Ni

1.1K 125 93
                                    

Zoro, bir meyhanede, içkisini yudumlarken bir yandan yeni tanıştığı, isimleri Shin ve Rei olan kardeşlerin anlattıklarını dinliyor, onlarla konuşuyordu.

Kasaba halkı tayfayı oldukça doğal karşılamıştı, çok da sıcak kanlılardı. Çünkü, öğrendiğine göre, ara sıra başka korsanlar da bu adaya gelir, neye ihtiyaçları varsa alır, kargaşa çıkarmadan giderlerdi. Zoro, tayfanın ihtiyaçları olduğundan gidecek ada ararken, yollarının tam da böyle bir adaya düşmesinin kaderin cilvesi olduğunu düşünmüştü.

Etrafı biraz gezdikten sonra kendini bir meyhaneye atmış, kendilerine "Shin ve Rei kardeşler" diyen, ödül avcısı çocuklarla arkadaşlık kurmuştu. Zoro'yu ödül avcısı olduğu zamanlarda senpaileri gibi gördükleri için korsan olmasını göz ardı etmişlerdi. Açıkçası, iyi çocuklardı. Ama hala, neden onlarla yakınlaştığına anlam veremiyordu.

Belki bu da, Zoro'nun kendime-yakışmayan-davranışlarım listesine girebilirdi.

"Dilek Tanrıçası Epith'i bilir misin?"

Zoro, şaşkın bir yüz ifadesiyle, aniden ona soru yönelten Rei'e çevirdi başını. Kaşlarını hafifçe kaldırmış, vereceği cevabı merak eder gözlerle ona bakıyordu.

"Hayır, hiç duymadım." diye cevap verdi dürüstçe. Rei hafifçe dudaklarını büzdü, yüzünde Zoro'nun bilmemesinden kaynaklanan bir hayal kırıklığı yoktu. Daha çok, anlatma zahmetine nasıl gireceğini düşünür gibiydi.

Zaten Rei ağzını açamadan, Shin konuşmanın gerisinde kalmamak için, konuya atılmıştı. "Dilek Tanrıçası Epith, Zoro-senpai, dünyayı dolaşıp insanların dileklerini gerçekleştiren bir kişi. Ve evet dilenen şeyler gerçekleşiyor."

Zoro konunun nereye varacağını anlamamıştı. Anlamsız bir ifadeyle hem Rei'e hem de Shin'e birden baktı. "Ee?"

Rei açıklamanın devamını getirme görevini kendine alarak "Epith yakınlarda görülmüş." dedi kısık bir sesle. Başkaları duymasın diye de hafifçe Zoro'ya eğilmişti. "Gerçekleşmesini istediğin bir dileğin vardır diye düşündük."

Zoro küçük bir sinirle "Bunu da nereden çıkardınız?" diye karşı çıktı. Bunu da nereden çıkarmışlardı? Uzun süredir konuşuyor olabilirdiler, fakat daha yeni tanışmışlardı. Nasıl böyle bir kanıya varabilirlerdi ki?

Shin, Zoro'nun kızmasının verdiği korkuyla "Senin düşünerek söylemiştik Senpai!" dedi hızla. Zoro buna karşılık ona en korkunç ifadelerinden birini gönderdi.

Ve bununla beraber aralarına ürkütücü bir sessizlik çöktü.

Bir süredir konuşmalarına kulak misafirliği yapan meyhane sahibi sessizliği bozan kişi olmuştu. "Epith, Dilek Tanrıçası, kalbinde umutsuzluk olanlara görünür. Onu aramayla bulamazsınız çocuklar."

Üçü de, altmışlı yaşlarında, saçları ağarmış, yüzü kırışıklarla dolu bilgiç biri gibi görünen, konuşmaya aniden dahil olan meyhane sahibine döndü.

"Eğer size görünürse, bir dilek hakkınız olacak. Ve tüm kalbinizle gerçekleşmesini arzuladığınız dileği söylemelisiniz. Yoksa dilediğiniz dilek gerçekleşmez. Bunu bulmanız içinde size bir gün verir. Sadece bir gün" diye açıkladı ağır ağır, yaşlı adam. Son cümleyi söylerken yüzünü belli belirsiz bir hüzün kaplamıştı. Eskiyi anımsarmışcasına gözlerine perde indi bir an.

Zoro, sorununu anlamasa da bu ihtiyara üzülmüştü.

Ihtiyarın sözleriyle ortama inen hüzünlü hava Rei'in küçük şakaşıyla dağıldı.

"O zaman hangi ikimize görünmeyeceğinden eminiz."


|| || ||


Zoro'nun aklı basmıyordu. Kimse Tanrıça falan değildi, bunu söyleyebilirdi. Fakat bu dilekleri gerçekleştirme olayı şeytan meyvesiyle de mümkün olacağa benzemiyordu.

