Silinmeyen İzler

46 3 1
                                    

“Artık ne olup bittiğini anlatacak mısın?”
“Sanırım fazla içtiği için böyle olmuş.”
Her ne kadar varlığından rahatsız olsada Esin’in şuan ki halini fazla içkiyle açıklamanın saçma olduğunun Jong’da farkındaydı.
“Ne yani içki koması teşhisimi koydunuz o kadar konuşup. Bu kadarını konuşmadanda söyleyebilirdim ben.”
Yong düşünemediği için yakınlarında onun yerine düşünebilen biri olması her zaman içini rahatlatıyordu ve bu gece için Jong üzerine düşeni fazlasıyla yerine getiriyordu.
“Bugün babasının ölüm yıl dönümüymüş. Bazı dönemler psikolojik olarak kendini kapatıp krize giriyormuş. İçkide bunu tetikleyen unsurlardan biri ve şuan fazla içtiği için uyandıramıyoruz. Kendini babasının öldüğü günde sanıyor. Herhangi bir sarsıntı yaşadı mı.”
“Bilmiyorum ki.”
“Hyung noona ağlamaya başlamadan önce araba sarsılmıştı biraz. Onunla ilgisi olabilir mi.?”
“Muhtemelen onunla ilgilidir Minhyuk. Çünkü Esin babasını depremde kaybetmiş. Sarsıntı onu deprem gününe götürmüş olmalı.”
“Zavallı noona. Şuan canı çok yanıyor olmalı. Öyle bir günü yeniden yaşamak istemezdim.”
“Her sene böyle mi oluyormuş yani.”
“Yong bilmiyorum ama arkadaşının dediğine göre sabah konuştuklarında bu günü sorunsuz atlatmak için izinli olduğunu erkenden uyuyacağını söylemiş. Açıkçası bende izinli sanıyordum. Fikrini değiştiren bir şey olmuş olmalı.”
Tabiki fikrini değiştiren bir şey vardı. Yong’un içini kemiren yersiz olduğu bir gecede iki kere gözüne sokulan kıskançlık duygusu Esin’in tüm planlarının önüne bir duvar örebilmişti. Ve sırf Yong’un içi biraz olsun rahat edebilsin diye istemediği bir geceye mahkum edilmişti. Esin’i bu halde görmek yerine kıskançlıktan ölmeyi yeğlerdi belki ama şuan her şey için çok geçti ve Yong’un elinden bir şey gelmezdi. İçinde bulunduğu çaresizlik kendine olan öfkesini biraz daha körükledi.
“Peki ne yapacağız. Nasıl düzelecek bir şey demedi mi?”
“Yong yapabileceğimiz bir şey yok gibi. Uyandırmaya çalışmayın bırakın uyusun dedi. Sadece içkili olduğu için başında birimiz beklese iyi olacak.”
“Tamam. Siz gidin ben yanında kalırım.”
“Bende kalabilirim. Hem bir şey isteyecek olursa...”
“Menajer Esin’e ulaşamayınca ilk seni arayacaktır Fatih. O yüzden senin kalman sakıncalı.”
“Hyung ben kalayım o zaman.”
“Ben kalırım dedim ya Minhyuk. Bu gecelik kanepede uyusan sorun olmaz sanırım.”
Yong’un ses tonundaki kararlı ifade herkesin odadan çıkmasına yetmişti. Tamda Yong’un istediği gibi Esin’le baş başa kalabilmişlerdi. Normalde olsa sadece bunun için bile sevinçten uçabilecekken yatağın üzerinde öylece uzanmış Esin’e bakınca içine dolan sevinç kırıntılarını yutkundu. Kaderi saymazsak Esin’in bu halinin tek sorumlusu Yong’ken bu anlamsız ama tatlı sevinci yaşamaya hakkı yoktu. İki yatağım arasında duran küçük berjeli normalde kendisinin kullandığı ama şuan Esin’i ağırlayan yatağa yaklaştırdı. Oturmadan önce çekmecelerin üzerinde duran peçeteden aldı eline. Koltuğa oturup özenle Esin’in alnına yerleşmiş bir kaç damla teri kuruladı. Belkide kalan hayatı boyunca izlemek isteyeceği bu manzarayı seyretmeye başladı.

Uykusunun ardındaki acıyı bir kenara bırakırsak bu haliyle uyuyan güzel olabilirdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Uykusunun ardındaki acıyı bir kenara bırakırsak bu haliyle uyuyan güzel olabilirdi. Yong’un dudaklarıyla yeniden uyanabilirdi. Ya da yok yok. Bu pürüzsüz tenle olsa olsa pamuk prenses olabilirdi. Esin bi haldeyken neden prensesin öpülünce uyandığı masallar geliyordu ki aklına. Yong’un iç muhasebesini Esin’in dudaklarından dökülen iniltiler böldü.
“Baba lütfen ölme.”
Yong anlamasada artık bu inlemelerin sebebini biliyordu. Bir eliyle Esin’in elini tutarken diğer eliyle de saçlarını okşadı. 
“Geçti Esin geçti. Bak ben yanındayım.”
Yong’un fısıltıyla çıkan cümleleri ve şefkatli dokunuşlarıyla beklediği sadece buymuş gibi sayıklamayı bırakıp nispeten huzurlu bir uykuya daldı.
##########################

For One Fine DayWhere stories live. Discover now