eighteen

321 33 2
                                    

Colleen: Lukey

Luke: Col?

Colleen: Ben...

Luke: Biliyorum

Colleen: Sen... Ne? Nasıl?

Luke: Kabul ettiğin sırada, yanından geçiyordum

Colleen: Aman Tanrım! Seni gördüm mü?

Luke: Nerden bilebilirim?

Luke: Ona gülümsüyordun

Luke: Ben de sana gülümsedim

Luke: Beni görmedin

Luke: Ve ona onunla çıkmak istediğini söyledin

Luke: Ve geçip gittim

Luke: Sanırım, bu, hayatımı özetliyor

Colleen: Luke, neden bahsediyorsun?

Colleen: Kafamı karıştırıyorsun

Colleen: Kes şunu.

Luke: Kafan karışık diye mi önünü göremiyorsun, Colleen?

Luke: Yoksa olan bitenin farkındasın ve benimle dalga falan mı geçiyorsun?

Luke: Çünkü bu iş, gittikçe ciddiye biniyor ve bunca şeyi görememek için nasıl bir kör olduğunu merak etmeye başlıyorum

Colleen: Ne?!?!?

Colleen: Neyi göremiyorum?

Colleen: Tanrım! Ne sikim dönüyor burda?

Luke: Hiçbir fikrim yok!

Colleen: Benim de öyle!

Luke: Dert etme

Luke: Senin için bir şeylerin farkında olmamak, yeni bir şey olmasa gerek.

the mad hatter // HemmingsWhere stories live. Discover now