Bir yandan bu Epith olayının gerçekliğinden emin olmuştu. Meyhaneden çıkıp kasabada biraz daha dolaşınca Epith'le karşılaşma hikayesini anlatan birçok insanla karşılaşmıştı.

En çok da Zoro bu olayın üzerinde neden bu kadar durduğunu merak ediyordu. Ya da Rei ve Shin'in ona bunu anlatmasını.

Gerçekleşmesini arzuladığı bir şey yoktu, kaderin cilvesi düşündüğünden daha farklı bir boyutta da değildi, öyle değil mi?


|| || ||


Usopp, yeni saldırıları için malzeme ararken Luffy yemek yiyordu -kendine oldukça iyi bir lokanta bulmuştu-, Robin bir şeyler öğrenebilmek adına adayı keşfe çıkmışken Franky, geminin tamiri için gerekli malzemeleri bekliyordu-muhtemelen bu bir gün süreceği için, adadan bugün ayrılamayacaklardı-. Brook eski müzik kariyerinin anısına, insanları kasabanın meydanında toplamış birkaç parça çalıyordu. Chopper kasaba doktorunun yanına gitmiş, Nami kasabayı dükkan dükkan geziyordu.

Sanji'yse... O...

O ne yapıyor hiçbir fikri yoktu.

Tanrı şahit ki Zoro bunu deliler gibi merak ediyordu.

Bir kılıç dükkanına da uğradıktan sonra burada yapabileceği bir şey olmadığını anlayıp geminin yolunu tuttmuştu.

Kasaba dışına çıkmış, ormanın derinliklerine dalmışken kaybolduğunu yeni yeni hissediyordu.

Ve birkaç haftadır ilk defa Roronoa Zoro'ya yakışır bir şey yaptığını fark etti. Ama içinde bulunduğu durum yüzünden bunun üzerinde fazla düşünemedi.

Çok sık dizilmiş ağaçlar, önünü görebilmesini sağlayacak tek şey olan ay ışığını büyük bir miktarda engelliyordu. Bu zaten yön duygusu berbat olan Zoro'nun aynı yerde birkaç sefer turlamasına sebebiyet veriyordu.

Gemiye tek başına dönebileceğini düşündüğü için ne aptaldı ama!

Birkaç sefer daha aynı yeri turladıktan sonra uzun süredir ilk defa, Zoro farklı bir yere saptığını hissetti.

Ağaçlar aniden azalmış, gökyüzü açılmıştı.

Anlaşılan Zoro, küçük bir düzlüğe girmişti.

Etrafı, ne yönden gideceğine karar vermek için, taramaya hazırlanırken tam karşısındaki Sanji'yi fark etti.

Bir kayalığa oturmuş, dolunayın tüm ışığı yüzünü parlatırken, yüzünde yine parlak olan bir gülümsemeyle gökyüzünü seyrediyordu. Gözlerinden Zoro'nun anlamlandıramadığı bin bir türlü duygu geçiyordu. Belli ki kendini gökyüzünü izlemeye çok kaptırmıştı.

Zoro, şu an Sanji'nin ne yapmakta olduğunu görüyordu. Ve açıkçası tam anlamıyla nutku tutulmuştu.

Sanji, aniden kafasını Zoro'ya çevirince Zoro yüzündeki saçma ifadeyi hemen sildi.

"Hey Marimo!" diye seslendi aşçı, sırıtarak "Yolunu mu kaybettin?" gibi bir soru yöneltti -Zoro heyecandan onun ne dediğini anlayamıyordu bile-

Zar zor başını sallayabildi.

Sanji ilk düşünür gibi bakmıştı -muhtemelen Zoro'yu kandırsa mı kandırmasa mı daha işine gelir onun hesabını yapıyordu-, sonra kararını vermişcesine sağ tarafındaki taşlık yolu işaret ederek "Gemiyi arıyorsan o yolu takip et." dedi.

Zoro konuşursa sesinin titreyeceğinin bilincinde hiçbir laf etmedi. Sanji'nin gösterdiği yolu hedefleyerek, yanından geçip gitmişti.

O sırada Sanji'nin hüzünlü bir ifadeyle arkasından onu izlediğinden habersizdi elbette ki.

••


Umarım güzel olmuştur elimden geleni yapmaya çalıştım :) Kurgunun az çok anlaşıldığı bir bölümdü sanırım. Bu yönden güzel olması şarttı.

Hatalarım varsa mazur görün

Bu arada unutmadan, hikaye sanzo gibi görünebilir ama değil. Aslında Zoro daha baskın ama işi o noktaya taşımayacağımdan hiçbir zaman anlamayacaksınız dhsfwjfq

O zaman, bir dahaki bölümde görüşmek üzere!

Hitotsu no Yume//zosanWhere stories live. Discover now