BÖLÜM_5

41 6 2
                                    

Ayşenin ağzından

Ahh buraya alışmam hiçde zor olmadı. Myung soo jimin jin ve kızlar benimle çok ilgilendi. Bugün onlarla takılmayacağım. Kendim koreyi gezeceğim. İlk olarak geçen gözüme kestirdiğim bir lokanta var oraya gideceğim. Sonrası canım nereye isterse. Şimdi hazırlanıyorum. Güzel bir şort giydim. Üstünede bir t-short vede bir şapka. Dışarı çok güzel. Yürümek istiyorum. Yürüdüm ve o lokantaya geldim. Bir garson bana ne istediğimi sordu. Soran garson benim yaşlarımda tatlı bir oğlandı. Bir ramen istedim. Konuşurken gözlerimin içine bakıyordu. Bir süre sonra gidip ramenimi getirdi. Bana" başka bir isteğiniz varmı hanımefendi" dedi. Ben hayır dedikten sonra uzaklaştı. Rameni yiyip hesabı ödeyip çıktım. Sonra bir parka oturdum. Çocuk sesleri beni dinlendiriyor. Hava kararmaya başladı. Bende yurda doğru yürümeye başladım. Bir anda ne olduğunu anlamadım ve birisi kolumda duran çantayı aldı. Ben çığlık atarken bir oğlan hırsızın peşinden koştu. Bir süre sonra bana çantamı getirdi. Yüzüne baktığımda bunun o garson olduğunu anladım. Aman ALLAH'ım bu çocuk çok yakışıklı. Bana " iyimisin" diye sorarken ben ona mal mal bakıyordum. Sonra hayal dünyamdan uyanıp teşekkür edebildim. Telefonum çaldı ve açtım. Ebrar beni merak etmiş. Hemen geliyorum dedim. Çocukla tanışmayı unutmuştum. Ona elimi uzatarak " ben ayşe " dedim. Oda bana o büyüleyici adını söyledi. Jinyong. Ahhh çok güzel. Beni yurda jinyong bıraktı. Yurda girer girmez kızlara başıma gelenleri anlattım. Ada ağlamaya başladı. Onun başına toplandık. Kötü birşeymi dedim diye düşünüyordum. Ama sadece başıma gelenleri anlatmıştım. Adaya noldu diye sorunca ağlayarak anlatmaya başladı.
" ben onu seviyorummmm ama o beni kardeşi gibi görüyormuş. Bugün myung soo ve jinle bir yere gittik. Bir konu açıldı ve oda bana kolunu atıp benim zaten küçük bir kız kardeşim var dedi ühühühühühü"hepimiz adanın başını okşuyorduk. Bu myung soo nasıl bir insan ne kadar pislik. Böylesine seven bir kızı nasıl farketmez. Tövbe yaa neyse adayı zorla uyuttuk ve sonunda bende rahat rahat düşünebildim. Veeee aklıma bişey geldi. Ben jinyong un telefonunu almamıştımmmmm.....

Ebrarın ağzından
Bugün basketbol oynuyacağım. Busede gelecek. Basketbol benim herşeyim. Türkiyede bir takımdaydım. Ama koreye geleceğim için bırakmak zorunda kalmıştım. Kendimi geliştirmeliyim diyerek başladım. Buse bana yetişemiyor. Topu çok sert atıyorum. Bir anda topu potaya diye bir oğlanın kafasına attım. Oğlan bana kızmaya bağırmaya başlayınca bende sen ne diyon diye üstüne yürüdüm. Buse bizi ayırmaya çalışıyordu. Bense oğlanı dövmeye çalışıyorum. En sonunda soluğu müdürün odasında aldık. Müdür bayağı bir azarladıktan sonra bizi bıraktı. Sonra çıkısta oğlanın yüzüne baktım yüzünde benim çırmık izlerim vardı............

