♧11♧

117 10 3
                                    

22 TEMMUZ 2018

Korban bugün her zaman olduğundan daha da kalabalıktı. Önemli maçlar olacağını biliyordu Alin. Onun da geleceğini bildiği için erkenden gelip kendini hazırlamak istemişti sadece. Bugün yüzleşmeliydi. Ona ağzına geleni saymalıydı ki, aşağılanmış ruhunun intikamını ancak bu şekilde alabilirdi.

Elindeki içki bardağını kafasına dikip sert bir şekilde masaya çarptıktan hemen sonra, alkolün de verdiği cesaretle berber nişanlısına doğru kendinden emin adımlarla ilerliyordu. Öfkesi büyüktü. Bu öfkeyi çok derinde hissedebiliyordu. O an elinde bir bıçak olmasını ve bu acıya son vermesini o kadar çok isterdi ki, buna yine de cesaret edemeyeceğinin bilincindeydi. O bir katil olamayacak kadar korkaktı.

Bir hışımla locaya girdiğinde orada bulunan herkesin gözleri onun üzerine sabitlenmişti. Dişlerini sıkabildiği kadar sıktı. Dolan gözlerini yok saydı. Kendini sadece anın büyüsüne kaptırmak istedi. Nişanlısının hissiz bakışları altında eziliyordu. Ancak Alin'in haberi yoktu ki aslında onun güzelliğine kapılıp gitmişti de bunu belli edebilecek cesareti yoktu.

Onlar için çanlar çaldı.
İçkiler masaya vuruldu.
Alin yüreğini dağlayan bu acıyı laflarıyla karşısında duran ruhsuz adamın yüzüne savurdu. Sarf ettiği cümleler ağırdı. Bu gece ikisi de ezilecekti kendi ruhlarının savaşı içinde.

"Sen adam değilsin!" Demişti. Nişanlısı onu sakince dinlemeye devam ediyordu. Kızın, laflarında haklı olduğu kanısındaydı ancak kendini susturdu. Umursamaz görünmeye devam etti. Yoksa bu savaşı kaybedecekmiş gibi hissediyordu.

Alin "Beni öylece bıraktın!" Diye bağırdığında, masada bulunan diğer kızlar olası bir tartışma için ayaklanmışlardı . Hepsi biliyordu ki, karşılarındaki kızdan daha tehlikeli olan kişi, yine o kızın en öfkeli haliydi. Kızın nişanlısının kollarının altında olmaları hiçbir şeyi değiştirmezdi. Eğer kız isterse, onlara saldırırdı ve kimse de engel olamazdı bu duruma. Kayra'nın dahi umurunda olmazdı.

İkisi birbirinden de insafsızlardı.

Kayra ağır ağır çattı kaşlarını. Masada duran içki bardağına uzanmıştı ki ķız bir hışımla, elinin tersiyle savurarak tüm dolu bardakları yere devirmişti.

Şimdi masadaki erkekler de kalkıp gitmeye karar vermişlerdi. Herkes bir şeyden emindi ki, bugün burada birilerk çok kötü yara alacaktı.

"Beni kullandın." Dedi Alin, soğuk bir sesle. Sanki ikisi de bu gerçeği yeni fark etmişçesine kötü hissettiler. Kızın ağlamaklı yüzü bir anda eski ciddiyetine kavuştu ve adam da çatık kaşlarını düz bir çizgi haline getirmişti.

Dizleri tüm gücünü yitirip yere devrilmesine sebep olurken, kulakları sağır edecek bir çığlık atarak ağlamaya başladı. Öyle güçlü bağırmıştı ki, müziğin sesini bastırdığı için tüm gözler onların üzerine çevrilmişti. Kayra bu durumdan rahatsız olsa da bir tepki veremedi.

Alin gibi güçlü bir kız asla bu hale düşmemeliydi.
Kendini toparlamaya çalıştı ancak nafileydi. Zar zor ayakta durabilmişken karşısındaki adamı nasıl darma duman edebilecekti?

"Aşağılık herif!" Diye bağırdı ve başka hiçbir şey demeden, arkasında bıraktığı can kırıklarıyla beraber ezbere bildiği mekanın tenha köşelerine doğru ilerledi.
İçindeki bu öfkeden kurtulmalıydı. Olmamıştı. Onun karşısında yine tüm gücünü yitirmiş gibi hissediyordu. Yüreğindeki saf nefret çok can yakıcı bir zehir gibiydi. Öyleki arkasında bıraktığı adamın da yüreğine sıçramıştı bu zehir. Onu da yakmıştı içten içe. Kendi günahlarının arasında kaybolup gidecekti her geçen gün.

THEMISWhere stories live. Discover now