°Vingt sept

1.2K 130 6
                                    

Dün gece aklıma doluşan sahnelerle uyanıyorum. İstemsizce gülümsüyorum ve yanımda uyuyan Jongin'i izlemeye başlıyorum.

Yüzünün ne kadar kusursuz olduğunu izledikçe anlıyorum. O kadar güzel ki, insan da yorulana kadar öpme isteği uyandırıyor. Jongin benim olduğuna göre ona istediğimi yapabilirim ama daha dün zaman isteyen bendim. Bu yüzden sadece tek kolumu boynuna dolayıp kendimi ona yaklaştırıyorum. Bunu hisseder hissetmez kollarını bana doluyor ve aramızda ki mesafeyi azaltıyor. İşte bu his gerçekten mükemmel. Şu an sanki dünya yıkılsa biz bu yatakta sarmaş dolaş yatmaya devam edeceğiz.

Hangi akla hizmet onu bırakmışım bu zamana kadar bilmiyorum. Oysa ki onunlayken yapmak isteyeceğim şey çok fazla. En önemlisi ise sarılmak. Durmadan.

"Günaydın."

Ben onun yüzüne dalmışken yüzünde aptal bir gülümsemeyle mırıldanıp beni iyice kendine yaklaştırıyor ve başını boynuma saklıyor.

"Günaydın canım."

Saçlarını okşayarak mırıldandıktan sonra sevgi patlaması yaşıyorum kendi içimde. Mıncır mıncır mıncırasım geliyor onu ama tutuyorum kendimi.

"Bana minnoşum de."

Boynuma gömülü olduğundan dolayı boğuk çıkan sesiyle konuştuktan sonra aptal aptal gülümseme sırası bana geçiyor.

"Minnoşum mu?"

"Evet. Bana hep böyle derdin."

"Bu biraz şeyce değil mi..."

"Gay?"

İkimizinde kahkasıyla ortam havalanırken biraz doğrulup üstüme geçiyor. Ağırlığını vermeden küçücük bir buse koparıyor dudaklarımdan. Ardından dudaklarını yanaklarıma yönlendirip orayı da öpüyor. Ellerimi kaldırıp yanaklarına koyduğumda gözlerim büyüyor.

"Yanakların yumuşacık!"

Gülerken gözleri kısılıyor. Tam aşık olunası bir görüntü.

"Unutacağını düşünmüştüm."

"Oynamama izin ver."

Yine gülerek başını sallıyor ve izni koparmamla yanaklarını sıkmam bir oluyor. Arada bir yanaklarına yaptığım fangirllüğü destekleyen sevgi mırıltıları çıkarıyorum. İki yanağına iki elimle baskı yapmamla dudakları daha da öne çıkıyor. Bu görüntüyü daha sonra tekrar izlemem gerektiğini aklımın bir köşesine kaydettikten sonra başımı kaldırıp öne yığılmış olan dudaklarını öpüp geri çekiliyorum. Gülümsemesi genişlerken yanaklarını serbest bırakıyorum.

"Hadi kahvaltı yapalım."

Başını sallayıp gülümsüyor harekete geçmeden önce.

Birlikte mutfağa geçip profesyonelce(!) kahvaltı hazırlamaya başlıyoruz. Ortalık batmıyor ancak mükemmel de değil kahvaltı. Ancak birlikte bir şeyler yapmak mükemmel. Kısıtlama olmadan. Özgürce.

Kahvaltı yaparken çok eğleniyoruz. Bana kahvaltıda yemeyi en sevdiğim şeyleri söylüyor. Sanki hafızamı kalıcı olarak kaybetmişim gibi... Eski anılarımızı da anlatıyor. Bu kadar güzel şeyi nasıl bırakmışım aklım hala almıyor.

Eğlenceli bir kahvaltı seansından sonra evi toparlamaya başlıyoruz. İzin günlerimizde de evi toplamadan içimiz rahat etmezmiş önceden. Ev de toparlandıktan sonra duşa girme isteği bastırdığında Jongin'e haber verip duşa giriyorum.

Çıktığımda giyinip ve kurulanıp odadan çıkıyorum. Jongin'in mutfakta bir şeyler yaptığını görüyorum.

"Ne yapıyorsun?"

la vie en roseWhere stories live. Discover now