Bulanık Su Dalgası; "21"

1.9K 124 9
                                    

Bölüm Şarkısı; "Sezen Aksu/Kursuni Renkler"

*

Hiç bir gerçek bu kadar acı vermemişti adama, ve hiç bir pişmanlık bu kadar derin değildi.
Heybetli  vücuduyla çöktü dizlerinin üzerine o çok sevdiği kadının yokluğu taş oldu oturdu yüreğine, şimdi tamamen kimsesizdi.

Kanayan elinde ki cam kırıklarını umursamadan daha çok sıktı avucunu çıkan çatırdama sesiyle yanına koşan Yusuf, elini tutup açmaya çalışırken aynı anda tesellide bulunuyordu.
"Abi sakin ol! Yalan haberdir sakin ol!"
Hic bir tepki vermeden kızarmış gözlerle televizyona bakan Mirza dış sesleri duymuyordu.
Bu halinden korkan Yusuf gür sesiyle bağırıp tuttuğu avucuna daha fazla yüklendi.
"Aç lan şu avucunu! Kahretsin lan aç şu avucunu!"
Yusuf un acı yüklü sesi kulağına ulaştığında transtan çıkan Mirza avucunda hissettiği acıyla tepki olarak Yusuf un çenesine sıkı bir yumruk geçirdi. Ne yaptığını farkında olmayan genç adam delirmiş gibiydi. Çenesini tutup Mirzaya bakan Yusuf gülümsedi.
Bu adamın kılına zarar gelse Yusuf Akıncı ölüp  diriliyordu.
Mirza kendine geldiğinde attığı yumruğu farketti hemen Yusufa yürüyüp kolundan tuttu.
"Iyi misin?" dedi zor bulduğu sesiyle, Yusuf kafasını sallayıp abisine sarıldı. Hayatını borçlu olduğu bu adama canını verse azdı.
Mirza, Yusuf un sarılmasıyla yetimhanenin soğuk duvarları arasına terk ettiği küçük erkek çocuğuna geri kavuştu. Yusuf un omuzlarından destek alıp yere çömeldi. Onunla beraber yere oturan Yusuf, şaşkın ve korkulu gözlerle onlara bakan Kübraya baktı. Bugün uzun olacaktı, göz işaretleriyle Kübraya gitmesi gerektiğini söyledi. Kafasını hafifçe sallayan Kübra çantasını aldığı gibi evden çıktı. Yediği haltın nelere sebep olacağını kendi gözleriyle gördükten sonra içini korku kapladı. Tam o sırada malum şahsın tanınmaması için telefonuna kaydettiği ismi ekranda belirdi.
Vural Canar Hastası!

Titreyen elleriyle hırsla açtı telefonu Kübra,az önce tanık olduğu durum nedeniyle kendini kötü hissediyordu.
"Ne var Allahın cezası!?" diye sert bir üslupla karşıladı Vuralı.
Vural iğrenç bir kahkahayla sert etkiye pis tepki verdi.
"Ştt prenses sana yakışıyor mu hiç böyle şeyler?"
Kübra tısladı.
"Ne istiyorsun? Allah kahretsin ne istiyorsun!?"
Vural boğazını temizledikten sonra,
"Haberi izledi mi? Tepkisini an be an istiyorum!" diye sordu.
Kubra alayla kafasını iki yana salladı.
"Izledi ve zerre umrunda olmadı!" dedi dik duruşunu bozmadan, kimseyi satmayacaktı. Korkuyla verdiği karara uyamayacak, onun için nefes olan adama bu hatayı yapmayacaktı.
"Bana bak cici kız! Doğruları söylersen kendine iyilik yapmış olursun, yok söylemem diyorsan o sarı çocuğa veda edecek olursun! Karar senin?"
Kübra ayağını hırsla yere vurup, açtı ağzını yumdu gözünü.
"Asıl sen bana bak ilgiye aç budala! Seni sevmeyen bir kızın peşinden köpek olup onu kendine bağlamak için türlü türlü şaklabanlık yapıp, yetmiyormus gibi aranız hiç yokken, yalan haber yaparak sanki dünyanın en büyük aşkını yaşıyormuş gibi davranacak kadar acizsin!  Bu acizlikle değil Yusufa yolda yürüyen karıncaya bile zarar veremezsin çünkü en büyük zararı kendine veriyorsun! Bir adamı üzmek için sevdiğim dediğin kadını eritiyorsun, adam ol Vural Canar erkek olma! Adam olduğun zaman karşıma çık ve işte o zaman beni harca!"
Duydukları karşısında düz duvara toslayan Vural, hiç birşey diyemeden telefonunun yüzüne kapatılmasıyla ne yapacağını şaşırdı.Evdeki hesap çarşıya uymamıştı, Kübra Terzioğlu fazla dişli çıkmıştı.
Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes alan Kübra sessizce fısıldadı.
"Sizi kaybedemem.."
 

"Pişmanım.."
Ne yapacağını bilmeyen Yusuf, öğleden sonra saat üç civarı meyhanede abisinin derdini dinliyordu.
Içmeye pek meyilli olmayan abisinin sek rakının ceyreğiyle kafayı bulması işini dahada zorlaştırmıştı.
"Çocuğu olacakmış kardeşim! Çocuk istiyorlarmış! Bu ne demek biliyor musun?!"
Yusuf kafasını bilmiyormuşcasına sallayınca, Mirza kızaran gözlerinden akan damlaları elinin tersiyle silip bardağın dibinde kalan sek rakıyı kafasına dikti.
"Milen Akayın ölümü demek! Cenazemiz var demek!" dedikten sonra akan gözyaşlarına artık karşı koymamaya başladı.
Unutmak istemiyormuş gibi kısık sesle defalarca tekrarladı.
"Cenazemiz var demek!"

BULANIK SUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin