Gözleriyle gözlerimi çoktan hapsetmiş olan Aftiel ise, sanki beni öpmesini dilediğimi biliyormuş gibi şeytani bir şekilde gülümseyip, parmaklarını burnumdan başlayıp düz bir çizgi şeklinde aşağı doğru gezdirmeye başladı. Önce dudaklarımdan geçen düz çizgi, daha sonra çenemden boynuma, boynumdan da göğsüme doğru inmeye devam etti. Nefes alış verişlerimin hızlanmasına karşılık şeytani bir şekilde gülümsemeye devam eden Aftiel Grass, göbek deliğimi dairesel bir şekilde okşadı.

Gözlerini gözlerimden bir saniye olsun ayırmıyordu.

Bedenimin her bir zerresi yavaş yavaş onun esareti altına girerken, düşünebildiğim tek şey ise bir an önce ona dokunmaktı, fakat onun her bir dokunuşu beni öylesine etkilemişti ki, tüm vücudum kasılmış, hareket etme kabiliyetimi yitirmiştim çoktan.

Göbek deliğimin etrafındakini turunu tamamlayan Aftiel, yavaşça bana doğru yaklaştı ve alt dudağımın sağ köşesini dişlemeye başladı. Sesli bir şekilde inlediğimde ise dudağımı kendisine doğru çekip, aynı hızla serbest bıraktı. Üst dudağıma çarpan alt dudağımın çıkardığı sese karşılık dişleri göstererek gülümseyen Aftiel, belimi sıkıca kavrayıp kendisine doğru çekti. Erkekliğine sürtmeye başlayan erkekliğime karşılık derin nefesler alıp vermeye başlamıştım. Aftiel ise bir yandan dudaklarını ıslatıp, bir yandan da gözlerime bakmaya devam ediyordu.

Bakışları o kadar çok derindi ki. Bedenimin her bir zerresine işliyordu adeta. Normal değildi, onun bakışları kesinlikle normal değildi. Anthony her zaman ''Deamon'ın bakışları keskin bir bıçak gibidir. Sen daha farkına bile varmadan keser seni. Yapabileceğin tek şey ise akan kanı izlemek olur sadece'' Derdi. İtiraf etmem gerekirse saçma bulurdum bu cümleyi, fakat gerçekten de Aftiel'in bakışları da keskin bir bıçak gibi, işliyordu her bir zerreme ve benim de yapabildiğim tek şey ise akan kanı izlemek oluyordu sadece.

Tıpkı Anthony gibi.

Fakat ben Anthony değildim. Ben Lufian'ım. Lufian Vettel. O yüzden de izlemekten daha fazlasını yapmalıydım öyle değil mi?

Derin bir nefes alıp, Aftiel'i kendime çektim ve tam onu öpeceğim sırada çalan telefonuma lanetler okuyarak, telefona bakmak zorunda kaldım. Çünkü bu zil sesi Cody babama aitti ve eğer es kaza bu telefonu cevaplamazsam bana yapacaklarını düşünmek dahi istemiyordum. Derin bir nefes daha aldım ve ''Kahretsin'' Der demez Aftiel'e bakmaya başladım. Aftiel ise çoktan dişlerini göstererek gülümsemişti. Onun bu hareketi sinirime dokunmaya başlamıştı. Çünkü bakışlarındaki kinayeyi anlamamak için aptal olmak lazımdı. O yüzden yüzümü buruşturup, Aftiel'den biraz da uzaklaşıp ona sırtımı döndüm ve telefonu açtım.

L: Baba! Biliyor musun? Zamanlaman harika. Cidden harika.

C: Yoksa? Sende mi arayacaktın şimdi?

L: Tabisi de babacığım. Yoksa neden bunu söyleyeyim ki?

C: Her neyse. Bil bakalım ben bugün ne yaptım? Senin en sevdiğin yemeği, evet doğru bildin. Biftek. Geç kalma sakın. Deşerim.

Der demez telefonu yüzüme kapatıp, konuşmama bile doğru düzgün fırsat vermeyen babama karşılık, derin bir of çekmekle yetinebilmiştim sadece.

