°Quinze

1.5K 196 16
                                    

Kyungsoo: Önemli değil. Asıl ben özür dilerim, çok ters davrandım.

Jongin: Moralin falan mı bozuktu?

Kyungsoo: Biraz. Ama önemli değil.

Jongin: Peki şimdi nasılsın?

Kyungsoo: İyiyim, sen?

Jongin: Bende, ne yapıyorsun?

Kyungsoo: Resim.. Sen?

Jongin: Öğle arasındayım. Yemek yemeye gidiyorum.

Kyungsoo: Jongin sen ne iş yapıyorsun? Yani söylemek istemezsen sorun değil, sadece merak ediyorum.

Jongin: Bir kitap basım şirketinde çevirmenim.

Kyungsoo: Tanrım. Çok güzel bir meslek. Kaç dil biliyorsun?

Jongin: İngilizce, Almanca ve Fransızca. Bu üç dil genelde kitap sektöründe çok ilgi gören yazarların dili. Eh parası da iyi oluyor böylece.

Kyungsoo: Benim gibi avare değilsin..

Jongin: Öyle söyleme, sen de çok güzel resim yapıyorsun.

Yani yapıyorsundur.

Kyungsoo: Ama resim yaparak ayaklarım üzerinde duramıyorum. Hala anne parası yiyen asalağın tekiyim.

Jongin: Bir gün hayalin olan sergiyi açacaksın Kyungsoo, inanıyorum.

Kyungsoo: Sen benim böyle bir hayalimin olduğunu nerden biliyorsun ki?

Jongin: Şey..

Bilmiyorum.

Yani, tahmin ettim.

Tahmin etmek zor değil.

Neyse, ben kaçtım. Görüşürüz.

Kyungsoo: Görüşürüz..

//

Ve yazar kendi depresifliğinin suçunu Kyungsoo'ya atar.

la vie en roseWhere stories live. Discover now