×.15

3.1K 283 41
                                    

(İnatla anlatım yazıyorum derdim ne acaba??)
(Multimedyada bunak MJ)

Ga Yeon, Seokjin onu görüntülü aradığında saçlarını düzeltti ve MJ'i kucağına alıp konuşmayı kabul etti.

Seokjin üzerinde pembe kapişonlusuyla gülümseyerek elini salladığında Ga Yeon'da aynısını yaptı.

"Pembe yakışmış." Dediğinde Ga Yeon, Seokjin teşekkür etti.

"Busan nasıl?"

"Her zaman ki gibi sıkıcı. Sen ne yapıyorsun?"

"Dediğim gibi sıkılıyorum. Annem sonunda bebeklerimi bana geri verdi."

"Cidden mi? Titan ve Raphael'i görmek istiyorum."

"Şuan neredeler bilmiyorum ve açıkçası aramakla uğraşmakta istemiyorum. Bu arada MJ çok tatlı." Dediğinde Seokjin, Ga Yeon MJ'i kucağından indirdi.

"Seninkileri bulana kadar MJ'i göremezsin."

"Ama zaten gördüm. Onun yerine diğer hayvanlarımı göstersem hiç değilse onların yerlerini biliyorum?"

"Peki ama benim için olmasada onları bulmak zorundasın biliyorsun?"

"Evet biliyorum. Elbet bir yerlerden çıkarlar. Küçük hayvanat bahçesi turuna başlıyorum." Dedi Seokjin ve oturduğu yerden kalktı.

"İlk durağımız hemen bulunduğum odadaki kaplumbağa habitatı, bu hayvanlar o kadar tehlikeli ki diğer hayvanlardan ayrı yaşıyorlar. Nedeni ise akvaryumlarından kaçmaları. Eğer şanslıysak birini kaçarken yakalayabiliriz." Seokjin bunları sesini belgesel kanallarındaki gibi kalınlaştırıp gizemli bir şekilde söylemişti. Ga Yeon kahkaha attığında Seokjin'de kendini tutamayıp kahkaha atmaya başlı.

"Bayan burada gülmememiz gerek yoksa kaplumbağalar saldırabilir."

"Üzgünüm beyefendi lütfen devam edin." Dediğinde Ga Yeon, Seokjin boğazını temizleyip kalın ve gizemli sese geri döndü ardından da telefonu kaplumbağaların akvaryumuna çevirdi.

"Gördüğünüz gibi vahşi kaplumbağalar şuan dinleniyorlar çünkü yarım saat sonra kanlı bir beslenme saati geçirecekler ve gördüğünüz gibi bir tanesi akvaryumdan çıkıp av aramaya gidiyor." Diyerek yerde yürüyen kaplumbağayı gösterdi.

"Onu Lucifer'a adak olarak orada mı bırakacaksın?"

"Hayır tabi ki de, savaşarak yenilecek."

"Seokjin!"

"Şaka yaptım. Bu büyük yırtıcı evdeki diğer hayvanları katletmesin diye geri yerine koyacağım ama bunu yaparken çok dikkatli olmam gerek aksi takdirde parmaklarımı kaybedebilirim." Dedi ve Ga Yeon gülerken kaplumbağayı alıp geri akvaryuma koydu.

"Şimdi sıra kaplumbağalar dan sonraki ikinci ölümcül hayvanda. Kendileri büyük bir akvaryumda çetesiyle birlikte yaşar. Bütün dünya onları japon balıkları diye bilirken ölümcül isimleri samuray balıklarıdır. Şimdi onların yanına gideceğiz." Diyerek Seokjin bulundukları odadan çıkıp mutfağa girdi ve kaplumbağalarınkine göre daha büyük bir akvaryumun önünde durdu.

Turuncu balıklar etrafta yüzüp yapay eşyaların arasına girip çıkıyordu.

"İşte samuray balıkları. Bu balıklar o kadar zeki ki etrafta insanlar yokken birbirleriyle savaşıyorlar ve insan sesi duyduklarında samuray yeteneklerini kullanıp normale dönüyorlar."

"Vay canına Seokjin bu kadar yetenekli hayvanları nereden buldun?"

"Sahiplerine çekmişler diyelim."

"Pekala, egonu balıkların yanında bırakıp tura devam etsek?"

"Tabi hanımefendi hemen. Sıradaki yerimiz kuş habitatı. Bu kuşumuzun adının Athena olduğuna bakmayın Hades gibi ateşi sever. Duvarları yanmayan duvar kağıdı ile kaplamak zorunda kaldık." Dedikten sonra başka bir odaya geçti ve büyük kafeste ki beyaz kuş Ga Yeon'un görüş alanına girdi.

"Ama Seokjin bu çok güzel. Athena değil de Afrodit demeliydiniz bence."

"Namjoon'a bundan bahsedeceğim. Her neyse işte buda Athena. Aileye son katılan üye. Ejderha soyundan geldiği için kızdırmamaya çalışıyoruz yoksa sonu iyi bitmiyor." Dedi gülerek.

"Çok sevimli. Sanırım aşık oldum." Dedi Ga Yeon'da gülerek.

"Beğenmene sevindim. Peki ben şimdi MJ'i görebilir miyim?"

"Onu etkilemeye çalışmayacaksın ama."

"Elimde olan bir şey değil bu güzelim, hayvanlar benden etkileniyor."

"P-peki o zaman kapşonunu falan tak ve lütfen egona sahip çık." Diyerek Ga Yeon Seokjin'in ona güzelim dediği yeri duymamış gibi yaptı ama yanakları duyduğunu açık açık bağırıyordu.

MJ'e seslenip beyaz köpek yanına geldiğinde kucağına alıp telefonu ikisinide alabileceği şekilde uzaklaştırdı.

"MJ bu Seokjin, kendisi seni benden almaya çalışırsa ondan etkilenmiyorsun tamam mı?" Seokjin güldükten sonra köpeğe merhaba dedi. Bu ikisine de garip gelmiyordu çünkü ikiside hayvanlarıyla konuşmayı seviyordu.

"Hayvanlar bir süre sonra sahiplerine çeker derler ama MJ senden daha tatlı." Dediğinde Seokjin, Ga Yeon gözlerini devirdi.

"Seninkiler de senden daha tatlı." Diye ekledi.

"Ne zamandır seninle?"

"Bilmem sanırım on yıl oldu, emin değilim."

"Bayağı yaşlı o zaman."

"Yaşlı ama çok hareketli. Yürüyüşe çıktığımızda canıma okuyor." Dedi Ga Yeon MJ'in boynunu severek.

"Titan'da öyle. Bazen peşinden koşmak zorunda kalıyorum. Tasmasını çekmeyi sevmiyorum da."

"Aynen bende. Bu yüzden az koşmadım bu bunağın arkasından. Bir keresinde yere düşmüştüm." Diye anlatmaya başladı Ga Yeon kahkaha atarken.

"Aynısı bana da olmuştu. Çimlere oturmuştuk ve Titan bir anda koşmaya başlayıp beni düşürmüştü. Ayağa zor kalkmıştım." Diyerek Seokjin'de anlatmaya başladı kahkaha atarak.

Ga Yeon annesi onu çağırdığında gitmesi gerektiğini söyleyip konuşmayı kapattı.

The Boy Who Loves Animals .KSJ. 3Where stories live. Discover now