twenty

329 27 12
                                    

Colleen: Luke?

Luke: Uhm... Evet?

Colleen: Luke seni arayabilir miyim?

Colleen: Lütfen?

Luke: Bir sorun mu var?

Colleen: Evet.

Luke: Pekâlâ, arayabilirsin.

Luke'un kalbi önce heyecan ve mutluluk, daha sonra ise heyecan ve tedirginlikle atmaya başladı. Colleen ona bir sorun olduğunu söylediği zaman, korkudan kendini kaybediyordu. Ya ona bir şey olduysa? Ya o herif ona istemediği bir şey yaptıysa? Onu öldürürdü. Bunu yapardı.

Colleen gözlerini sildi ve yurt odasındaki pencerenin kenarına oturup, Luke'un numarasını tuşladı. İlk çalışta açılmıştı ama Colleen bir şey söylemek için biraz beklemeliydi yoksa yeniden ağlamaya başlayacaktı.

"Colleen?" diye sordu Luke, tereddütle. Hattın diğer ucundan ses gelmiyordu ve korkmaya başlıyordu. Ya bu bir oyunduysa ve Colleen kaçırılmışsa-

"Ben..." Colleen başlamıştı ama o kadar çok doluydu ki, daha fazla konuşursa ağlamaya başlayacak gibiydi. "Seni aramak bir hataydı, üzgünüm," dedi hızlıca. Ve tam konuşmayı sonlandıracağı sırada, Luke'un sesini duydu:

"Hayır, bekle!" diye bağırdı Luke, panik dolu bir sesle. Eli ayağına dolanmıştı. "Konuş benimle," diye yalvardı. "Sana yardım edebilirim. Sorun ne, Colleen?"

Colleen'in gözlerinden yaşlar akmaya başladı ve aldığı tek bir titrek nefes, ardından hıçkırıkları getirdi. "O..." Dudağını ısırdı. "O, iyi biri değilmiş, Lukey."

the mad hatter // HemmingsUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum