•2.BÖLÜM : ''HAVAİ FİŞEKLER''

3.1K 556 306
                                    


İyi okumalar.

------

Küçük bir kızın kalbinin de küçük olduğuna inanırdı insanlar. Yanılıyorlardı.

Benim kalbim o yaştaki bir çocuğa kıyasla öylesine büyüktü ki bu beni daha hızlı olgunlaştırmıştı. Hayat zorlukları bana küçük bir kız çocuğu olarak değil, büyük bir genç kız olarak sunuyordu.

Dudaklarımızın birbirine değmesi bizi yakınlaştırmamıştı. Aksine hiç olmadığımız kadar uzaklaşmıştık birbirimizden. Konuşmamış ve hatta serviste yan yana bile oturmamıştık Korkut'la.

Uzun geçen bir yol macerasından sonra ise servis bizi aldığı yere bırakmıştı. Bu da demek oluyordu ki Korkut' la beraber eve dönecektik ama o beni beklememişti bile. Arkasından koşarak ona yetiştiğimde yürümeye başladık. O her zaman ki gibi sessizdi ve ortam beni rahatsız etmeye başlamıştı. Konuşmam gerekiyordu.

"Özür dilerim." dediğimde adımları yavaşladı.

"Ne için?" dedi soğuk çıkan sesiyle. Eskisi gibi davranıyordu.

"Öpüştüğümüz için." demiştim ama cevap vermemişti. "Aramızın açılmasını istemiyorum."

Göz ucuyla bana baktığında "O halde 1 hafta sonra doğum günü partim var. Sende gel." dedi.

Mutlulukla kafamı salladığımda "Olur" dedim.

O gün bunlardan başka hiçbir şey konuşmamıştık. Benimle uzun bir süre konuşacağını da düşünmüyordum. Artık yapabileceğim tek şey doğum gününü beklemek oldu.

***

Ertesi gün okula gittiğimde Korkut'u arkadaşlarıyla kavga ederken gördüm. Korkut sürekli kavga ederdi ama bu başkaydı. En yakın arkadaşlarıyla kavga ediyordu ve bu sefer yüzünde alaycı bir ifade yoktu. Fazlasıyla ciddi ve sinirliydi.

Olayı anlayabilmek için onlara yaklaştığımda konuşmalarının arasında adımın geçtiğini fark ettim ama tam olarak olayı anlayamamıştım.

Bir anda Korkut'un arkadaşını yere ittiğini fark ettim. Bunun karşılığında diğer arkadaşları da Korkut 'un üzerine yürümeye başladılar.

İlk öpücüğüm onca kişi arasında tek kalmıştı ve dövülüyordu. Nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama bir anda kendimi kavgaya atlamış, Korkut'u korur şekilde bulmuştum.

O sırada geç kalmalarına rağmen öğretmenler de yetişebilmiş, bizi ayırmışlardı ama bu sefer başımıza belayı almış gibi görünüyorduk.

Bu benim Korkut'la olan ikinci kavgamdı.

Sanırım iletişim kurmak için onunla konuşmaktansa kavga etmek daha çok işe yarıyordu. Çünkü Korkut saçma bir şekilde kavga etmeye bayılırdı. Sırf kavga çıkartabilmek için insanların kafasına vurup kaçtığını da kolaylıkla hatırlayabiliyorum.

Öğretmenimiz bizi müdürün yanına götürdüğünde müdürün tepkisi beni çok şaşırtmıştı. Sürekli bağırıyor ve bize kötü şeyler söylüyordu. Belki de ilk uyarısını dinlemeyerek ikinci bir kavgada bulunduğumuzdandır. Bilmiyordum ama öylesine korkmuştum ki bağırışından gözlerim dolmuştu. Korkut gizlice bileğimi tutarak beni kendi arkasına doğru çekti ve "Kavgayı ben başlattım. Diğerlerinin suçu yok." dedi.

O an ilk defa Korkut'un benden hoşlandığını hissettim. Bir şekilde her zaman bana imkansız gelen durum bir olasılığa dönüşmüştü.

Korkut'un tek başına ceza alacağı gerçeği beni ürküttüğünden ortaya atılmak istedim ama Korkut sanki bunu biliyormuş gibi koluyla beni dürttü.

SİYAHA ALIŞMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin