twenty two

320 27 1
                                    

Colleen: Deli olduğumu filan düşünmüyorsun, değil mi?

Colleen: Çünkü, öyle olduğumu düşünüyorsan haksız olduğunu söyleyemem

Colleen: Sadece bu hissi daha önce hiç fark etmemiştim ve korkuyorum

Colleen: Oradan çıkmaları için çabalayamıyorum bile

Colleen: Canını, canımızı yakabilecek derecede güçlü olduklarını hissediyorum

Colleen: Bir büyü gibi; tıpkı bir kara büyü

Colleen: Bizim gibi korkusuz deliler için bile çok korkunç sözcükler bunlar, Lukey

Colleen: Bu dostluğun bitmesi için hazır değilim

Colleen: Öyle güçlüler ki, gecenin bu saatinde uyumayıp sana bunları yazıyorum

Colleen: Çok iyi bir insan olup, çok mu delirdim sence, Lukey?

Luke: Sen deli filan değilsin, Col

Luke: Sen dünyadaki en iyi insansın ama içinde hiçbir delilik kırıntısı yok

Luke: Sen eşsiz, masum, bir Harikalar Diyarı'nı aydınlatacak güzelliğe sahipsin

Luke: Senin gibi birine deli demek, Alice'in normal bir kız olduğunu söylemek gibi

Luke: Hiç doğru değil

Colleen: Luke

Luke: Güzelim

Colleen: Kalbim hızlı atıyor

Colleen: Bir kalp doktoruna görünmeliyim galiba

Luke: Senin doktora, psikolağa veya psikiyatrise ihtiyacın yok

Luke: Kelimenin tam anlamı ile, normalsin

Colleen: Ama, Luke

Luke: Evet, güzelim

Colleen: O sözcüklerden biri "ben" ve sanırım diğeri de "sen"

Colleen: Fiili henüz bulamıyorum, kalbim sıkışıyor

Luke: Çok yakında bulacaksın.

Luke: Çok yakında...

the mad hatter // HemmingsWhere stories live. Discover now