Adanın ağzından yani yazarın
Myung soo bana şakalar yapıyor ama benonu kayle almıyorum. Bana kardeşim dedi. İNANAMIYORUM!
Bana şakalar yapıyor falan, ama işe yaramaz. Bugün bana gelip " ben şey galiba seni...." dedi. Ve ben " evet evet " derken o" şey ben seni partiye davet etmek istiyorum" dedi. İlk başta sinirlensemde sonradan mutlu oldum. Bu iyi birşeydi. Beni partiye davet ediyordu. Kabul ettim.
Sonra kızlarla konuştum. Onlarda partiye geliyorlarmış. Sena jiminle, buse jin, ayşe sınıftan bir çocukla baekhyunla, ebrar ise chenyeol ile gelicek. Bu parti umarım güzel olur.........

Ertesi gün
Bugün parti var. Giyecek birşey bulamıyoruz. Ama en sonunda sena bana bir elbise seçti. Bende ona güzel bir elbise seçtikten sonra biz çıktık. Diğer kızlar daha hazırlanamamışlardı. Myung soo beni almaya geldi. Bana kulağıma doğru" hayatımda gördüğüm en güzel kızsın" dedi. İçimde kelebekler uçuşurken jimin kolumu ayı gibi dürterek " hadi gidelim" dedi. Biz gidiyorken önümüzden yürüyen jimin ve sena nın el ele tutuştuğunu gördük. Çok geçmeden myung soo nun eli elime değdi. Veeee elimi tuttu.........................

Parti ortamı çok gürültülü. En sonunda sakin bir müzik çalmaya başladı. Diğer kızlarda gelmişti. Onlar dans ediyordu. Myung soo bir anda bana bir saniye diyerek sahneye çıktı. Mikrofonu eline alarak biraz bekledi. Ben orada kalp krizinden ölüyommmm.....
Bir anda ışıklar kapandı. Sadece myung soo ve benim üzerimdeki ışıklar kaldı. Myung soo konuşmaya başladı. " şimdi söyleyeceğim şarkı hayatımdaki en güzel kıza gelsin" dedi. Herkes bana bakıyordu. Çünkü benim üzerimde ışık yanıyordu. Myung soo nun söylediği şarkı onunla ilk gittiğimiz kafede çalan ' destiny' idi. Myung soo gözlerimin içine bakarak " your my destiny" diyordu. Sonunda bana yaklaşarak" seni seviyorum sen benim kaderimsin benimle çıkarmısın?" dedi. Ben orada tepkisiz bir şekilde dururken herkes " evet" diye bağırıyordu. Myung soo nun gözlerinin içine baktım veeee" evet" diye bağırdım. Herkes alkışlarken myung soo nun nefesini hissettim ve sonrasını anlamışsınızdır. Beni ÖPTÜ....

Ertesi gün
Ayşenin ağzından
Jinyong'u görmek umuduyla sabah kahvaltısına o restauranta gittim. Beni görünce hemen geldi. Ve ne istersiniz diyerek güldü. Bense " biraz otursan konuşsak olurmu?" dedim. Jinyong etrafına bakındı. " aslında olabilir ama başka bir yerde oturalım" dedi. Ve önlüğünü çıkarttı. Biraz yürüdükten sonra parkta oturmaya karar verdik. Jinyong 'a ilk sorum" neden okula gitmiyorsun" oldu. Oysa bana gülümsüyerek " ben zaten okuyorum okul saatleri dışında çalışıyorum" dedi. Bu çocuk hep gülüyor. ÇOK TATLI...
Oda bana birkaç soru sordu. Türk olduğumu beni ilk gördüğünde anlamış. Ayyy yerim...
Biraz daha konuştuktan sonra onunda başka bir özel okula gittiğini duydum. Tabiki burslu. Kendisi korede lise sınavlarında birinci olmuş ve gittiği okul asyanın en ünlü okullarından. Bu yüzden jinyong u okula almışlar.. Bense paramla güzel bir okulda okuyom biraz utandım şimdi...
Biraz daha konuştuktan sonra gitmeye karar verdik. Onun iş yerinden geçerken patronunun geldiğini gördüm. Jinyong hemen içeri girdi. Sonra patron salağı jinyong a bir tokat attı................

Bu bölüm hikayenin akışını bozdumu acaba?
Aslında ben beğendim. Vote lerinizi bekliyorum.

HIGH SCHOOL MADDLYWhere stories live. Discover now