Zevkten başım dönüyordu. Karşı koymaya çalıştığımı anlar anlamaz ise git gellerini daha da fazla hızlandırıyordu. ''Lanet Olsun! Bu herif işini gerçekten de iyi biliyor. Bu gidişle beni pasif yapacak'' Diye düşünür düşünmez, silkelendim ve derin bir nefes almaya başladım. Planı irademi kırıp, ona boyun eğmemi sağlamaktı ve başarılı olmak üzereydi de.

Fakat teslim olmaya zerre niyetim yoktu.

Önce derin bir nefes alıp, sakin olmaya çalıştım. Sakin olduğumdan emin olduktan sonra ise boşta olan ellerimden birini kullanıp, Lufian'ın erkekliğime saldırdığı elini yakaladım ve sağa çevirerek, onu bir hışımla altıma aldım.

İkimiz de birbirimizi delicesine istiyorduk. Fakat ikimizin de altta olmaya zerre niyeti yoktu. Bu yüzden de sürekli birbirimizi altımıza almaya çalışıyor. Hem savaşıp, hem de sevişiyorduk. Birbirimizi altımıza almaya devam ettikçe, daha da fazla tahrik oluyor, irademizi yitiriyorduk. Fakat yine de hem savaşıp, hem de sevişmeye devam ediyorduk.

Sertleşmiş olan erkekliğinin üzerine oturduğumda Lufian istemsizce titredi. Altımda kıpırdanmaya devam ettikçe, erkekliğimiz birbirine sürtüyordu, fakat bu şekilde sürttükçe kendi sonunu hazırlıyordu sadece.

''Lanet Olsun'' Diye sesli bir şekilde inlemeyi ihmal etmeyen Lufian, o kadar çok tapılası görünüyordu ki. Bütün vücudunu yiyip, bitirmek istiyordum.

Tek bir lokma dahi bırakmadan,

Derin bir nefes alıp, tek elimle iki elini de kenetleyip, başının üzerine sabitledim. Tıpkı Lufian'ın da az önce bana yaptığı gibi. Boşta kalan elimle pantolonunun fermuarını çözüp, baksırıyla birlikte dizlerine kadar sıyırıp, önce yumurtalıklarını daha sonra da erkekliğini okşamaya başladım. Hareketlerim Lufian'a kıyasla daha yavaş ve sakindi. Onu acıdan kıvranırken izlemek nedense hoşuma gitmişti. Kısık kısık nefesler alıp veren Lufian Vettel ise sakinliğime daha fazla dayanamayarak yavaşça dudaklarını araladı ve

L: Biraz daha hızlan.

Deyip, sırtını dikleştirdi ve vücudunu sağa sola doğru hareket ettirmeye başladı.

Sanki bu beni hızlandırabilecekmiş gibi..

Derin bir nefes alıp dudaklarımı araladım ve Lufian'a

A: Olmaz.

Diyerek, şeytani bir şekilde gülümsedim ve hareketlerimi hızlandırmadan erkekliğine git gel yapmaya devam ettim. Altımdaki beden ise kıvranmaya devam ediyor, hızlanmam için yalvarırcasına telkinlerde bulunuyordu. Onu bu şekilde izlemek, o kadar çok keyifliydi ki, bunu bütün bir gün sürdürebilirdim. Fakat ben o kadar da zalim değildim.

Yoksa öyle miydim?

Şeytani bir şekilde gülümseyip, altımda kıvranmaya devam eden Lufian'ı bir süre daha izlemeye devam ettim. Dişlerimi ısırıp, sesli bir şekilde yutkunmaya çalıştığımda ise boğazımın yandığını hissettim. Hiç şüphesiz susuzluktu bu. Bir şeyler içmem gerekiyordu, fakat altımdaki Lufian'ı serbest bıraktığım an, direk benim üzerime atlayacağından da adım kadar emindim.

Sadece zayıf bir anımı kolluyordu. Hepsi bu.

Derin bir nefes alıp, sağa sola bakmaya başladım ve yan tarafımızdaki sehpanın üzerinde bulunan orta boyutlardaki bir viski şişesi gözüme çarptı. ''Eh bu da iş görür''. Diye düşünüp, Lufian'ın başının üzerinde kenetlediğim elimi değiştirip, şişeyi aldım ve bir yudum alıp aldığım viskinin soluk boruma ve oradan da mideme geçişini dinledim.

Lufian'ın o anki bakışları ise ''Şimdi bunun sırası mı?'' Der gibiydi. O an aklımdan geçen düşünceye karşılık alt dudağımı sert bir şekilde ısırdım. Elimdeki içki şişesine bakıp şeytani bir şekilde gülümsedim ve dudaklarımı aralayarak Lufian'a

A: Ah, ne kadar da kabayım. Sende mi susadın?

Der demez, aklımdaki düşünceyi uygulayıp, elimdeki içkiden birkaç yudum daha alıp ağzımda beklettim ve boşta kalan elimle Lufian'ın ağzını aralayıp, kendi ağzımdaki içkiyi Lufian'ın ağzına transfer ettim. Lufian ise ağzına fazla gelen birkaç yudum viskiyi taşırdı. Viski dudaklarının kenarından çenesine ve oradan da boynuna doğru akmaya başladı. Önce dudaklarının kenarını, çenesini ve boynuna doğru akan sıvıyı yavaşça emdim. Lufian ise hafif çakırkeyif olmuş, göz kapaklarını aşağıya indirmişti bile.

Fakat uykuya dalmak için hiçte uygun bir zaman değil, öyle değil mi?

Derin bir nefes daha aldım ve elimdeki şişeyi yavaşça Lufian'ın üzerine doğru boşaltmaya başladım. Şişeyi komple boşalttıktan sonra da yere attım ve Lufian'ın göğüs uçlarını emip, ısırmaya başladım. Sesli bir şekilde inlemeye başlayan Lufian Vettel, itiraf etmem gerekirse oldukça tapılası görünüyordu ve de leziz. Fakat işleri yavaştan alma fikri nedense daha cazip geliyordu. O yüzden de dilimle yavaşça aşağılara doğru idim ve göbek deliğini dolduran viskiyi yavaşça içime çektim. Daha sonra da göbek deliğini dairesel bir şekilde emdim ve tekrar yukarılara doğru çıkıp, köprücük kemiklerini ısırmaya başladım.

Acı dolu bir inleme ile karşılaştığımda ise bu sefer dişlerimi göstererek gülümsedim ve aynı noktayı ısırıp, emmeye devam ettim. Altımdaki güzellik titremeye doymuyor, daha fazla, daha fazla kendini titretmeye devam ediyordu.  Titrediği her bir saniye erkekliğim de onun erkekliği ile beraber titriyordu. Bu his inanılmazdı. Oldukça iyi hissettiriyordu, fakat daha da iyi hissetmeliydim. O yüzden de boşalmanın eşiğine gelmiş olan erkekliğimi, Lufian'ın erkekliğine doğru yavaşça sürtmeye başladım.

Bir hışımla göz kapaklarını aralayan Lufian, kendisini bana doğru bastırmaya ve sesli bir şekilde inlemeye başladı. Bense istifimi hiç bozmadan aynı yavaşlıkta ona sürtünüyor, onun acı dolu inleyişlerini dinleyip, şeytani bir şekilde gülümsüyordum.

Git gellerimi yavaşça sürdürmeye devam ederken, bir yandan da altımda inlemekten usanmayan bu güzelliği seyre dalıyordum.

Onu bu şekilde izlemek, o kadar çok keyifliydi ki, bunu bütün bir gün sürdürebilirdim. Fakat ben o kadar da zalim değildim.

Yoksa öyle miydim? (Şeytani gülümseme)





BİR DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE. SEVİLİYORSUNUZ <3

SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin