Bölüm 17

687 25 1
                                    

Gözleri sulandı. Bakışları kendisini karısı olması için kaçıran adama kaydı. Bu adam kimdi? Adını söylemişti tamam, bir kabilenin lideri olduğunu da. Eh, o da doğru gibi görünüyordu, ama huyu suyu nasıldı, kendisine nasıl davranacaktı acaba?

Suratını buruşturdu. Huyu nasıl olacaktı ki, bir defa görüp beğendiği kızı şehirden kaldıracak kadar gözü kara, sabırsız ve öfkeli... Acaba bu bir imtihan mıydı, yoksa güzelliğiyle kapıldığı kibri için verilmiş bir ceza mı? Tek yapabildiği dua etmekti. O da duaya başladı.

Aklı halasına takıldı sonra. Arkasından ne kadar dövünmüşlerdi kim bilir. Vedalaşamadan, son kez olsun sarılamadan ayrılmışlardı.

'Zülzine, bu havada çıkma dışarı. Bak genç kızsın, olmaz böyle...' demişti halası o gün. O ise canının istediğini yapmaya alışkındı. İçinin yangını da coşmuştu zaten. Duymamıştı bile yaşlı kadını.

Ama işte hep babasını özlediğinden...

Öldüğü günden beri her gün Medina'daki dükkâna gidiyordu Zülzine. Sanki orada, çardağın altındaki nargilesinin başında onu bulacakmış gibi hissediyordu. Ah, ne anasının ne de babasının mezarını bir daha görebilecekti. Hammamet artık çok uzaklardaydı.

Yanı başındaki kızıl deveye doğru baktı. Amir'in bakışları üzerindeydi yine.

"Senden nefret ediyorum."

"Geçer."

"Keşke hiç karşılaşmasaydık! Hay benim aptal kafam! Keşke fırtınada kalsaydım da, o kapıya gelmeseydim."

"Eninde sonunda biriyle karşılaşacaktın Zülzine, eninde sonunda biri seni alacaktı. Şanslısın ki, ben çıktım karşına."

Kendine çok güveniyordu. Zülzine onun bu tavrına öfkelendi. Zaten kızgındı, bir de kendini bu kadar haklı görmesi kızı deli ediyordu. Tepeden bakan bir edayla söylendi:

"Hayal dünyasında yaşıyorsun sen. Çöl güneşi aklını almış. Sen ya delisin ya da hiç aynaya bakmamışsın."

Adam şaşırmıştı.

"Ne demekmiş o?"

Zülzine çenesini hafifçe yukarı kaldırdı. Kollarını iki yana açıp elleriyle kendisini işaret etti.

"Sen ömrün boyunca böyle bir güzellik gördün mü acaba? Hayatını geçtim, rüyanda bile gördüğünü sanmıyorum. Ben Hammamet'te sokağa çıkıp yürüdüm mü, insanlar beni görmek için yollara dökülürdü. Nice yiğitler eşiğimde yattı da ben dönüp bakmadım. Şimdi kala kala sana mı kalacağım? Bir bana bir de kendine bak! Yakıştırıyor musun kendini bana?"

"Evet, hem de nasıl... Sen beni tanımıyorsun henüz. Bana kızgınsın şimdi. Haklısın da; çünkü seni zorla kopardım yurdundan, çaldım, kaçtım. Ama gün gelecek bu öfkeler bitecek. Bana alışacaksın. Hem zaten annen baban da yokmuş."

"Sahipsiz kız... 'Tam dişime göre,' dedin değil mi?"

"Zülzine! Asla! Sadece şunu diyorum; seninle hep beraber olalım, ikimiz bir aile olalım istiyorum."

"İyi hoş da, sadece senin istemenle olmaz ki bu iş! Aile diyorsun... İnsan eşinin kendini sevmesini ister. Ona rahatça sırtını dönebilmek, ona güvenmek ister. Böyle yaparsan bunların hiçbiri olmayacak."

"Haklısın. Gönül isterdi ki, her şey yoluyla yordamıyla olsun, ama şehirde daha fazla kalamazdım. Seni bırakıp da gelemezdim. Ne çok aradım seni bilsen! Atımın toynağının değmediği sokak kalmadı desem yeridir. Beni istemiyorsun, biliyorum. Haksızlık belki bu yaptığım, ama ben merhametsiz biri değilim Zülzine. Birbirini sevmeden bu işler olmaz, biliyorum. Seni asla zorlamayacağım. Hoş göreceğim taşkınlıklarını. Sen karşında savaşçı Amir'i değil, Nizar'ı göreceksin. Ama tek bir şartım var. Sen de kabilemin, adamlarımın, yani herkesin önünde karım olacaksın. Beni sever görüneceksin. Sadece beni efendin bilecek, beni dinleyeceksin. Sözümden dışarı çıkmayacaksın. Benden başkasına bakmayacaksın, aklına bile getirmeyeceksin. Bu dediklerimi yaparsan, iyi geçiniriz. Sen benim kalbimin başköşesine oturdun, yerini yere geçirme. Sözümden çıkma, yoksa hayatın zindan olur. Yaşadığına pişman olursun!"

"Boş konuşuyorsun Amir! Çeneni yorma daha fazla; çünkü ben seni istemiyorum."

Adam Zülzine'ye dik dik baktı. Baktı, baktı, sonunda artık bu mevzuun bittiğini belirten kararlı bir sesle konuşmaya başladı:

"İstesen de, istemesen de benim karım olacaksın!"

Zülzine haykırdı.

"Asla!"

"Görürsün."

Zülzine kaşlarını çattı. Gözlerinden şimşekler çaka çaka tehdit etti adamı.

"Yemin olsun ki, seni öldürürüm, gene de karın olmam."

Adam kızın tehdidini umursamadı. Devesini yavaşlatıp arkada kaldı.



Zülzine(KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now