5

1.2K 48 9
                                    

O çocuk evet o çocuk NATHAN bizim okulda , bildiğin bizim okulun bizim sınıfıntaaa! Ne arıyordu ki.
Şuan şokun alasına girmiştim.
Onu sınıfta görünce zaten sıçrayarak tuvalete doğru resmen uçmuştum.


Peyton da arkadamdan koşuyordu. Sonunda tuvaleti o uçmuş kafamla bulabilmiştim.


"Neler oluyor?" Peyton da bir şeyler olduğunu sezmişti.


"O çocuk ne zamandan beri bu okulda?" Sesim beni ele geçirmişçesine titriyordu.


"İki gün oldu. Neden bu kadar telaş yaptın anlamıyorum. Bak özel bir şeyse bana anlatabilirsin." Sanırım onun eski bir erkek arkadaşım falan olduğunu düşünüyordu.

"Ha-hayır hiç bir şey yok,başım birden döndü de. "


Heey ne zamandan beri yalan söylüyordum ben? Ama onların varlığını kimseye fark ettirmemem lazımdı, üstelik onunla ilgili bir yalanda atamazdım.



"Şey tamam sadece bir anlık bir baş dönmesiydi, sen sınıfa doğru git ben de yüzümü yıkayıp geleceğim." dedim.
Yüzüme bir kez daha baktı ve ona gülümseyince "peki o zaman" deyip uzaklaştı.


Korkuyordum, arkadaşlarıma yada bana bir şey yapabilecek olmasından korkuyordum.


Musluğun en soğuk tarafını çevirdim ve yüzüme suyu çarptım.
İşte, şimdi kendimi daha iyi hissediyordum.


Kapıya doğru ilerledim ve işte bir başka şook!
Bugün şoklarla geçecek bir gün olacağa benziyordu.


Nathan karşımda durmuş bana bakıyordu.
"Seni korkutmak istemememiştim." Bir yandan da kolumdan hafifçe çekerek beni tuvaletin yanındaki boş depoya götürüyordu.


Tekrar " Seni korkutmak gibi bir amacım yoktu " dedi. Gerçekten kulağa hiç korkunç gelmeyen bir sesi vardı.


"Se-sen burada ne yapıyorsun?" Olamaz işte sesim çatlamıştı bile. En nefret ettiğim şeylerden birii.


"Sadece yeminini tuttuğuna emin olmamız gerekiyordu. Ailemden biri görevli olmalıydı gönüllü oldum, onlarda seve seve kabul ettiler.
Kardeşlerim bu kadar kalabalık bir ortamda kendilerini kontrol etmekte zorlanıyorlar ,ben insan kanını içmediğim için alıştım.
Açık yara kokusu almadıkça sorun yok. Açık yara kokusu alırsam diye de zaten yanımda kokulu peçeteler, parfüm falan taşıyorum. Benden korkmana gerek yok, başka soru?" deyip göz kırptı.


Olamaaz ondan gerçekten korkmamaya başlamıştım ve bu iyi bir şey değildi . Kim bir vampirden korkmaz ki !
"Parfümüm sanırım sendeydi" dedim.

Parfümü umursadığım falan yoktu.
Sadece şu lanet merakım beni içine doğru çekiyordu.
"Evet" resmen şuan bana ,bir sorun mu var bakışları fırlatıyordu.


Zil sonunda çaldı. Sonunda diyorum çünkü bir vampirle bu kadar yakın olmamalıyım. Üstelik o vampirin ailesi babamı öldürdüyse.


Sonunda kolumu tutan elinden kurtuldum ve sınıfa doğru yürümeye başladım. Peşimden geliyordu.


Sınıfa girdim ve sırama oturdum. O da sırasına oturmuştu. Beni izliyordu.
Kimseye bir şey anlatmazdım ki, daha doğrusu anlatmaya cesaret edemezdim.
Her davranışımı izlemesine gerek yoktu.
Üstelik bu yaşadıklarımı birilerine anlatsam "babası ölünce kafayı yemiş" diye düşünürlerdi.
Bir yandan da kafamda biri "dolunay " diye çığlık atıyordu.



Tüm gün bu düşüncelerle geçmişti. Yemeğimi bile o kadar bitkisel hayat modunda yemişim kii, ne yediğimi cidden hatırlamıyordum.


En azından günün bittiğini kendime hatırlatıp, Peyton'u aramaya başladım. Olamaz hiç bir yerde yoktu.


Sonunda telefon etmeyi akıl edince kot çantamın arka cebine doğru uzandım. Hızlıca peyton'u son arananlardan buldum. Zaten her zaman o oradaydı.


Telefonu uzun bir beklemenin ardından açtı.
"Neredesin?"
"Beth, iyi misin ? Sana son dersten önceki ders okuldan Isaac'le kaçacağımızı söyledim.
Sen de kafanı salladın. Bir de anneni ararsın dedim yaa, hani seni alsın diye. Heey Beth yaşıyor musun ?"


Gerçekten bunlar yaşanmış mıydı?


"Üzgünüm farkında değilmişim, şimdi annemi ararım görüşürüz " deyip telefonu kapattım.


Şimdi annemi aramam gerekiyordu. Annemin numarasını çevirip , açmasını bekledim. Sonunda açtı.
"Beth çok acil bir şey mi? Önemli bir ameliyata gireceğiz hemen söyler misin?"


''Beni alabilir misin Peyton gitmiş" dedim.

"Ameliyatın bitmesi 1 saati bulur beklemen gerekecek "

"Peki o zaman bir saate görüşürüz" dedim.


Telefonu kapatmıştı. İçeri girdim, hava soğumuştu, Nathan bana bakıyordu. "Bırakmamı ister misin?" diye sordu.


"Birazdan annem gelecek gerek yok dedim"


''Birazdan dediğin bir saat olmasın" deyip sırıttı.


Tüm konuşmalarımı dinlemiş miydi?
"Hadi benimle geliyorsun " Bu sefer daha emirvaki yapmıştı.
Hayır demek istemiyordum.
Eve ne kadar erken gidersem o kadar iyi böylece ödevlerimi bitirip dizimi izlemeye başlayabilirdim.
Ama hayır onunla gitmeyecektim.


En sonuda yine kolumdan çekiştirmeye başlamıştı. "Geliyorsun. "

''Vampir olabilirim ama insanlık görevlerimi de yerine getirmeliyim. Bu soğukta bir kızı yanlız bırakmak mı? Hadi ama o kadar kötü biri gibi mi gözüküyorum? "

İşte şimdi ikna olmuştum sanırım.

KöleWhere stories live. Discover now