▪3▪

15 1 2
                                    













Jin hızlı bir biçimde telefon kilidine basarak ekranı kapadı ve ütünün fişini duvardaki prizden çekti. Bir çırpıda eşyalarını toplayarak hepsini bir dolaba yerleştirerek odasına yöneldi. Bu gün tekvando kursu vardı ve geç kalmak üzereydi iyiki intenetten konuştuğu kişi ona bunu hatırlatmıştı. Yoksa Bay Hwang' tan büyük azar işitecekti.

Hızlıca tekvando önlüklerini giyerek beline kahverengi kuşağını bağladı. Üzerine hırkasınıda geçirerek evden çıktı.

Kurs, yaşadığı yere yanlızca bir kaç blok ötede olduğundan koşarak ilerlemeye başladı ve kısa sürede ulaştı kursuna.

İlk işi girişteki dolaplar kısmına çantasını bırakmak olmuştu. Ayakkabılarınıda, ayakkabılığa yerleştirerek içeriye girdi.

Jin, girdiğinde gözler ona dönmüştü. Minik çaylaklar sevinmiş bir şekilde yakışıklı Jin hyunglarına doğru koşuşturmaya başlamışlardı. Çünkü Jin onları çok severdi, hergün hepsiyle oyun oynar, birşeyler ısmarladı. Minikler onunla zaman geçirmeye bayılırlardı.

Jin miniklerle sarılıp oynaştıktan sonra üstad Hwang ın odasının kapısını çaldı, sebepsizce ders zamanının geçmesine rağmen hala ortalıklarda görünmüyordü. Aslında o asla dersleri ihmal etmezdi. Bundan dolayı Jin endişelendiği için odasına bakmaya karar verdi.

Kapıyı bir kaç kez tıklattıktan sonra içeriden 'gir' sesi duyuldu. Jin, kapı koluna baskı uygulayarak içeriye adımını attı.

Karşısında gri saçlı, dolgun dudaklı ve uzun boylu esmer bir genç, yanındada orta yaşlı hafif kel takım elbiseli birisi vardı. Karşılarıdada tabiki üstad.

"Merhaba Jin."

Jin eğilerek üstadını selamladı.

"Merhaba üstad"

Jin' in karşısındaki genç gerçekten yakışıklıydı. Ona bakmaktan alıkoymamıştı kendini. Üstadının ona seslendiğinin bile farkında değildi. Kalbinde adeta kelebekler horon tepiyordu. Ondan etkilenmişti.

"Kim Seok Jin! Ne zamandar beridir beni dinlememeye başladın sen!"

Jin yerinde irkilerek üstadına döndü ver tekrar eğildi ancak bu sefer doğrulmadı.

"Ü-üzgünüm ü-üstad  dalmışım galiba.."

"Doğrulabilirsin Jin. Bu Namjoon buraya tekvando öğrenmeye geldi. Onunla iyi anlaşsan güzel olur. Şimdi Namjoon u yanına al ve ona kursumuzu tanıt. Bende burada Bay Soo ile konuşacağım."

Jin doğrularak üstüdını yanıtladı.

"Peki efendim."

Namjoon ayağa kalkarak Jin' den önce dışarıya çıktı ve onu arkasında bıraktı. Jin bu çocuğa sinirlenmişti. Hangi akla hizmet böyle bir saygısızlık yapabiliyordu?

Dışarıya çıktıktan sonra kapının kenarında duvara yaslanmış gence adeta dediği yapılmamış bir anne edasıyla dönerek sertçe kolunu kavradı.

"Ne yapıyorsun sen velet?"

"Ne yapmışım?"

"O, bizim üstadımız biraz saygılı olsana!"

"Hem para vereceğiz hem saygı duyacağız öylemi yani?"

"Aynen öyle küçük bey!"

"Başlatma üstadından. Zaten sinirliyim büyüğüm demem alırım elime."

"Bak hele sen şu miniğe.. Bak burada üstatdan sonra benim sözüm geçer. Ayağını denk alacaksın!" diyerek Namjoon un kolunu bir çırpıda yakaladı ve sertça sırtına götürdü. Arkasını döndürerek yüzünü duvara yasladı.

"ANLADIN MI?!"

O bağırmayla resmen yüm bina inledi. Yanlarındaki odadan bir üstad bir de iş adamı anında fırladı.

"JİN! HEMEN KES ŞUNU!"

Jin üstadının sözüyle anında genci bırakarak hazır ola geçti ve başını aşağıya eydi. İlk defa sinirlerine hakim olamamış ve birisinin canını yakmıştı. Şu an buna kendisi bile inanamıyordu. Yıllardır koruduğu sakinliği şu 2 dakika içinde gri saçlı bir serseri yüzünden yerini sinire bırakmıştı.

"JİN CEZALISIN!"


Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Jul 06, 2016 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

NAME | ▪NamJin▪ |Donde viven las historias. Descúbrelo ahora