olan yüce Rabbim! Sana yalvarıyorum. Kıymetli kıldığın tüm kulların hatırına sana yalvarıyorum! Onu bana bağışla Rabbim. Onu alma benden! Ölmesin! Güzel saçları kuma karışmasın, güzel gözleri yere akmasın. Yalvarırım Allah'ım. Sen her şeye kadirsin. İyileşirse on iki deve kesip garipleri, yolcuları doyuracağım. Yeter ki ona bir şey olmasın." 

Her yanı cayır cayırdı. Biraz su olsa... Seslenmek istedi. Dili ağzında kocaman dikenli bir ot gibiydi, konuşmaya çalıştıkça acı veriyordu. 

Yattığı yer mi bu kadar sıcaktı, yoksa vücudu mu, anlayamıyordu. Kıpırdanmaya çalıştı. Kalkabilecek miydi? Sanki koca dağlar yığılmıştı üstüne.

Doğrulacak oldu, sol yanında korkunç bir sızı hissetti. Bir feryat koptu boğazından. Binlerce yılan sokuyordu sanki sol omzunu. Yüreğine tarifi imkânsız bir acı işledi. 

Biri koşarak geldi yanına. 

"Allah'ım, binlerce şükür! Zülzine'm! Güzel gözlüm, sakın korkma. İyileşeceksin!" 

Amir... Kan lekeleriyle kızıllaşmış kıyafetiyle diz çökmüştü başucuna. 

"Su..." 

Hemen hazır etti suyu adam. Yavaş yavaş içirdi. Kalanını da yanaklarına, gözlerine sürdü. 

"Ne oldu bana?" 

"Korkma, sadece yaralandın. İyileşeceksin inşallah!" 

Omzu sarılmıştı. Zemini kum döşeli bir mağarada yatıyordu Zülzine. 

"Seyfullah seni buraya taşımış. Tam iki gece bir gündüz oldu, kendinde değildin." 

Yüzünü okşadı genç kızın.

"Zülzine, öleceğinden korktum. Ben ömrümce korku nedir bilmeden yaşadım. Sen bana ne yaptın? Aklım başımdan uçtu gitti." 

Zülzine gülümsedi hafifçe.

"Ben de sen öleceksin diye çok korkmuştum." 

Amir inanamadı duyduklarına. Mutlulukla parladı gözleri.

Amir inanamadı duyduklarına. Mutlulukla parladı gözleri.

"Senin gibi değil... Sen bana iyi davrandın, ama o adamlar..." 

Bir an ölmüş olduğunu düşündü, ürperdi. Yaşamak ne güzeldi.

Amir bir an olsun yanından ayrılamıyordu. Çok korkuyordu Zülzine, ama o yanındayken ölüm onu alamayacakmış gibi hissediyordu. Adam azıcık uzaklaşacak olsa dermansız kolunu zorlukla kaldırarak bileğine yapışıyor, onu o zayıf gücüyle yanında tutmaya çalışıyordu.

Bir ara Zülzine bir hışırtı duydu, etrafına bakınırken. Amir koşup kan kokusuna gelen zehirli kuyruğunu kaldırmış iri bir akrep öldürdü. 

Zülzine hâlsiz de olsa, o serin mağarada yatamazdı artık. Israr kıyamet kendini aşağı taşıttı. Amir onu kendi devesine bindirdi. Zülzine hâlsizlikten bedeviye dayanarak anca durabiliyordu. Amir'in varlığı onu rahatlatıyordu. Yaralanmasının sebebi olsa bile, onun şefkatli tavrından hoşlanıyordu.


Zülzine(KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now