Serenay'la kardeş olduğumuza hiçbir zaman tam olarak inanamadım zaten. Ama bir şey fark etmiyor. O her zaman benim icin kardeş kadar değerli.  Başına gelenleri biliyorum, eskiden o kızcağız korkunç şeyler yaşamıştı.

Ama öğrenecekler. Sadece birkaç gün kaldı. Düşman bir yüzleşme planlayacak ve muhtemelen kendini gösterecek.

Bir de, varlığından daha yeni haberdar olduğum birisi var.

Yıllar önce ölen birisi.

Maya 'nın Ağzından

Serenay'ın bağırarak şarkı söyleyen sesiyle uyandım.

"Yavrum baban nereli, nereden bu kaşın gözün temeli, sana neler demeli? Ay seni çıtır çıtır yemeli..."

"Serenay..." diye fısıldadım. "Saat kaç? "

"Sekiz." dedi ve somurttu, şarkısını böldüğüm için gücenmiş bir tavırla.

"Bu enerjiyi nereden buluyorsun peki?" dedim koltuktan kalkarken. Tahmin ettiğimden daha rahat bir uyku çekmiştim.

Serenay tostlarımızı tabaklara koyarken kalkıp üst kata çıktım. Banyoyu bulmam gerekiyordu.

Kapıyı tam açacakken ayağıma bir şey dolandı. Ona bakmamla ağzımın beş karış açık kalması bir oldu.

Bu, üzerinde örümcek adam baskısı bulunan bir beslenme çantasıydı.

Anlam veremiyordum. Bizden sonra burada birilerinin yaşamadığından emin miydik? Hemen şimdi annemi arayıp soracaktım.

Banyoda yüzümü yıkadım. Saçımı rastgele toplayıp aşağı indim.

"Annemi arayacağım. Ne gördüğüme inanamazsın."

"Ne oldu?"

"Örümcek adamlı beslenme çantası gördüm!"

Serenay gülmesini zorlukla bastırdı. "Değişik fantezilerin var Maya. Çocukken de tuhaf olduğunu biliyordum."

Annem üçüncü çalıştan sonra nihayet açmıştı.

"Kızım neredesin?"

"Kızma ama, sana yalan söyledim. Serenay'ın teyzesinde değilim. Ben... Eskiden kaldığımız eve geldim."

Annemden bir süre ses gelmedi. "Orası yıllardır bomboş, Maya. Bunu yapmanın amacı neydi?" Sesi sinirli geliyordu.

"Değişik eşyalar buldum. Bizden sonra birinin taşınmadığına emin misin?"

"Maya, neden bazı şeyleri kurcalama ihtiyacı duyuyorsun? Bizden sonra birileri yaşadı veya yaşamadı, ne işin var orada?"

"Kızma ya, lütfen. Ben... Bir geleyim istedim." Serenay bana ağlamamı işaret ediyordu. Kendimi olabildiğince acındırmaya çalıştım.

"Tamam. Neyse. Kafanıza göre takılın. Kapatmam gerekiyor. Hadi kızım, kendine dikkat et."

Sonlara doğru sesinin yumuşadığını hissettiğimde gülümsedim. Onu öptüğümü söyleyip telefonu kapattım.

Serenay oturup tostunu yemeye başlamıştı. Karşısına oturdum. "Sence kim yaşamış olabilir ki bizden sonra?"

"Eray biliyordur," dedi. "Hala saklanıyor. Sen onu bunu bırak da..."

"Ne?" Söylemekte tereddüt ettiği kesindi.

"Ben babamı gördüm."

Öksürmeye başladım. Tost boğazımda kalmıştı. "Ne?"

TelekineziWhere stories live. Discover now