SSENUNNİ

469 36 133
                                    

Mutfakta oturuyordum tek başıma. Kızlar pratik için erken ayrılmıştı. Bense geç yattığımdan onlara yetişememiştim. Dün izlediğim dizi yüzünden adeta kafayı yemek üzereydim. Eskiden bir günde bir dizi bitirme gibi alışkanlıklarım vardı ancak şimdilerde buna pek vaktim olmuyordu. Bu yüzden ben de uykumdan kesiyordum. Oh! Ben kim miyim? Yetenek abidesi Mamamoo'nun en yeteneksizi, rapper MoonByul! En bilinen özelliğim Min Seok sunbae'ye benzemem. Sanırım diyeceklerim bu kadardı.

Gevreğime geri dönüp sinirli bir şekilde kaşıklarımı ağzıma tıkarken bir anda durup ne yaptığıma baktım. Bu kadar acınası olmamalıydım. Ben sevilen biriydim, hayranlarım vardı. Peki neden kendimi bu şekilde ezik biri olarak görüyordum? Neden herkesin yanında konuşmayı bile doğru düzgün bilmeyen, sadece gülme yeteneği olan biri gibi davranıyordum?

Yong Seon yüzünden tabi ki. Yani Solar. İçimden ona unni demem gerekmiyor değil mi? Çünkü onu hiçbir zaman abla olarak görmediğim su götürmez bir gerçek. Duygularımı ifade etmekte iyi değilim, çoğu zaman sessiz ve sakin olanımdır grupta diğerlerine göre. Çekingen olduğumu düşünsem de insanlar beni sert ve tutucu olarak görmekte ısrar ediyor. Bense bunun liderimizin suçu olduğunu düşünüyordum.

Onun yanında hareketlerim tutarsızlaşıyor, ne dediğimi bilmiyordum resmen. Çoğu zaman konuyu dağıtmaya çalışsam da ten teması kurmayı seviyordum onunla. En azından deli gibi kahkaha atarken bunu bahane olarak kullanarak sarılabiliyordum ona. Ancak onun beni kardeşi gibi gördüğünden emindim neredeyse. Zaten Eric oppayla şu aptal şova katıldıktan sonra benden uzak durmaya başlamış gibi geliyordu. Diğer üyelerle aynı yakınlığı ve fiziksel temasları devam ediyordu... Bense... Dışlanıyor muydum?

Kafamı iki yana sallayıp çabucak bitirdim kahvaltımı. Ardından zavallı yurdumuzu terk edip pratik odasına yürümeye başladım. Hemen gelmiştim zaten. Grubun ana dansçısı olduğumdan bensiz başlasalar bile tonla yanlış yapmışlardı kesin. Ya da yaramazlık yapıp dans etmeyi unuturlardı... Gözümün önüne düşen saçımı üfleyip girdim odaya. Tam da tahmin ettiğim gibi üyelerim eğlenmekten başka bir şey yapmamıştı.

Girdiğim gibi elimi çırpıp eğlencenin bittiğini bağırdım. Wheein mızıkçı olduğumu söyleyip saçma bir aegyo yapsa da yanaklarını sıkıp şarkıyı değiştirmeye başlamıştım. Yeni kız gruplarından birinin son çıkan şarkısı kulağımıza dolarken en öne geçip dansa başladım. Bana ilk uyan az önce itiraz etmekle meşgul olan Wheein olmuştu.

Bir şarkı çaldığında kendini en çabuk kaptıran o olurdu. Ardından Hye Jin ve Yong Seon da bize katıldığında üst üste çalan müziğe eşlik etmiştik pes etmeden. Dışarıdan sürekli eğleniyor gibi gözüküyor olabilirdik ancak uzun süre birincilik alamamıştık ve bir daha ki geri dönüşümüz için hazır olmalıydık. Bu yarışa bir adım geride başlamıştık şirketimiz yüzünden. Kendimizi fazla salıp arayı açamazdık.

Yeteneğimiz bizi her zaman kurtarmayabilirdi çünkü. Ayrıca başkanın yaptığı tehditleri de unutmamak gerekti. Kendi içimizde ya da arabada deli gibi hareketler sergilesek de profesyonel bir grup olmamız gerektiğini unutmadan ve yeteneğimi geliştirme seçeneğini tepmeden hareket etmek zorundaydık.

"Tamam! Unni lütfen duralım. Nefes alamıyorum."

Hye Jin kendini yere atıp kollarını kelebek gibi hareket ettirdiğinde ben de kıpkırmızı olmuştum. Çoktan uzanmış bedenlere basmadan ilerleyip kapadım şarkıyı. Diğerleriyle birlikte yeri boyladığımda gözlerimi kapatıp dinlendim bir süre. Klima sayesinde iyice mayışmıştım ama daha çok kalırsam ne yazık ki hasta olup tonla iş çıkaracaktım başıma. Gözlerimi açıp kızların haline bakındığımda tam da yanımda yatan Yong Seon'un başını döndürmüş beni süzdüğünü gördüm.

SSENUNNİ // MoonSunWhere stories live. Discover now