♧6♧

143 9 1
                                    

6. BÖLÜM

"GERÇEK"

Katil.

5 harfli, 2 heceli olan kelime. Söylemesi oldukça basitti.
Ama bu lafın ağırlığını omuzlarımda taşıyabileceğimi hiç düşünmüyordum. Zaten karma karışık olan zihnimi sis bulutları basmıştı. Öyle ki, sorularım bile görünmez olmuşlardı. Kendimi yeniden bir boşlukta hissettim. Belki de sadece içimdeki çatışmadan sağ çıkmak için ihtiyacım vardı bir gerçeğe.

Yutkundum. Sanki böyle itham edilen kişi ben değilmişim gibi davranıyordum. Karşımda benim bilemediğim bir sebepten ötürü tüm nefretini üzerime kusan biri vardı ve az önce belki de hayatımı karartabilecek kadar şeytani bir gerçeği herkesin huzurunda sunmuştu.

Dehşet vericiydi.

Tansiyonumun oynadığını hissediyordum. Sesler sanki çok uzağımdaymış gibi geliyor, gözümün önüne birileri ikide bir kara bir perde çekiyordu. Onları durduramadım.

Ne hissetmem, ne demem gerektiğini bilemiyordum. Öylece durmuş onun gözlerinin içinden bir şeyler dileniyordum. Ne istediğim, ne beklediğim belirsizdi.

Hangi ara Ferzan tehditkâr bakışlarını üzerimden çekip gitmişti, Demir beni kendime getirmek için çabalıyordu farkında bile olamamıştım. Sarsılan omuzlarımla gözümün önündeki aniden perde kalktı ve Kendimi bir anda düştüğüm çukurdan sertçe çıkarılırken buldum.

Demir'in endişe dolu bakışlarının ağırlığı altında ezildiğimi hissediyordum. Benim için endişelenmemeliydi, ben büyük bir aptaldım. Onun gibi iyi yürekli birini de hak etmiyordum.

"Katil..." diye mırıldandım gözlerimi ondan çekerken. "Bana katil dedi."

"Hayır."

Kafamı kaldırıp bir daha baktım baktım ela gözlerinin içine. Bir gerçek varsa ortada, bunu bilmesi gereken ilk kişi bendim. Ama Alin benden bunu saklamıştı. Alin beni bilmem gereken bir gerçekten mahrum bırakmıştı. Alin bana hayatım boyunca unutamayacağım bir damga yapıştırmıştı. Var olup olmadığını bilmediğim bir cinayeti, bugün üzerime yıkmıştı.

Bu kadar kolay mıydı...

"Katil değilsin sen Lavinya." Dedi kaşlarını kaldırarak. Beni inandırmaya mı çalışıyordu yoksa doğru şeyi mi söylüyordu? Kafam çok karışıktı. Kimin lafına itimat etmem gerektiğini bilemiyordum.

Ellerimi kaldırarak üzerimdeki baskısını yok ettim. Bu hareketimle sanki uyarılmışçasına birkaç adım geriledi. Uzağımda da olsa kafamın içindeki kargaşaya hakimdi. Beni duyabiliyordu. Ancak susturmaya onun da gücü yetmiyordu. Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kere. Yeni yeni algılıyordum olanları.

"Neden öyle dedi?" Diye sordum ona. Cevaplayamayacağı soruları sormama izin vermemesi gerekiyordu.

"Nedenini biliyorsun. Sadece seni sorumlu tutuyor."

Beni sorumlu tutuyor...
Neden, neyden?

Olayı yeni idrak edebilmiş olan birkaç öğretmen bahçeye koşarak giriş yapmıştı.

Yaralı bir halde olanları izleyen Yeliz yüzüne yeni bir maske taktı. Maduriyet adlı oyunu sergileyecekti hemen sonra ve elbette herkes bu basit numarayı yutacaktı.

Buraya kadardı. Henüz ikinci günümde bunları yaşadıktan sonra bu hikayenin bir devamı olamazdı. En azından benim açımdan. Alin'in babası bu okulun sahibi de olsa, bu işin içinden sıyrılamayacaktım.

THEMISWhere stories live. Discover now