''Her neyse'' Diye sesli bir şekilde tıslayarak arkamı döndüm ve Aftiel'in orada olmadığını gördüm. ''Nasıl ya!'', ''Nasıl yani? Nerede bu herif'' Diye söylene söylene koridorda birkaç tur attım ve çıkışa doğru yürümeye başladım. Nihayet çıkışa vardığımda ise bir hışımla dışarı çıktım ve yağan yağmura aldırmadan tekrar ve tekrar onu aramaya başladım. ''Lanet olsun bu herifin derdi ne?'' Diyerek sesli bir şekilde bağırdım ve diğer insanların bana olan bakışlarını umursamadan yürüdüm, yürüdüm ve yürümeye devam ettim.

................................................................................................................

Birden başlayan yağmura hazırlıksız yakalandığım için soluğu direk Ofisimde alıp, kanepeye uzandım ve gözlerimi kapatıp, onu düşünmeye başladım.

Gözlerimi gözlerinde gezdirişimi,

Parmaklarımı alev alev yanan teninde gezdirişimi,

Dudaklarımı dudaklarında gezdirişimi,

Tenimi tenine hapsedişimi,

Ve terk edip gidişimi,

O an Lufian'ın telefonu çalmışken fırsattan yararlanıp, Purgatory'den çıktım ve koşar adımlarla oradan uzaklaştım. Neden uzaklaştığıma da gelirsek, kim bilir? Belki de söylediğim onca sözden sonra onu istediğim gerçeğini gururuma yediremediğim için uzaklaştım. Ya da kim bilir? Belki de nasıl olsa peşimden gelecek diye düşündüğüm için uzaklaştım.

Kim bilir? Belki de..

Belirsizlikler peşimi bir türlü bırakmazken, onları es geçip ana odaklanmaya karar verip bir süre yağmurun o insana huzur veren sesini dinlemeye başladım.

Yönünü kaybetmiş bir pusula gibi seslenircesine yağıyordu yağmur.

Siyah bulutlar gökyüzünü perde gibi kapatırken, kendisini göstermek istercesine şiddetleniyordu yağmur.

Yağmurun elleri öfkeyle dokundu simsiyah bulutlara.

Şairlere, yazarlara ilham olmak istercesine. 

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım ve bir şair veya bir yazar edasıyla bana ilham veren şeyi düşünmeye devam ettim. Siyah bir kristali andıran saçlarını, Çıkış imkanı olmayan bir kuyuyu andıran koyu gözlerini, ince dolgulu kırmızıya çalan dudaklarını.

Sadece onu hayal etmek bile insanı şair ederdi. Doğru düzgün konuşmasını bilmeyen bir insan bile, iş aşka gelince günümüz yazarlarını alt edebilirdi. İşte ''Aşk'' dediğimiz bu olgu, böylesine büyülü bir şeydi.

Aldığım derin nefesi yavaşça bırakıp havaya karışmasını sağladım ve bu sırada uzaklardan bana doğru yaklaşan bir melodi sesini yükseltmeye başlamıştı bile.

Ah, bu şarkı... Yoksa?

Diye sesli bir şekilde söylenir söylenmez bir hışımla açılan kapıya karşılık, aynı hışımla göz kapaklarımı araladım ve yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuş bedeni seyretmeye daldım.

Siyah kristalleri yağmurdan dolayı iyice parlarken, kırmızıya çalan dudakları kırmızının en koyu tonuna ulaşmış ve ayağa kalkmama bile fırsat vermeden ellerimi çoktan kenetlemiş ve şeytani bir şekilde gülümseyerek gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. Kristallerindeki her bir damla yüzüme ulaşırken, düşünebildiğim tek şey ''Beni bırakmadı, peşimden geldi'' değildi elbette. O an düşünebildiğim tek şey;

''Lanet olsun! Yoksa? Ben altta mı olacağım'' idi.


SEVGİLİ OKURLARIM; GECİKME İÇİN ÜZGÜNÜM. UMARIM KEYİF ALARAK OKUMUŞSUNUZDUR. BİR DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE. KENDİNİZE İYİ BAKIN.

SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2Where stories live. Discover now