Bölüm 4

1.3K 87 20
                                    

Harika! Asansörde tıkılı kalmıştım ve benimle aynı durumu yaşayan bir başka insanda Harry Styles'tı. Hani hakkımda anti sayfaları açılmasına ve her gittiğim yerde nefret dolu bakışlara mağruz kalmamı sağlayan hödük. Şu git kendine sevgili bul olayını hiç hatırlatmayacağım bile.

Eminim kim olduğumu bile bilmiyordu. Yani kimin aklına asansörde tıkılı kaldığı kızın tanışmadığı sevgilisi olduğu gelirdi ki? Sevgili demişken... Yanındaki sarışın Harry Styles'la sevgili olmanın kaymağını yerken tehditlerle ben uğraşıyordum. Fakat dediğim gibi, sarışın çok tanıdıktı.

Onlara bakmayı kesip -ki eminim bir kaçık olduğumu düşünmüşlerdi, yani dakikalardır tuhaf gözlerle onları izliyorum- telefonumu cebimden çıkardım. Çekmediğini görünce son bir umutla parmak ucuna basıp kolumu olabildiğince yukarı kaldırdım. Lanet olası telefon ve boktan hat. Bir de reklamlarda telefonun okyanusun ortasında bile çektiğini söylerler.

Sinirle telefonu çantama fırlattım ve tekrar acil durum düğmesine bastım. Tekrar ve tekrar.

"Şu düğmeye basmayı keser misin lütfen?"

Sesin geldiği yöne baktım. Artık nasıl baktıysam Harry anında gözlerini kaçırdı.

"Tamam, susuyorum." diyince düğmeye tekrar bastım.

Yanındaki tuhaf sarı saçları olan kadın "Bence ilk basışında da anlaşılmıştır." diyince kafamı hızlıca ona çevirip "Bak, asansör zaten küçük ve bunaltıcı. Bir de boşlukta asalak asalak sallandığımız gerçeği var. Ve hiçbir şey yapamıyor olmam canımı sıkıyor. Yani şu an saçmalamam olası. Lütfen çeneni kapat." diye tısladım. İkiside tek kelime daha etmediler.

Büyük olasılıkla birkaç saat sonra bu kadar kaba davrandığım için kendimi kötü hissedecektim. Ama Harry'nin saçma sözleri saçma rüyama bile uğramıştı. Yani hak ediyor sayılırdı.

Yarım saatten birkaç dakika sonra asansörün çalıştığına dair bir ses çıktı. Hemen ardından yavaş yavaş aşağı inmeye başladık. "Tanrım, teşekkür ederim" diye mırıldandım. Harry'nin bakışlarını üstümde hissettim ama ona doğru bakmadım.

Kapı açılır açılmaz fırladığımı söylememe gerek var mı? Tam o sırada birine çarptım ve popo üstü yere yapıştım. "Bugün daha kötü olamazdı." diye homurdanıp bana uzatılan iki ele baktım. Birisi Harry Hödük Styles diğeri ise demin çarptığım 30'larında bir adamdı. İkisininde elini tutmadım ve asansörün bulunduğu duvardan destek aldım. Çarptığım adama dönüp "Üzgünüm" dedikten sonra adama baktım. Üzerindeki tuluma bakılırsa burada, elektrik işinde çalışıyordu. "Ve galiba buradan çıkmamızı sağladınız?" diye sorarcasına yüzüne baktım. Kafasını doğrularcasına sallayınca "Teşekkürler." dedim. Hatta adama sarılasım gelmişti, sonuçta o bok çukuru asansörde Harry ve sarışınla kalmak hayatımdaki en iyi deneyim değildi.

Tam dönüp gidecekken Harry'nin arkamdan gelen alaycı sesiyle sert bir dönüş yaptım. Bugün yaptığım sert dönüşler yüzünden belimi kıracaktım ya da daha fazla sert dönüş yapmadan Harry'nin kafasını kırabilirdim tabi.

"İstediğinde kibar biri olabiliyormuşsun Millers."

Soyadımı her ne kadar yalnış söylesede kim olduğumu biliyordu. Yani sadece isim olarak değil, baya kim olduğumu biliyordu. Uydurma haberler için ya da en azından yolladığı saçma mesaj için minik bir üzgünüm diyebilirdi. Ama o alay etmeyi seçti.

Bende ona karşı bir cadı olabilirdim.

Ama bunu uykusuzluktan ölmek üzereyken yapamayacağımdan şimdilik sadece kendim gibi davranacağım. Nasılsa doğal haliyle Amber ciddi şekilde can sıkıcı.

HeartbeatNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